35-39: FATIR-ZÜMER SURELERİNDEN TÜRKÇE MEALLER VE İLGİLİ AÇIKLAMALAR

    35. FATIR SURESİ 45: İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
    Allah’ın nitelikleri;
    1. Yaptığı her şeyi mükemmel yapmak, gökleri ve yeri, bölünme kanunuyla yaratan1, melekleri ikişer, üçer ve dörder kanatlı elçiler yapan Allah’a özgüdür. O, yaratmada gerekli gördüğü ilaveleri yapar. Allah, her şeye bir ölçü koyar.

    2. Allah insanlar için bir rahmet kapısı açarsa onu engelleyebilecek biri yoktur. Allah bir şeyi engellerse artık onu salıverecek biri de yoktur. Daima üstün ve bütün kararları doğru olan odur.
    (1). Allah, bütün varlıkları bölünme kanununa göre yaratmıştır.
     ———————————————————————————————————————————————-
    Ey insanlar! Allah’ın verdiği söz bütünüyle gerçektir;     
    3. Ey insanlar! Allah’ın üzerinizdeki nimetlerini hatırlayın; Allah’tan başka size gökten ve yerden rızık verecek bir yaratıcı mı var! Ondan başka ilah yoktur. Öyleyse nasıl yalana sürükleniyorsunuz? 4. Seni yalanlıyorlarsa (bil ki) senden önceki elçiler de yalanlandı. Bütün işler Allah’a döndürülür.
    5. Ey insanlar! Allah’ın vaadi gerçektir; dünya hayatı sakın sizi aldatmasın. O çok aldatıcı, (insan ve cin şeytanları da) sakın sizi Allah ile aldatmasın. 6. Şüphesiz ki şeytan1 size düşmandır; siz de onu düşman sayın. O sadece, taraftarlarını alevli bir ateşin ahalisi olmaya çağırır.
    7. Kafirlik edenlere çetin bir azap vardır. İnanıp güvenen ve iyi işler yapanlara ise mağfiret (bağışlanma) ve büyük bir ödül vardır. 8.Yaptığı işin kötülüğü kendine süslü gösterilen, kendisi de onu güzel gören kişi mi (bağışlanıp ödüllendirilecek)? Allah, (sapkınlığı) tercih edeni sapkın sayar, (doğru yolu) tercih edeni de yoluna kabul eder. Onlara çok üzülerek kendini helak etme! Onların ne yapıp ettiklerini Allah bilir.
    9. Allah, rüzgarları gönderendir; onlar yağmur bulutunu harekete geçirir. Allah da onu, ölü bir yere sevk eder ve toprağı ölümünden sonra onunla canlandırır. İşte (kabirlerden) kalkıp yayılış da böyle olacaktır.
    10. Kim güç ve şeref isterse bilsin ki bütün güç ve şeref, Allah’ın elindedir2. Güzel söz ona yükselir. O sözü de iyi iş yükseltir3. Kötü plan kuranlar için çetin bir azap vardır. Onların planları boşa çıkacaktır.
    Açıklamalar 1;
    (1). Doğru yoldan uzaklaşan ve başkalarını da uzaklaştırmaya çalışan insan ve cinlere şeytan denir.

    (2). Güç ve şeref tümüyle Allah’ın elinde olduğu için, onları hak eden kişilere verir
    (3). İstediğini elde etmek için dua yetmez, çalışmak da gerekir: “Rabbimiz! Bize bu dünyada güzellik ver, ahirette de güzellik ver…Her iki tarafın da kazançlarından bir payı vardır. Allah hesabı çabuk görendir” (2/201-202)
    *Allah her şeyi, bir ölçüye göre yaratır. (54/49, 13/8) İmtihanla ilgili şeyleri iyi ve kötü diye ikiye ayırmıştır. (21/35)
Allah, herkesin doğru yolda olmasını ister (4/26) ama sadece iyi işler yapanı doğru yolda sayar. (24/46) Yaptığının iyi mi yoksa kötü mü olduğunu da kuluna ilham eder. (91/7-10). Allah’ın ödülü veya cezası kulun fiiline bağlıdır:
    “Kim bir iyilikle gelirse ona on katı verilir. Kim de kötülükle gelirse sadece bir katı ile cezalandırılır” (6/160).
     ———————————————————————————————————————————————-

    İnsanın yaratılması, yaşamı bir defterde kayıtlıdır;
    11. Allah sizi topraktan, sonra döllenmiş yumurtadan yaratmış, sonra da sizi (ruh ve bedenden oluşan) eşler haline getirmiştir. Onun bilgisi olmaksızın hiçbir dişi ne gebe kalır ne de doğurur. Kendisine bir ömür biçilenin, ömrünün sonuna kadar yaşatılmasının da ömrünün kısaltılmasının da mutlaka yazılı bir kaydı tutulur. Bu, Allah için çok kolaydır.
     ———————————————————————————————————————————————

     Allah’ın nitelikleri;
    12. Şu iki büyük su kütlesi bir olmaz: Biri güzel, tatlı ve kolay içimlidir; diğeri tuzlu ve acıdır. Her birinden taze et yer, takındığınız süsleri çıkarırsınız. Suyu yara yara giden gemileri görürsün. Bu, Allah’ın lütuf olarak verdiklerini aramanız içindir. Belki görevlerinizi yerine getirirsiniz.

    13. O, geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar1. Güneşi ve ayı hizmete koymuştur. Bunların her biri (kendi yörüngesinde) belli bir süre için akar gider. İşte bunları yapan Allah’tır, sizin Rabbiniz (sahibiniz)’dir. Bütün hakimiyet ondadır. Onunla aranıza koyup yardıma çağırdıklarınız, bir çekirdeğin zarına bile hükmedemezler.
    Açıklamalar 1;
    (1). Gece ile gündüz, güneş ve ay gibi kendi yörüngesinde dönen ayrı varlıklardır. Dünyanın Güneş ile yaptığı açının daima değişmesi gece ile gündüzün uzayıp kısalmasına sebep olur. Gece gündüzün içine girince gece kısalır, gündüz uzar. Gündüz gecenin içine girince de gece uzar, gündüz kısalır.
     ———————————————————————————————————————————————-
    Allah gerekli görürse sizi giderir ve yerine yeni bir nesil getirir;
    15. Ey insanlar! Siz, Allah’a muhtaçsınız. Allah ise hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, yaptığını mükemmel yapandır. 16. Gerek görürse sizi yok eder ve yeni bir halk getirir. 17. Bu, Allah için güç değildir.
     ———————————————————————————————————————————————-

   Müminlerin nitelikleri;
    18. (Ahirette) Hiçbir günahkar başkasının günahını yüklenmez. Günah yükü ağır olan, günahının taşınması için yardım istese onun bir parçası dahi taşınmaz, yardıma çağırdığı isterse akrabası olsun. Sen sadece, içten içe Rablerinden çekinenleri, namazını özenle ve sürekli kılanları uyarabilirsin. Kim kendini geliştirirse onu sadece kendisi için yapmış olur. Dönüp varılacak yer Allah’ın huzurudur.
     ———————————————————————————————————————————————

    Sen, sadece bir uyarıcısın;                                                                                    
    19. Kör ile gören bir olmaz. 20. Karanlıklarla aydınlık da. 21. Gölge ile güneşin sıcağı bir olmaz. 22. Dirilerle ölüler de bir olmaz. Allah, dinlemek isteyene dinletir. Sen, kabirlerde olanlara dinletemezsin.

    23. Sen sadece bir uyarıcısın. 24. Biz seni, bu gerçekle (Kur’an ile) müjdeleyen ve uyaran bir elçi olarak gönderdik. Hiç bir toplum yoktur ki aralarında uyarıcılık yapan biri gelip geçmiş olmasın.
     ———————————————————————————————————————————————-

    Allah, kendisini görmezlik edenlerin yakasından tutar;
    25. Eğer seni yalanlıyorlarsa (bil ki) bunlardan öncekiler de (elçilerini) yalanlamışlardı. Halbuki onların elçileri belgelerle, zebûrlarla ve aydınlatıcı kitaplarla gelmişlerdi. 26. Sonra kafirlik edenleri yakaladım da benim onları tanımamam neymiş (gördüler)!

     ——————————————————————————————————————————————-
    Müminlerin nitelikleri;
    29. Allah’ın kitabını bağlantılarıyla birlikte okuyan, namazı özenle ve sürekli kılan, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli-açık infak eden (hayra harcayanlar) asla boşa gitmeyecek bir ticaret umarlar. 30. Allah onlara hak ettikleri karşılıkları tam versin ve lütfederek daha da fazlasını versin diye böyle yaparlar. Şüphesiz ki Allah, çokça bağışlayan ve üzerine düşeni eksiksiz yapandır.

     ——————————————————————————————————————————————
     Allah, seçtiği kullarını cennetine yerleştirir;
     31. Sana vahyettiğimiz bu kitap bir gerçektir, kendinden öncekileri (5/48) tasdik edendir1. Şüphesiz Allah, kullarının durumundan haberdar olan ve onları görendir. 32. Sonra, kullarımızdan seçtiğimiz kimseleri, Kitaba mirasçı kıldık2. Onlardan kimi kendine karşı yanlış yapar, kimi orta halli davranır. Kimi de Allah’ın onayıyla hayırlı işlerde en önde olur ki bu, büyük bir lütuftur. 33. Onlar Adn cennetlerine3 gireceklerdir. Onlara altın bileklikler ve inciler takılacak, oradaki elbiseleri ipekten olacaktır.
    34. Orada şöyle diyeceklerdir: “Her şeyi mükemmel yapmak, bizden her türlü üzüntüyü gideren Allah’a özgüdür. Rabbimiz (Sahibimiz) gerçekten çokça bağışlayan, üzerine düşeni eksiksiz yapandır.” 35. O bizi, kalınacak bu yere, kendi lütfuyla yerleştirendir. Burada hiçbir yorgunluk çekmeyeceğiz, burada halsizlik de hissetmeyeceğiz.”
    Açıklamalar 1;
    (1). Kur’ân, bütün nebilere verilmiş kitapları hem tasdik eder hem de içeriklerini korur. Onlara yapılan ekleme ve çıkarmalar, ancak Kur’an ile tespit edilebilir. (2). Onları yeryüzünde toplumlara böldük. İçlerinden iyiler olduğu gibi iyi olmayanlar da vardı. Belki dönerler diye onları hem iyilikler hem kötülüklerle imtihan ettik. Arkalarından o kitaba mirasçı olan bir nesil geldi. “Eninde sonunda bağışlanacağız” diyerek bu dünyanın geçici menfaatine yapıştılar. 7/168-169.
  (3).Ahiretteki Cennet, “Adn cennetleri” ya da “Firdevs cennetleri” olarak nitelenir.
     ——————————————————————————————————————————————-
    Kafirlerin payına düşen cehennem ateşidir;                                                                   
   36. Ayetleri görmezlikte direnenler (kafirlik edenler) için cehennem ateşi vardır. Ölümlerine hükmedilmez ki ölsünler; kendilerinden cehennemin azabı da hafifletilmez. Kafirlik edip duran herkesi işte böyle cezalandırırız. 37. Orada şöyle feryat ederler: “Rabbimiz! Bizi çıkar da iyi işler yapalım; daha önce yaptıklarımızdan başka işler!” (Onlara şöyle deriz:) “Size, doğru bilgisini kullanacak birinin onu kullanabileceği kadar ömür vermedik mi? Size uyarıcı da geldi, değil mi? Öyleyse tadın (azabı)! Bu yanlışı yapanların bir yardımcısı olmaz!”

    38. Allah, göklerin ve yerin gaybını (gizlisini saklısını) bilendir. O, sinelerde olanı da çok iyi bilir.
     ——————————————————————————————————————————————-
    Allah ile araya koyarak yardım isteyenler;
    40. De ki: “Allah’a ortak sayıp ondan önce yardıma çağırdıklarınız hakkında hiç düşündünüz mü? Gösterin bana onlar yeryüzünde neyi yaratmışlar! Ya da göklerde bir ortaklıkları mı var? Yoksa onlara bir kitap verdik de onlar o kitaptan bir delile mi dayanıyorlar? Hayır! Bu yanlışı yapanlar birbirlerine, sadece aldatmak için vaatte bulunurlar.
     ———————————————————————————————————————————————

    Allah, gökleri ve yeri dağılmasın diye tutar;
    41. Dağılmasın diye gökleri ve yeri tutan Allah’tır. Onlar dağılacak olsa onları Allah’tan başka kimse tutamaz. O yumuşak davranır, çok bağışlar.
    ———————————————————————————————————————————————

    Kötü düzen kurmuş olanlar, kendilerine uyarıcı gelince nefretleri artıyor;
    42. Kendilerine bir uyarıcı gelirse bütün toplumlardan daha doğru bir yola girecekleri konusunda var güçleriyle Allah’a yemin ettiler. Ne zaman ki onlara bir uyarıcı geldi, bu onların sadece uzaklaşmalarını artırdı. 43. Yeryüzünde büyüklük tasladılar ve kötü planlar kurdular. Oysa kötü plan, sadece sahibinin başını yakar (35/10). Onlar, öncekilere uygulanan sünnetten1 (yasadan) başkasını mı bekliyorlar? Allah’ın sünnetinin yerine geçecek bir şey bulamazsın. Allah’ın sünnetinde bir değişme de bulamazsın.

    Açıklamalar 1;
    (1). Sünnetin anlamı izlenen yol, yöntem ve kuraldır. “Allah’ın sünneti (sünnetullah)” ise Allah’ın indirdiği  kitaplarda belirlediği kurallardan oluşan doğru yolu yani sırat-ı müstakimi ifade eder. Allah; başta nebiler olmak üzere herkesin, o kurallara uymasını ister. Allah’ın sünnetine uyanlar kazanırlar, uymayanlar ise hem dünyada hem de ahirette kaybederler.
     ———————————————————————————————————————————————
    Göklerde ve yerde Allah’ı aciz bırakabilecek yoktur;
    44. Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görsünler! Üstelik öncekiler bunlardan çok daha güçlüydüler. Göklerde ve yerde hiçbir şey Allah’ı aciz bırakamaz. O, her şeyi bilen ve ölçüyü koyandır. 45. Allah insanlara, yaptıklarının cezasını hemen verseydi yeryüzünde tek bir canlı bırakmazdı. Ama onları, belirlenmiş bir süreye kadar erteler. Süreleri gelince (gereğini yapar). Şüphesiz Allah, kullarını görmektedir.
     ——————————————————————————————————————————————-

    36. YASİN SURESİ 83: İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
    1. Yâ-Sîn!1
   (1). Açıklama: Bu harflere, birbiri ile bağlantısı kesilmiş harfler denir. Bunların Nebîmize sorulmamış olması, bilinen bir anlamının olduğunu gösterir. Bu harflerle başlayan yirmi dokuz sureden yirmi beşinde Kur’an’a, dördünde de önemli konulara vurgu yapılıyor olmasından, onların dikkatleri toplama görevi yaptığı anlaşılır.  
——————————————————————————————————————————————————-
    Hz. Peygambere hitap: “Kur’an, Allah tarafından indirilmiştir;”
    2. Bütün hüküm ve bilgileri doğru olan1 Kur’ân’a (10/1, 11/1, 31/1) yemin olsun ki! 3. (Ey Muhammed!) Sen kesinlikle elçilerimdensin. 4. Dosdoğru bir yoldasın. 5. (Kur’an) Daima üstün ve ikramı bol olan (Allah) tarafından indirilmiştir. 6. Ataları uyarılmamış, bu yüzden (gerçeklerden) habersiz kalmış bir topluluğu uyarman için (indirilmiştir)2 .

    Açıklamalar 1;
    (1). Hakîm, hikmetli demektir. Hikmet, Allah’ın indirdiği ve yarattığı ayetlerden çıkarılan doğru bilgidir. Allah Teâlâ, Kur’ân’dan hikmet çıkarma yöntemini ayrı bir ilim olarak ortaya koymuştur. (7/52)                                    

    (2) Mekke’ye, Hz. Muhammed’den önce gelen nebi, Hz. İsmail’dir. Allah ona kitap indirmiştir. Ama o kitap Mekkelilere ulaşmadığı için onlar, uyarılmamış bir toplum sayılmıştır.
—————————————————————————————————————————————————————————–
    Kafirlerin nitelikleri;
    7. Onların çoğu için o söz1 (cezalandırma sözü) hak oldu, çünkü onlar inanıp güvenmiyorlar. 8. (Sanki) boyunlarına, çenelerine kadar dayanan halkalar takmışız da başları dikili haldedirler. 9. (Sanki) Önlerine bir set, arkalarına da bir set çekip kendilerini kuşatmışız da göremiyorlar. 10. Onları uyarsan da uyarmasan da onlar için fark etmez2, inanıp güvenmiyorlar!
    Açıklamalar 1;
    (1). Kur’ân’ın Allah’ın sözü olduğunu anlayan ona inanır, ama hayat tarzını ve beklentilerini değiştirmek istemeyen, Kur’ân’ı görmezlikte direnerek kâfir olur. (2). Onlar için fark etmese de Müslümanların onları uyarmaya devam etmesi gerekir.

     ————————————————————————————————————————————————-
    “Sen ancak, Rahman’dan korkarak Kur’ân’a uyanı uyarabilirsin”;
    11. Sen ancak bu doğru bilgiye (zikre) uyan ve içten içe Rahman’dan çekinen kimseyi uyarabilirsin. Sen onu, mağfiret (bağışlanma) ve değerli bir ödül ile müjdele.

    12. Ölüleri biz dirilteceğiz biz! Yapıp ettiklerini de geride bıraktıklarını1 da yazıyoruz. Her şeyi, açık bir ana kitapta tek tek kaydetmiş olacağız.
    (1). Nebîmiz buyuruyor ki “İnsan ölünce amel defteri kapanır, yalnız şu üç amelin sevabı yazılmaya devam eder: Sadaka-i cariye (sürekliliği olan hayır), kendisinden faydalanılan ilim ve ona dua eden iyi evlat”.

      ————————————————————————————————————————————————
    Allah’ın ayetleri ve nimetleri;
    38. Güneş, kendisi için belirlenen yerde (yörüngesinde) akıp gider. İşte bu, daima üstün ve bilgili olan Allah’ın belirlediği ölçüdür (6/96, 10/5, 21/33,31/29). 39. Ay’ı da kurumuş bir hurma salkımı sapı gibi olana kadar menzil menzil (evre evre)1 ölçülendirdik. 40. Güneş, Ay’ı yakalayamaz, gece gündüzü geçemez. Onların her biri bir yörüngede akıp gider.
    41. İnsan soyunu, dolu gemilerde taşımamız da onlar için bir ayet (göstergedir). 42. Onlara bunun gibi başka binekler de yarattık. 43. Gerek görürsek onları suda boğarız. Ne onlar için yardım isteyecek biri çıkar ne de kurtarılabilirler. 44. Ama katımızdan bir ikramda bulunmak ve belli bir süreye kadar yaşatmak için (kurtardıklarımız) başka.
    Açıklamalar 1;
    (1).
Güneş “ısı ve ışık yaydığı” (78/13), ay ışığını ondan alır. Ay’ın evre evre ölçülendirilmesi, güneşten alıp yansıttığı ışığın her evrede değişmesidir. Ayetteki “kuru hurma salkımı sapı” sözü ise hilal görüntüsünü ifade eder. Ay, bu evreden sonra, birkaç gün çıplak gözle görülemez. Kamerî ay hesabı, güneşin batmasının ardından batan hilal ile başlar. Ayın her gün şekil değiştirmesi onu, gökyüzündeki takvim gibi yapar. Yoksa ay, her zaman aynıdır. Onu farklı gösteren, üzerine güneşten inen ışıklardır.

    (2). Gece gündüzün önüne geçemeyeceği için gün, Güneşin batmasıyla değil, doğmasıyla başlar. Bu sebeple günün ilk namazı öğle, son namazı sabah, en orta namaz da akşam namazıdır. Zaten akşam namazı, rekât sayısı itibariyle de ortadadır.
Güneş (yörüngesinde) akıp gider (36/38)”; Copernik güneşe sabit dediği halde bilim kahramanı ilan edilmiştir. Kur’an ise 1400 yıl önce güneş hareket ediyor, demiştir. Bilim ise o zaman onu “eskilerin masalları” şeklinde eleştirmişti.  
     ——————————————————————————————————————————————–
     Kafirlerin nitelikleri;
    50. Onlara: “Yapmakta olduğunuz ve geçmişte yaptığınız yanlışlardan sakının; belki ikram görürsünüz.” denildiğinde  46. bir de Rablerinin âyetlerinden biri onlara geldiğinde, onlar sadece yüz çevirirler.47. “Allah’ın size verdiği rızıktan hayra harcayın.” denildiğinde, kafirlik edenler, inanıp güvenmiş olanlara şöyle derler: “İstediği takdirde yiyeceğini Allah’ın vereceği kimselere biz mi yiyecek vereceğiz! Siz açık bir sapkınlık içindesiniz!” 48. Şöyle de derler: “Doğru sözlü kişilerseniz o vaat1 ne zaman gerçekleşecek?” 49. Aslında onlar, birbirleriyle çekişip dururlarken kendilerini yakalayacak yüksek bir sesten başka bir şey beklemiyorlar. 50. O zaman kimseye bir tavsiyede bulunma imkanları olmaz, ailelerine de dönüp gidemezler.

    (1). İnsanların hesaba çekileceği, doğru yolda olanların cennete, yoldan sapmışların ise cehenneme gideceği ile ilgili vaat.
      ——————————————————————————————————————————————-
    Kıyamet günü suçlulara “Bugün siz ayrılın” denir;
    51. Sûra üflenir, hemen mezarlarından kalkar ve hızlıca Rablerine doğru giderler. 52. “Vay halimize! Uyuduğumuz yerden bizi kim kaldırdı?1 Demek ki Rahman’ın vaadettiği şey buymuş, elçiler doğru söylemiş!” derler. 53. O ses (sûrun sesi), tek bir yüksek sestir, onlar derhal toplanacak, huzurumuza çıkarılacaklar. 54. O gün kimseye haksızlık yapılmayacak; sadece yaptığınızın karşılığı verilecek.

    55. Cennet ahalisi, o gün2 bir takım uğraşlar içinde neşelenirler. 56. Kendileri ve eşleri, gölgelikler içinde koltuklara kurulurlar. 57. Orada onlar için meyveler ve istedikleri her şey vardır. 58. Bir de ikramı bol olan Rabbin tarafından verilecek selam vardır. 59. “Ey suçlular, siz bugün ayrılın!”
    Açıklamalar 1;
    (1).
Bu sözü kâfirler söyler. Müminlerin sözü ise; “Sizi çağıracağı gün “Allah’ım ne mükemmel yaptın!” diye karşılık verecek ve dünyada pek az kaldığınızı zannedeceksiniz” (17/52).
   (2). Yeniden dirilişle başlayıp sonsuza kadar devam edecek olan kıyamet günü (7/32).
    Açıklamalar 2;
    Yeniden dirilmek: Diriliş günü öncesi Allah’ın emri ile sura 1.üfleme ile dünya önce farklı bir yapıya dönüşecek,  sonra 2. surla kabirlerdeki kimselere ait yeni bedenler toprakta oluşacak ve ruhlarla birleşecek ve diriliş gerçekleşecektir. Uyku halinde olan insan, zamanı algılayamayacağından geçen süre onlara çok kısa gelecektir.

    Müşrikler ölüm sonrası dirilmeyi kabul edemiyorlar ve “Hayat dünya hayatıdır. Biz tekrar diriltilecek değiliz” 6/28 diyorlar. Kur’an ise öldükten sonra dirilmenin olacağını haber vermekle kalmıyor, ispat etmek için akli deliller de getiriyor.  Hz. Muhammed’in insanlara anlatmada en çok zorlandığı konulardan birisi, ahret inancı yani öldükten sonra dirilme meselesi olmuş. İnsan anlamak için çaba sarf etmiyor hem de anlamamak için direniyor. Halef oğlu Ubey bir gün Hz. Peygambere geliyor ve elindeki çürümüş kemiği ufalayarak: “Böyle çürüdükten sonra bunu tekrar kim diriltecek?” diyor. Ayet iniyor: Kendisinin nasıl yaratıldığını unutarak bizi başkalarına benzetir ve şöyle der: “Çürük kemikleri kim diriltebilir ki?”, “De ki “Onları diriltecek olan ilkin var edendir. O, yaratmanın her şeklini bilir”36/78-79
    Bir şeyin örneği yok iken onu ilk defa yaratan, öldükten sonra tekrar benzerini meydana getirmeye elbette kadirdir. Âdem’i topraktan yaratıp neslini meniden yaratan kudret, öldükten sonra diriltmeye de kadirdir. Kur’ân da:
“Ey insanlar! Eğer tekrar diriltilmenizden şüphe ediyorsanız, ilk yaratılışınızı bir hatırlayın. Yaratmadaki kudretimizi açıkça göstermek için biz sizin aslınızı topraktan, sonra onun neslini nutfe (meni) den yarattık.” (Hacc,22/5).
“Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılması, insanların (ikinci defa) yaratılmasından daha büyük bir iştir” (Mü’min 40/57).              
    Dosdoğru olan korkmaz (36/52):
    Ahret inancını kavramadaki güçlüklerden biri, insanda sorumluluk duygusunun yeterince gelişmemiş olmasıdır. Gündüz vakti gözümüzü kapattığımızda gece olmuş olmaz, sadece güneşi görmemizi engellemiş oluruz. İlkeli, hesap verebilir bir hayattan yoksun olan, öldükten sonra dirilmeyi anlayamaz. Fıtrata uygun yaşayan, öldükten sonra dirilmekten korkmaz.
Allah’a inanan, dosdoğru yaşayan ve hayatın bir tür sınav olduğunu gören insanın korkacağı bir durum yoktur. Kur’an; zerre kadar hayır işleyeninde, zerre kadar şer işleyeninde mutlaka karşılığını göreceğini bildirir ve insan ahret hayatının, dünya hayatının daha ileri bir aşaması olduğunu ve ölümün adeta bir kapı değiştirmek gibi bir anlam taşıyacağını bilir.       
     İnsanoğlu başlangıcını bilmediği olayların sonunu da pek düşünmek istemez. Güneş her gün doğmaktadır. 13,7 milyar yaşında olduğu tahmin edilen evrende güneşin hiç doğmayacağı kimsenin aklına gelmez. Evrende bizim görebildiğimiz ve düşünebildiğimiz her şeyin bir başlangıcı ve bir sonu vardır. Zamanı gelince evrenin düzeni bozulacak ve kıyamet kopacaktır. Düşünen insan bu gerçeği kolayca kavrayabilir. Peygamberler de Allah’tan aldıkları vahiyle bu gerçeği anlaşılır kılmışlardır.
    Kur’an; insan aklının kıyamet ve ahret konusunu kavrayabilmesi için ödül, ceza, ümit ve korku gibi akla gelebilecek her yolu deneyerek insanda, öldükten sonra dirilme bilincini inşa etmeye çalışır. Kur’an, Öldükten sonra dirilmenin aklın kabul edebileceği bir husus olduğu gerçeğinden hareketle insanı “Yaratma” üzerinde düşünmeye davet eder. Bu gerçeği doğru anlayabilmek için ölüm üzerinde durmak gerekir. Ölüm gerçeği, ‘yaratma ve öldükten sonra dirilme’ anlamının kapılarını aralar ve düşünen insan gerçekleri görür.
İlgili ayetler;

    “Allah’a karşı nasıl nankörlük edersiniz! Cansız haldeydiniz, size o can verdi. Tekrar sizi cansız hale getirecek ve yeniden can verecektir. Sonunda O’nun huzuruna çıkarılacaksınız” 2/28.  “İnsanlar uykudan sonra uyandıkları gibi öldükten sonra da dirileceklerdir” (En’âm 6/60).
“De ki “Onları diriltecek olan ilkin var edendir. O, yaratmanın her şeklini bilir” Yasin 36/79. ” Sizin yaratılmanız ve tekrar dirilmeniz tek bir nefsin yaratılması ve diriltilmesi gibidir” 31/2. “Her nefis ölümü tadacaktır. Ücretleriniz, sadece kıyamet günü tam olarak ödenecektir” 3/185.

      ———————————————————————————————————————————————-
    Suçlulara “İşte tehdit edildiğiniz Cehennem, oraya girin ” denir;
    60. Ey Âdemoğulları! Size şöyle bir sorumluluk yüklemedim mi: “Şeytana kulluk etmeyin, çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır. 61. Bana kulluk edin; dosdoğru yol budur.” 62. Şeytan gerçekten, içinizden pek çok nesli yoldan çıkardı, hiç aklınızı kullanmadınız mı? 63. İşte bu, tehdit edildiğiniz Cehennemdir. 64. Kafirlik etmenize karşılık bugün oraya girip kalın!          65. O gün onların ağızlarını mühürleriz, neler kazandıklarını bize elleri söyler, ayakları da şahitlik eder.

    66. (Sapmalarını) Biz tercih etseydik elbette gözlerini büsbütün yok ederdik. O zaman yolu bulmak için koşuşurlardı ama onu nasıl göreceklerdi ki! 67. Biz tercih etseydik onları elbette oldukları yerde başka bir varlığa dönüştürürdük. Artık ne ileri ne de geri gidebilirlerdi.
     ——————————————————————————————————————————————–

    Kur’ân, Allah’ın sözü olduğu bilinsin diye indirilmiştir;
    68. Kime uzun ömür verirsek yaratılışını tersine çeviririz. Bunlar akıllarını kullanmıyorlar mı?1 69. Biz ona (Muhammed’e) şiir öğretmedik; zaten gerekmezdi de. Ona öğrettiğimiz, bir zikirden (akılda tutulması gereken doğru bilgiden) ve apaçık olan Kur’ân’dan başka bir şey değildir.
    Açıklamalar 1;
(1).
İnsanın ruhsal ve fiziksel yapısı, en olgun hale geldikten sonra zayıflamaya başlar. Allah’ın bunu sürekli yaptığını gözlemleyebilen insanların, yeniden diriltileceklerini de akletmeleri gerekir.

     ——————————————————————————————————————————————
    Allah’ın yaratması ve “Ol” emri;
    77. İnsan, kendisini döllenmiş yumurtadan yarattığımızı görmedi mi? Bir de bakarsın ki açık bir hasım olmuş! 78. Kendisinin nasıl yaratıldığını unutarak bize örnek vermeye kalkar ve şöyle der: “Şu çürümüş kemikleri kim diriltecekmiş!” 79. De ki: “Onları ilkin kim oluşturdu ise o diriltecek! O, her çeşit yaratmayı bilir. 80. O, sizin için yeşil ağaçlardan ateş oluşturandır1; siz onunla (yakacaklarınızı) tutuşturursunuz. 81. Gökleri ve yeri yaratanın, o insanların dengini yaratmaya gücü yetmez mi? Elbette yeter! O, mükemmel yaratan ve her şeyi bilendir. 82. Bir şeyin olmasını irade2 ettiğinde yaptığı tek iş onun için ‘Ol!’ demesidir; sonra o şey oluşur.

    83.Her şeyin yönetimi elinde olan Allah her türlü eksiklikten uzaktır. Siz onun huzuruna çıkarılacaksınız.
    Açıklamalar 1;
    (1). Doğrudan ağaç parçaları birbirine sürtülerek kıvılcım çıkarılıp o kıvılcım, tutuşturucu olarak kullanılır.

    (2). İrâde, istemek ve dilemektir. Allah kullarının, imtihanı başarmalarını irade eder ama herkes başaramaz. Bir ayet: “Allah size, her şeyi açık açık göstermeyi; sizi, sizden öncekilerin doğru yollarına yönlendirmeyi ve tövbenizi (dönüşünüzü) kabul etmeyi irade eder. Allah bilir, doğru kararlar verir” (4/26). Ayete göre Allah “ol” emrini vermeden onun iradesi gerçekleşmez. İmtihanla ilgili konularda “ol” emrini, sadece gereğini yapanlar için verir.
    Bu ayete, “ol der, hemen olur” şeklinde meâl verilir. Allah her şeyi bir ölçüye göre yarattığından o emirle, sadece oluşum başlar. Mesela Allah, bir çocuğun olmasını murat ettiğinde emri, döllenme öncesinde verir ve çocuk oluşmaya başlar. 
      ———————————————————————————————————————————————
    37. SAFFAT SURESİ 182: İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
    Allah’ın bazı konular üzerine yemin etmesi;
    1. Saf saf duranlara (omuz omuza verenlere), 2. Yanlışları engelleyenlere, 3. ve doğru bilginin peşinde olanlara yemin olsun ki  4. hiç şüphesiz ilahınız tektir.
      ——————————————————————————————————————————————-

    Allah’ın nitelikleri;
    5. O, göklerin, yerin ve ikisinin arasında olanların Rabbi (sahibi)’dir. Güneşin doğuş noktalarının1 da sahibidir.
Açıklamalar 1;

    (1) Güneş, yılın her gününde farklı noktadan doğar ve batar. 21 Aralıktan 21 Hazirana kadar doğuş noktaları sürekli kuzeye kayarken 21 Haziranda geri döner ve 21 Aralığa kadar sürekli güneye kayar. 21/6 ve 21/12 gündönümüdür.  İşte ayet, bütün bu doğuş ve batışlara işaret etmektedir. Bir ayet de şöyledir: “Hayır, doğuların ve batıların rabbine yemin ederim. (70/40)
     ——————————————————————————————————————————————–

    Kafirlerin nitelikleri;
    11. Onlara görüşlerini sor; onların yarattıkları mı daha güçlüdür1 yoksa bizim yarattığımız mı? Biz onları yapışkan bir çamurdan yarattık. 12. Sen bu soruya hayret ettin; ama onlar alay ediyorlar. 13. Kendilerine doğru bilgi verildiğinde de o bilgiyi kabul etmiyorlar. 14. Bir ayet gördüklerinde onunla alay etmeye kalkıyorlar. 15. Şöyle diyorlar: “Bu, apaçık bir sihirden başka bir şey değildir. 16. Ölüp de toprak ve kemikler haline geldikten sonra, gerçekten tekrar diriltilecek miyiz? 17. Geçmiş atalarımız da mı?”

    18. De ki: “Evet! Hem de boyun bükmüş olarak” 19. Diriltme işi tek bir komuta bakar. Onlar hemen etraflarına bakınırlar. 20. “Vay halimize! Bu, yapılan her şeyin karşılığını bulacağı gündür.” derler. 21. İşte bu, hakkında yalan söylediğiniz, iyiyi kötüden ayırma günüdür.
    (1). İnsanlar birçok icatlar yaparlar. Ama bunlar, Allah’ın yarattıklarıyla kıyaslanamazlar. Bu sebeple Allah kendisini ”yaratanlar içinde en güzel yaratan” (23/14) diye nitelemiştir.

     ———————————————————————————————————————————————
    Müminlere verilen nimetler;   
    40. Ancak, Allah’ın samimiyeti onaylanmış kulları farklıdır1. 41. Onlar için bilinen bir rızık vardır: 42. Meyveler… Onlar ağırlanacaklardır; 43. nimetlerle dolu cennetlerde.
    Açıklamalar 1;
    (1). “Samimiyeti onaylanmış” anlamı verdiğimiz ‘muhlas’ kelimesinin mastarı ihlastır. İhlas; bir şeyi kirlilikten, bulanıklıktan temizleyip arındırmak, saflaştırmak, katıksız, arı, duru hale getirmektir. İhlas Kur’an’da, dini Allah’a has kılan yani Allah’ın dinine bir şey katmayıp kulluğu sadece ona yapan, riyadan ve şirkten uzak olan samimi insanların ortak vasfını ifade için kullanılır. Bu vasfa sahip olana “muhlis”, bu vasfı Allah tarafından onaylanmış olana da “muhlas” denir. İblis, bu özelliğe sahip olanları yoldan çıkaramaz.
      ————————————————————————————————————————————————
     Cennette olmak muhteşem bir kurtuluş!
    58. (Cennetteki arkadaşlarıyla konuşmasına şöyle devam eder:) “Artık bize ölüm yok, değil mi, 59. ilk ölüm çeşidimiz (uykumuz) hariç? Bize azap da edilmeyecek. 60. İşte bu gerçekten büyük bir başarıdır!” 61. Çalışanlar böyle bir şeyi elde etmek için çalışsınlar. 62. Ağırlanma için bu mu (bu nimetler mi) daha iyi, yoksa zakkum ağacı mı?
      ———————————————————————————————————————————————-
     Hz. Nuh, Rabbine güvenen kul;
    75. Nuh bize yalvarıp yakarmıştı. Biz ne güzel karşılık veririz! 76. Onu ve ailesini o büyük sıkıntıdan kurtardık. 77. Nuh’un soyunu kalıcı kıldık1. 78. Namını da sonradan gelenler içinde sürdürdük. 79. Âlemler içinde Nuh’a selam olsun!  80. Biz, güzel davrananları işte böyle ödüllendiririz. 81. O, bize inanıp güvenen kullarımızdandı.
    (1). Bunlar, Hz.Nuh ile birlikte gemiye binenlerdir. Kendisinden sonra gelen nebiler Nuh’un soyundan gelmiştir.

    ————————————————————————————————————————————————
    Hz. İbrahim’in yakılmak istenmesi;
    83. Nuh’un yolunu izleyenlerden biri gerçekten İbrahim idi. 84. O, selim (tertemiz) bir kalple Rabbine geldi. 85. Bir gün babasına ve halkına şöyle dedi: “Kulluk ettikleriniz nedir? 86. Bir yalana kapılarak Allah’tan başka ilahlar mı istiyorsunuz? 87. Peki, varlıkların Rabbi (sahibi) hakkındaki düşünceniz nedir!”

    88. Sonra yıldızlara şöyle bir baktı. 89. Ardından “Ben hastayım!” dedi. 90. Sonra halkı arkasını dönüp gitti. 91. Sonra İbrahim onların ilahlarına sokulup şöyle dedi: “(Size sunulanları) yemiyor musunuz? 92. Neyiniz var ki konuşmuyorsunuz?” 93. Arkasından üzerlerine yürüyüp tüm gücüyle vurdu. 94. Halkı (putların kırıldığını gördüğünde) koşarak İbrahim’e yöneldi. 95. İbrahim şöyle dedi: “Kendi yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz? 96. Oysa sizi de yaptığınız şeyleri de yaratan Allah’tır.”
     ——————————————————————————————————————–
    Hz. İbrahim’in rüyada oğlunu boğazladığını, kendisine söylemesi;         
    100. Rabbim (Sahibim), bana iyilerden olacak birini (bir çocuk) bağışla!” 101. Biz de ona, pek yumuşak huylu bir erkek çocuğu müjdesi verdik. 102. (Oğlu) kendisiyle birlikte iş yapacak çağa gelince İbrahim ona şöyle dedi: “Yavrucuğum, uykularımda seni gerçekten kurban olarak kestiğimi görüyorum. Bak bakalım, ne düşünüyorsun?” Dedi ki: “Babacığım, sana ne emrediliyorsa sen onu yap. İnşaallah benim sabırlı davrananlardan (duruşunu bozmayanlardan) olduğumu göreceksin.

    103. İkisi de tam teslim olduklarında (İbrahim) onun şakağını tümseğe koydu; 104. Ona “Ey İbrahim!” diye seslendik: 105. “Tamam, rüyanın gereğini yaptın, (artık oğlunu kurban etmene gerek yok) biz güzel davrananları işte böyle ödüllendiririz.” 106. Gerçekten bu, apaçık yıpratıcı bir imtihandır.
    107. Onun (İsmail’in) fidyesi olarak büyük bir kurbanlık verdik. 108. İbrahim’in namını sonradan gelenler içinde sürdürdük. 109. İbrahim’e selam olsun! 110. Güzel davrananları işte böyle ödüllendiririz.
     Açıklamalar 2;
     Hz. İbrahim (37/109):  Hz. İbrahim, ülülazm adı verilen (46/35) 6 peygamberden (33/7) biri ve Hz. Peygamberden sonra peygamberlerin ve insanların en üstünüdür. Allah ona Halil(dost)’im denmiştir. İlk oğlu İsmail Arapların, ikinci oğlu İshak İsrail oğullarının atasıdır. 86 yaşında ikinci eşi Hacer’den İsmail, daha ileri yaşlarında da ilk eşi Sare’den İshak doğmuştur. Hz. İsmail babasından 40 yıl sonra ölmüştür. 
İsmail’in kurban olarak adanması;

    Bu, Hz. İbrahim’in, en sevdiği evladını bile Allah için feda edebildiğini gösterir. İşte tam teslimiyet budur. Allah Teala şöyle buyurur: “Sahibi ona “Teslim ol!” dediğinde o, “Varlıkların Sahibine (Rabbine) teslim oldum!” demişti (2/131). Aynı teslimiyeti Hz. İsmail de göstermiştir. Allah, buyurmuştur ki: “Bu Kitap’ta İsmail’i de anlat. O, sözünü tutmuştu; nebi olan elçiydi.”
     Evladını kurban etmeyi Tanrı emretmez. Hz. İbrahim hatalı olarak, doğacak evladını kurban etme sözü vermiş, sonra da Allah’a şükredip bir hayvanı kurban etmesi gerekirken, vicdanının baskısıyla gördüğü rüya üzerine Hz. İsmail’i kurban etmek istemişti.
     ————————————————————————————————————————————————
    Hz. Musa ve Hz. Harun;
    114. Musa’ya ve Harun’a da iyiliklerde bulunduk. 115. O ikisini ve halklarını büyük bir sıkıntıdan kurtardık. 116. Onlara yardım ettik de galip gelenler onlar oldu.
117. O ikisine, her şeyi açıklayan Kitab’ı verdik. 118. İkisine de doğru yolu gösterdik. 119. İkisinin de namını sonradan gelenler içinde sürdürdük. 120. Selam olsun Musa’ya ve Harun’a! 121. Biz, güzel davrananları işte böyle ödüllendiririz. 122. O ikisi, bize inanıp güvenen kullarımızdandı.
      ———————————————————————————————————————————————-
    Hz. Yunus’un gemiye kaçması;
    139. Elbette Yunus da elçi olarak gönderilenlerdendi. 140. Bir gün o, dopdolu bir gemiye kaçtı. 141. Kura çekti ve gemiden atılanlardan oldu. 142. Hemen onu balık yutuverdi, o sırada kendini kınıyordu. 143. Eğer o, boyun eğenlerden olmasaydı. 144. (insanların) diriltilecekleri güne kadar kesinlikle balığın karnında kalırdı. 145. Sonra onu, hasta haldeyken çıplak bir alana attık.

146. Onun üzerine kabakgillerden (kendini örtecek) bir bitki bitirdik. 147. Onu (tekrar) yüz bin hatta daha fazla kişiye elçi gönderdik. 148. (Yunus’un geri dönmesinden) Sonra ona inandılar. Biz de onları bir süre nimetlerden yararlandırdık1.
Açıklamalar 1;

    (1). Bunlar Hz. Yunus’un kavmidir. Onlar tövbekar olup ona inandı ve helak edilmekten kurtuldular.
    “Zünnûn (Yunus), bir gün kızgın bir şekilde çekip gitmiş, sonra (balığın karnındaki) karanlıklar içinde yalvarıp yakarmıştı: “Senden başka ilah yoktur. Sana boyun eğerim; ben yanlış yapanlardan oldum.” 21/87.
     Yunus (a.s.) görev yerini, izinsiz olarak terk edip dolu bir gemiye binmişti. Birini gemiden atmak için kura çekildi. Kura kendisine çıkınca denize atıldı ve onu bir balık yuttu. Pişman olan ve Allah’tan af dileyen Yunus böylece kurtulmuştu.
     ———————————————————————————————————————————————-
    Her şeyi güzel yapmak, Allah’a özgüdür;                                                      
    (180.Sübhane rabbike rabbil ızzeti amma yesfun,181.Ve selamün alel murselın,182.Vel hamdü lillahi rabbil alemın)
    180. Senin Rabbin, güç ve şeref sahibi Rabbin, onların yaptıkları nitelemelerden uzaktır. 181. Bütün elçilere selam olsun! 182. Her şeyi mükemmel yapmak Allah’a özgüdür. O bütün varlıkların Rabbidir.  
       ———————————————————————————————————————————————–
    38. SAD SURESİ 88: İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
   Hz. Davud ve davacılar;
    17. Sen bunların söylediklerine sabret. Güçlü-kuvvetli kulumuz Davud’u hatırla! O daima Allah’a yönelen biriydi. 18. Biz dağları boyun eğdirdik. Akşamleyin ve kuşluk vaktinde (Kuşluk namazı) Davud’la beraber tesbih (ibadet) ederlerdi. 19. Toplanmış haldeki kanatlı canlıları da (boyun eğdirdik). Hepsi daima Allah’a yönelirdi.  20. (Davud’un) İktidarını güçlendirdik. Ona, hikmet (doğru karar verme yeteneği) ve etkili konuşma yeteneği verdik.

    21. Şu davacıların (ve onlarla birlikte olanların) haberi sana geldi mi? Bir gün onlar has odaya sızmışlardı1. 22. Davud’un yanına girdiklerinde, onlardan dolayı telaşa kapıldı. Onlar şöyle dediler. “Korkma! Biz davacı iki tarafız; birimiz ötekinin hakkına girdi. Sen aramızda doğru karar ver, haksızlık etme! Bize doğru yolu göster. 23. Bu, benim kardeşimdir; onun doksan dokuz koyunu, benim ise bir tek koyunum var. ‘Onun bakımını benim sorumluluğuma bırak’ dedi ve konuşmasıyla beni bastırdı.”
    24. Davud (diğer tarafı dinlemeden) dedi ki: “Senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemesiyle sana gerçekten haksızlık etmiş. Zaten ortakların çoğu, kesinlikle birbirlerinin hakkına girerler. İnanıp güvenen ve iyi iş yapanlar öyle yapmazlar ama onlar da pek azdır.” Davud kendisini imtihandan geçirdiğimizi anladı ve hemen Rabbinden bağışlanma diledi, rükûya kapandı ve (Rabbine) yöneldi2.
    25. Biz de onun yaptığını bağışladık. Şüphesiz onun için katımızda bir yakınlık ve varılacak güzel bir yer vardır. 26. (Ona şöyle dedik:) “Ey Davud! Bu topraklarda seni halife yaptık (öncekilerin yerine seni geçirdik). O halde insanlar arasında doğru hüküm ver. Sakın kendi arzularına uyma; bu seni Allah’ın yolundan saptırır. Allah’ın yolundan sapanlar için, hesap gününü unutmalarına3 karşılık çetin bir azap vardır4.”
     Açıklamalar 1;
    (1). Bunlar insan suretine girmiş melekler olmalıdır. Tüm koruma duvarlarını aşarak Hz. Davud’un has odasına sızmaları ve ona emredici tarzda hitap etmeleri, sonunda Hz. Davud’un, bunun Allah’ın bir imtihanı olduğunu anlayıp bağışlanma dilemesi ve rükûya kapanması bunu teyit etmektedir.
    (2). Hz. Davud, karşı tarafı dinlemeden ve olayı iyice incelemeden acele ile hüküm vermesi yanlıştı. Çünkü ortada, yapılan bir haksızlık veya ortaklık teklifi yoktu. Haksızlık ettiği iddia edilen kardeş, sadece diğerinin koyununun bakımını üstlenmek istemiştir. Tek koyunun bakımının zorluğu nedeniyle bu teklif aslında koyun sahibinin lehinedir. Hz. Davud daha sonra yanlış yaptığını anlamış ve imtihandan geçirildiğini görerek Allah’a yönelmiştir.
    (3). Bu gerçek unutma değil unutmuş gibi davranmadır. Çünkü Allah, kimseyi unuttuğu şeyden sorumlu tutmaz.

    (4). Allah’ın verdiği ceza, kulun fiiline bağlıdır. Hesap gününü unutanların cezası da o gün unutulmak olur. 6/160, 45/34
     ———————————————————————————————————————————————
    Hz. Peygambere hitap;
    27. Göğü, yeri ve ikisinin arasındakileri boşuna yaratmadık. Bu iddia (bunların boşuna yaratıldığı iddiası), kafirlik edenlerin varsayımıdır. Cehennem ateşinden dolayı, kafirlik edenlerin vay haline!

    28. Hiç, inanıp güvenen ve iyi işler yapanları, yeryüzünde bozgunculuk yapanlarla bir tutar mıyız? Peki ya yanlışlardan sakınanları günaha batanlarla bir tutar mıyız?
    Müttekiler: Allah’tan çekinerek korunanlar, kendini (fıtratını) bozmamış olanlar. 2/2                             

    ———————————————————————————————————————————————-
    Kur’an:
    29. Bu, hem ayetlerini etraflıca düşünmeleri hem de aklıselim sahibi(ulü’l-elbâb) olanların1 doğru bilgiye ulaşmaları için sana indirdiğimiz bereketli bir kitaptır1.
    Açıklamalar 1;
     (1).Bereketli kitap (38/29): Verimli, artma ve çoğaltma özelliğine sahip. Örneğin bitki tohumu, cins ve özelliğine göre binlerce yeni meyve ve tohum verebilir. O tohum için ‘bereketli’ denilir. ‘Bereketli kitap’, içeriğini çalıştıkça ve araştırdıkça tükenmek bilmeyen yeni hikmetlere ulaşabilme potansiyeli olan ve ona uyanlara hem bu dünyada hem ahirette sınırsız selamet ve zenginlik sağlayan kitap anlamında.

    Tedebbür ile okumak: Tedebbür, bir konunun, bir kelimenin kökenine inerek arkasındaki hakikatin araştırılmasıdır. Allah Kur’an’ı böyle okumamızı istiyor. Bilinmeyen dilde Kur’an tedebbür edilemez. Kur’an’ı anladığımız dilde okumalıyız.
    Sağlam duruşlu olanlar:  Azgınlardan uzak duranlar, onlara kulluk etmeyip Allah’a yönelenler, işte onlar için müjde vardır. Sen kullarıma müjdeyi ver. Sözü dinleyip en güzeline uyanları, Allah’ın doğru yola ileteceği müjdesini ver. 39/17-18
     ———————————————————————————————————————-
    Hz. Süleyman;
    30. Davud’a, Süleyman’ı ihsan ettik. Süleyman ne güzel kuldu! Daima (bize) yönelirdi.

    31. Bir akşam üzeri ona çalımlı cins atlar sunulmuştu. 32. Dedi ki: “Ben malı, Rabbimi hatırlattığı için severim.” Sonra atlar yerlerine çekildi. 33. “Onları bana tekrar getirin” dedi. Hemen ayaklarını ve boyunlarını okşamaya başladı.
    34. Tahtının üzerine bir ceset bırakarak1 Süleyman’ı imtihandan geçirdik. Sonra (bize) yöneldi. 35. Şöyle dedi: “Rabbim, beni bağışla ve bana, benden sonra kimseye nasip olmayacak bir hakimiyet ver. Vehhab olan (karşılık beklemeden) bol bol veren sensin.”
    36. Bunun üzerine biz de rüzgarı emrine verdik; onun belirlediği tarafa yumuşakça eserdi1.37. Yapı ustalığı ve dalgıçlık yapan tüm şeytanları, 38. zincirlerle birbirlerine bağlanmış diğer şeytanları da (Süleyman’ın emrine verdik). 39. “Bu, bizim sana bağışımızdır; ister iyilik yap, ister yapma, hesabı sorulmayacaktır. 40. Şüphesiz onun için katımızda bir yakınlık ve varılacak güzel bir yer vardır.
    Açıklamalar 1;
   (1).Tahtın üzerindeki ceset, ölümü ve ahireti hatırlatır. En büyük günahlardan olan kafirliğin temelinde dünyanın güzelliklerini ahirete tercih etmek yatar. Bu nedenle o ceset, Süleyman (a.s.)’a bir an için unutmuş olduğu bu tehlikeyi hatırlatan bir imtihandır.
 Mal sevgisinin aşırıya kaçtığını fark eden Süleyman (a.s.), hem af dilemiş (istiğfar) hem de dönüş yapmıştır (tevbe).
    (2). Rüzgar, emredilen işi yapacak hızda ve başka yerlere zarar vermeyecek yumuşaklıkta esmektedir.

     ———————————————————————————————————————————————-
     Hz. Eyyub;
    41. Kulumuz Eyyûb’u da anlat. Hani bir gün Rabbine: “Şeytan bana bitkinlik1 ve azap verdi.” diye yalvarıp yakarmıştı.
42. Ona: “Ayağınla yere vur! İşte bu yıkanılacak ve içilecek soğuk su kaynağı!” dedik. 43. Katımızdan bir ikram ve aklıselim sahibi olanların akıllarında tutacakları bir bilgi olsun diye ona ailesini ve bir o kadarını daha bağışladık.
44. Ona: “Eline bir tutam ot al, onu (tenine) bağla. Günaha girme!” dedik. Onu pek sabırlı bulduk. O ne güzel kuldu! Sürekli Rabbine yönelirdi.

    (1). Hz. Eyyûb’a yapılan uyarının nedeni, hastalığı Allah’tan değil Şeytan’dan bilmesiydi. Oysa, bir nebi olarak, Şeytan’ın insanlar üzerinde böyle bir etkisinin olmadığını aklından çıkarmamalıydı.
     ——————————————————————————————————————————————-
    Azgınların yeri olan cehennemin nitelikleri;                                                                  
    55. İşte bu (müttakilerin durumudur). Haddini aşanlar için ise şüphesiz ki varılacak kötü bir yer vardır; 56. Cehennem! Orada kalacaklardır. Ne kötü bir yerleşim alanıdır orası! 57. İşte çok sıcak ve çok soğuk.. (Cehennem bu,) onu tatsınlar!

    58. Bunun benzeri daha nice çifter çifter (azap)… 59. (Cehennem görevlileri önderlere şöyle diyecektir:) İşte sizinle birlikte gözü kapalı dalan güruh! (Önderler de onlara şöyle diyeceklerdir:) “Onlara merhaba! yok. Onlar da bu ateşte kalacaklardır.” 60. (Onlara uyanlar da:) “Asıl size merhaba yok! Bunu (dünyada güzel göstererek) bize siz sundunuz. Ne kötü kalma yeri!” diyeceklerdir. 61. (Allah’a da) şöyle diyeceklerdir: “Rabbimiz, bunu önümüze kim sürdüyse, ona o ateşte iki kat azap ver.”
    ———————————————————————————————————————————————–

    Allah’ın nitelikleri;
    65. (Ya Muhammed!) Sen şöyle de: “Ben sadece bir uyarıcıyım. Allah’tan başka ilah yoktur; tektir, her şeyi emri altına almış olandır, 66. göklerin, yerin ve ikisinin arasında olanların sahibidir, daima üstündür, çokça bağışlayandır.”
    67. De ki: “O (buraya kadar anlatılanlar) büyük bir haberdir. 68. Ama siz ondan yüz çeviriyorsunuz.
     ——————————————————————————————————————————————–

    İblis’in “Mele-i A’lâ’dan” kovulması;
    77. Allah dedi ki: “Madem öyle, çık oradan! Artık sen kovuldun. 78. Yapılan her şeyin karşılığını bulacağı güne kadar lanetim (dışlamam) senin üzerinde olacaktır.”

    79. (İblis) Dedi ki: “Rabbim! O zaman bana, bunların tekrar diriltilecekleri güne kadar yaşama fırsatı1 ver.” 80. (Allah) Dedi ki: “Sen kendisine yaşama fırsatı verilenlerdensin, 81. o malum vaktin günü (kıyamet günü) gelinceye kadar (ölmeyeceksin).”
    82. (İblis de) Şöyle dedi: “Öyleyse senin gücüne yemin olsun ki onların hepsini yanlış kurgulara yönelteceğim. 83. Ancak onlardan samimiyeti onaylanmış kulların hariç.”
    84. (Allah) Dedi ki: “İşte bu doğru! Şu gerçeği de söyleyeyim ki, 85. Cehennemi kesinlikle seninle ve onlardan sana uyanların tamamıyla dolduracağım”.
    Açıklamalar 1;
    (1).Meleklerin de ömürlü varlıklar olduğu ancak bazılarına Kıyamet gününe kadar yaşama hakkı tanındığı anlaşılıyor. Yeniden dirilen insana, ölümle dirilmesi arasında geçen süre, göz açıp kapayacak kadar hatta daha da az gelir.

    ——————————————————————————————————————————————–
    Hz. Peygambere hitap;
    86. (Ey Muhammed!) De ki: “Yaptığım işe karşılık sizden herhangi bir ücret istemiyorum. Kendi kendine bir şey iddia edenlerden de değilim.” 87. Bu (Kur’an), herkesin aklında tutması gereken bilgidir. 88. Onun haberini bir süre sonra kesinlikle öğreneceksiniz.”
    ———————————————————————————————————————————————
   39. ZÜMER SURESİ   75: İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
    “Dinine bir şey katmadan kulluğu Allah’a yap”;
     1. Bu kitabın indirilmesi, daima üstün ve kararları doğru olan Allah tarafındandır. 2. Bu Kitab’ı sana gerçekleri içerir bir şekilde biz indirdik. Öyleyse sen de dine bir şey katmadan (ihlaslı kişi olarak)1 kulluğu Allah’a yap! 3. Bilin ki saf din Allah’ın dinidir2. Allah ile aralarına velilerkoyanlar şöyle derler: “Biz bunlara sırf bizi Allah’a daha fazla yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz.” Allah, ihtilafa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir. Allah, yalancı ve nankör birini yola getirmez.
    Açıklamalar 1;
   (1). İhlas; sözlükte bir şeyi kirlilikten, bulanıklıktan temizleyip arındırmak, saflaştırmak, katıksız, arı, duru hale getirmektir. Bu kelime, Kur’an’da, dini Allah’a has kılan yani Allah’ın dinine bir şey katmadan kayıtsız şartsız olarak ona içten boyun eğen, riyadan ve şirkten uzak olan samimi insanların ortak vasfını ifade etmek için kullanılır.

    (2). Allah dinini tamamlamıştır (5/3); ona bir ekleme veya çıkarma yapılamaz. İçine Allah’tan başkasının söz ve hükümleri katılmış din, Allah’ın dini olamaz. Allah Teâlâ, kendisinden başkasına kulluk edilmemesi için, Kur’an ayetlerini birbirini açıklar şekilde indirmiş, bu açıklamalara erişilmesi için usul belirlemiş ve bunun dışına çıkılmasını kabul etmemiştir (11/1-2).
     (3). Allah ile arasına başka birini koymayan herkes Allah’ın velisi, Allah da onun velisidir. Ayetler gayet açık olduğu halde tasavvufta bir velayet makamı oluşturulur, o makama veli veya evliya diye nitelenen kişiler yerleştirilerek onlar birer vesile (aracı) konumuna getirilir, Allah ikinci sıraya konur ve asla af edilmeyecek şirk günahına girilmiş olur.
     ———————————————————————————————————————————————
    Allah’ın nitelikleri;                                                                                                            
    4. Allah çocuk edinmek isteseydi elbette yarattıkları içinden beğendiğini seçerdi. Bu, ona yakıştırılamaz. O Allah’tır, tektir, her şeyi emri altına almış olandır. 5. O, gökleri ve yeri gerçek varlıklar olarak yaratmıştır. Geceyi gündüzün üstüne sarar, gündüzü de gecenin üstüne sarar. Güneş’i ve Ay’ı hizmete koymuştur. Bunların her biri (kendi yörüngesinde belli bir süre için akar gider. Bilin ki o daima üstündür, çok bağışlayıcıdır.
    6. O, sizi (atanız Adem’i) bir tek nefisten (döllenmiş bir yumurtadan) yarattı. Sonra eşini de ondan (döllenmiş bir yumurtadan oluşturdu. Sizin için sekiz eş en’am (koyun, keçi, sığır ve deveden birer erkek ve dişi) indirdi. Sizi analarınızın karınlarında, üç karanlık yerde şekilden şekile dönüştürerek yarattı. İşte o Allah’tır, sizin Rabbiniz (sahibiniz)’dir. Hakimiyet yalnız onundur. Ondan başka ilah yoktur. Nasıl oluyor da başka tarafa döndürülüyorsunuz?
     ———————————————————————————————————————————————

    “Bilenle bilmeyen bir midir?”
    7. (Ey insanlar!) Kâfirlik ederseniz (bütün bunları görmezden gelirseniz) (bilin ki) Allah’ın size ihtiyacı yoktur. Kullarının kâfirlik etmesine de rıza göstermez. Şükrederseniz (görevlerinizi yerine getirirseniz) şükretmenizden memnun olur. Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez. Sonunda dönüp geleceğiniz yer Rabbinizin huzurudur; o size neler yaptığınızı bildirecektir. Çünkü o, içinizde olanları bilendir.
    8. İnsana bir zarar dokunduğunda Rabbine yönelerek yalvarıp yakarır. Sonra Rabbi ona kendinden bir nimet bahşettiğinde daha önce yalvarıp yakardığı Rabbini unutur, insanları Allah’ın yolundan saptırmak için ona benzer nitelikte varlıklar1 uydurur. De ki: “Kâfirliğinle (elde ettiklerinden) az bir süre yararlan! Sen, kesinlikle ateşin ahalisindensin!”
    9. (Böyle biri mi) yoksa ahiret endişesi ve Rabbinin ikramı ümidiyle gecenin bölümlerinde secde ederek ve kıyamda bulunarak içtenlikle boyun eğen kişi mi (iyidir)? De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Doğru bilgiyi ancak, aklıselim sahibi olanlar kullanırlar.
    10. De ki (Allah, şöyle buyuruyor): “Ey inanıp güvenen kullarım, Rabbinize karşı yanlış yapmaktan sakının! Bu dünyada iyilik eden, iyilik bulur. Allah’ın toprakları geniştir. Muhakkak ki sabredenlere (duruşunu bozmayanlara) ödülleri hesapsızca verilecektir.”
    (1). Müşrikler, Allah ile ortak özelliklere sahip olduğuna inandıkları varlıkları araya koyarak isteklerini, onların aracılığı ile Allah’a kabul ettireceklerine inanırlar.

      ———————————————————————————————————————————————
   “Bu dine hiçbir şey katmadan Kulluğu yalnız Allah’a yap”; 
    11. De ki: “Bana, bu dine bir şey katmadan Allah’a kulluk etmem emredildi. 12. Ben, Müslümanların en önünde olma emri de aldım.” 13. De ki: “Ben, Rabbime karşı gelirsem o büyük günün azabından korkarım.” 14. De ki: “Ben, dinime bir şey katmadan sadece Allah’a kulluk ederim.  15. Siz de Allah’ın dışında dilediğinize kulluk edin.” Onlara şunu da söyle: “Asıl hüsrana uğrayanlar, kıyamet (mezardan kalkış) günü kendini ve ailesini hüsrana uğratanlardır. Bilin ki apaçık hüsran işte budur.” 16. Üstlerinde ateşten gölgeler, altlarında da gölgeler olur. İşte Allah kullarını bununla korkutuyor. Ey kullarım, bana yanlış yapmaktan sakının.
17.Tağuta kulluk1 etmekten uzak duran ve Allah’a yönelen kimselere gelince; müjdeler onlar içindir. Sen, kullarıma müjde ver!  18. O kullarım, sözü dinleyip en güzeline uyanlardır. Onlar, Allah’ın doğru yola kabul ettiği kimselerdir. İşte onlar, aklıselim sahibi olanlardır.

    19. Peki, aleyhinde azap hükmü kesinleşen biri (onlar gibi) midir? Ateşte olan birini sen mi kurtaracaksın? 20. Rablerine karşı yanlış yapmaktan sakınanlar için ise (cennette) alt taraflarından ırmaklar akan köşkler ve üst taraflarında yapılmış başka köşkler vardır. Bunu Allah vaad etmiştir. Allah vaadinden dönmez.
    21. Allah’ın gökten su indirip yerdeki kaynaklara ulaştırdığını, sonra onunla renkleri farklı ekinler bitirdiğini görmedin mi? Sonra ekin kurumaya başlar da onu sararmış halde görürsün, arkasından Allah onu çerçöpe dönüştürür. Bunda, aklıselim sahibi olanlar için kesinlikle doğru bilgiler vardır.
    22. (Gösterdiği gayretten dolayı Allah’ın, gönlünü İslam’a açtığı ve böylece Rabbinden gelen bir aydınlık içinde olan kişi (kalbi katılaşmış kişi) gibi midir? Allah’ın zikrine (kitabına) karşı kalpleri katılaşmış olanların vay haline! Onlar, açık bir sapkınlık içindedirler.
    (1). Tağut, haddini aşmakta ileri giden insan ve cin şeytanlarıdır. Bunlar, yoldan çıkmakla kalmaz ayetleri ya yok sayarak ya da anlamlarını bozarak başkalarının da haddini aşmasına ve yoldan çıkmasına sebep olurlar.

      ———————————————————————————————————————————————
    Ayetlerin gücü;
    23. Allah en güzel sözü, (ayetleri) birbirine benzer, ikişerli yapıda bir kitap halinde indirmiştir. Rablerinden çekinenlerin bundan dolayı derileri ürperir, sonra derileri ve kalpleri Allah’ın zikri (kitabı) karşısında yumuşar. İşte bu kitap, Allah’ın rehberidir. O, gereğini yapan kullarını bu rehberle hidayete erdirir. Allah’ın sapık saydığını yola getirecek kimse yoktur.

    24. Kıyamet (mezardan kalkış) günü yüzünü o kötü azaptan koruyan kişi, (yanlışlar içinde olan kişi) gibi midir? Yanlışlar içinde olanlara şöyle denecektir: “Kazandığınız şeyin tadına varın bakalım!” 25. Onlardan öncekiler de yalana sarılmışlardı. Sonunda azap onlara, hiç fark etmedikleri yerden gelmişti. 26. Allah onlara, dünya hayatında bu rezilliği tattırdı. Ahiretteki azap ise elbette daha büyük olacaktır. Keşke bilselerdi!
     ———————————————————————————————————————————————-

    Kur’an da her konu örneklenmiştir;
    27. Şüphesiz, biz bu Kur’an’da insanlar için her türlü örneği verdik, belki doğru bilgileri kullanırlar. 28. (Örnekleri), içinde bir eğrilik1 olmayan Arapça kur’anlar (ayet kümeleri) halinde verdik, belki yanlışlardan sakınırlar. 29. Allah, birbiriyle zıtlaşıp duran birkaç ortağın emri altındaki adam ile tek bir kişiye bağlı olan adamı örnek veriyor. Hiç bu ikisinin durumu aynı olur mu? Her şeyi mükemmel yapmak Allah’a özgüdür fakat onların çoğu bunu bilmez.
    Açıklamalar 1;
    (1). Eğrilik anlamı verdiğimiz ivec, çok dikkat edilmedikçe anlaşılamayacak olan eğriliktir. Doğruya çok yakın görünecek şekilde anlamda yapılan çarpıtmalar, böyle eğriliklerdir. Kur’an’da herhangi bir ivec yoktur. Ancak insanlar Kur’an’a uymak yerine Kur’an’ı kendilerine uydurmak için anlamı çarpıtabilir yani ivec yapabilirler.

     ——————————————————————————————————————————————-
     Kafirlerin nitelikleri;       
    30. Şüphesiz ki sen de öleceksin, onlar da ölecekler. 31. Sonra kıyamet (mezardan kalkış) günü hepiniz, Rabbinizin katında birbirinizle çekişeceksiniz. 32. Allah hakkında yalan söyleyen ve doğrular kendisine ulaştığında da onları yalanlayandan daha büyük yanlış yapan kişi kimdir? Kâfirler (ayetleri görmezlikte direnenler için cehennemde yer mi yok!
———————————————————————————————————————————————-
   Müttakilerin nitelikleri;
    33. Doğruları getirenler ve bir de onu tasdik edenler var ya işte onlar, yanlışlardan sakınanlardır. 34. Rableri katında onlar için istedikleri her şey vardır. Bu, güzel davrananların ödülüdür. 35. Böylece Allah; onların işlediklerinin en kötüsünü (bile) örtecek ve işlediklerinin en güzeliyle onları ödüllendirecektir.
     ——————————————————————————————————————————————-

   Müşriklerin nitelikleri;
   36. Allah kuluna yetmez mi! Bir de seni, Allah ile aralarına koydukları ile korkutuyorlar. Allah’ın sapık saydığını yola getirecek kimse yoktur. 37. Allah’ın doğru yolda saydığını saptıracak kimse de yoktur. Allah daima üstün olan ve hak edilen cezayı veren değil midir? 38. Onlara: “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan kesinlikle “Allah” derler. De ki: “Allah ile aranıza koyup yalvardıklarınıza baktınız mı? Allah bana bir zarar vermek isterse onlar bu zararı giderebilirler mi? Ya da bana bir ikramda bulunmak isterse onlar bu ikramı engelleyebilirler mi?” De ki: “Allah bana yeter. Tevekkül edenler, sadece Allah’a güvenip dayanırlar.”

    39. De ki: “Ey halkım, elinizden ne geliyorsa yapın! Ben de yapıyorum. İleride öğreneceksiniz; 40. rezil edici azap kime gelecek, kalıcı azap kimin üzerine çökecek (öğreneceksiniz).”
    41. Bu kitabı sana, tüm insanlar için gerçekleri içerir şekilde biz indirdik. Yola gelen, kendisi için gelir; yoldan çıkan da kendi aleyhine çıkar. Sen onların vekili değilsin.
    Vekil; Peygamberler dahil hiç kimse ve hiçbir şey Allah ile kulu arasına giremez. Vekalet edemez.
    ———————————————————————————————————————————————

     Şefaat yetkisi tümüyle Allah’ın elindedir;
    43. Yoksa Allah ile aralarına girecek şefaatçiler mi edindiler? De ki: “Ya onların bir şeye güçleri yetmiyor ve akıllarını da kullanmıyorlarsa?” 44. De ki: “Şefaat1 tümüyle Allah’a aittir. Göklerde ve yerde tüm yetkiler onundur. Sonunda onun huzuruna çıkarılacaksınız.” 45. Sadece Allah’tan söz edildiğinde ahirete (gereği gibi inanmayanların yürekleri daralır; ama onunla aralarına koyduklarından söz edilince hemen yüzleri güler.
    46. De ki: “Göklerin ve yerin yaratıcısı, gaybı ve şehadeti (algılanamayanı da algılanabileni de) bilen Allah’ım! Kullarının ihtilafa düştükleri şeylerde, aralarında hükmü sen vereceksin!”

     Açıklamalar 1;
    (1).
Şefaat, birine eşlik etmek veya arka çıkmaktır. Dünyada insanlar birbirlerine şefaat edebilir, yani arka çıkıp destek olabilirler (4/85); ama mahşer günü kimse kimseye şefaat edemez (2/48, 254, 82/17-19). Cennete gitmiş biri, şirk günahı ile değil de diğer günahlarından dolayı cehenneme girip cezasını çekmiş olan bir yakınına, Allah’ın onayıyla şefaat edebilir yani onu yanına alabilir (7/46-49,19/86-87, 52/21). Çünkü Allah’ın onayı olmadan şefaat olmaz (2/255).

     ——————————————————————————————————————————————–
    Mezardan kalkış günü kafirlerin durumu;                                                      
   47. Yeryüzündeki her şey ve onunla birlikte bir o kadarı daha, yanlışlar yapmış kimselerin olsa kıyamet (mezardan kalkış) gününde o kötü azaptan kurtulmak için kesinlikle hepsini verirler. O gün hiç hesaba katmadıkları şeyler Allah tarafından karşılarına çıkarılmış olur. 48. Yaptıkları işlerin kötü olanları da önlerine dökülmüş; hafife aldıkları şeyler onları kuşatmış olur.       49. İnsana bir zarar dokunduğunda bize yalvarıp yakarır. Sonra ona katımızdan bir nimet bahşettiğimizde “Bu sadece bilgim sayesinde bana verildi!”1 der. Oysa o nimet bir imtihandır ama onların çoğu bunu bilmez.

    50. Bu sözü öncekiler de söylemişlerdi ama kazandıkları şeyler işlerine yaramadı. 51. Sonunda işlediklerinin kötü sonuçları başlarına geldi. Bunlardan yanlış yapanların başlarına da işlediklerinin kötü sonuçları gelecek, bunlar da onun önüne geçemeyeceklerdir.
    52. Bilmiyorlar mı, Allah, tercih ettiği kişi için rızkı genişletir de daraltır da. İnanıp güvenen bir topluluk için bunda ayetler (göstergeler) vardır.
    (1). Allah insanları zenginlik ve fakirlikle imtihan eder. Çoğu kimse, zenginleşince kendisini öne çıkarır, fakir düşünce de suçu Allah’a atar.     “Allah her şeye bir ölçü koymuştur. Yarattığını o ölçüye göre yaratır”. (13/8). 
    ———————————————————————————————————————————————-

   Allah’ın öğütleri;
    53. De ki (Allah, şöyle buyuruyor): “Ey kendi aleyhinde aşırılıklar yapan1 kullarım! Allah’ın iyilik ve ikramından ümidinizi kesmeyin. Allah bütün günahları bağışlar. O, daima bağışlayan, iyilik ve ikramı bol olandır. ْ 54. Siz, azap size gelmeden Rabbinize yönelin ve ona teslim olun. Sonra yardım göremezsiniz. 55. O azap, siz farkında değilken, ansızın başınıza gelmeden önce Rabbinizden size indirilenin en güzeline (Kur’an’a)3 uyun.”

    56. Yoksa (o gün) kişi şöyle der: “Allah’a karşı işlediğim kusurlardan dolayı vay halime! Gerçekten ben alay edenlerdendim.”57. Ya da şöyle der: “Keşke beni Allah yola getirseydi, o zaman ben de kesinlikle kendini yanlışlardan koruyanlardan olurdum.”58. Yahut azabı gördüğü sırada şunu der: “Keşke bir fırsatım daha olsa da güzel davrananlardan olsam!” 59. Hayır, hayır! Ayetlerim sana kesinlikle geldi, ama sen onlar karşısında yalana sarıldın, büyüklük tasladın ve kafirlerden oldun.
    Açıklamalar 1;
    (1). Burada kast edilenler, yaptıkları aşırılıklardan dolayı günahkar olan insanlardır. (2). İşlenen günah ne olursa olsun, terk edilerek tövbe edilir ve doğru yola girilirse Allah, günahı bağışlamakla kalmaz, onu sevaba çevirerek ikramda da bulunur.
    (3). İndirilenlerin en güzeli Kur’an’dır. Allah, önceki kitaplardaki hükümlerin çoğunu bu kitaba almış (misliyle nesh etmiş), bazılarını da almamış, bir kısmını ise daha iyisi ile değiştirmiş (hayırlısıyla nesh etmiş) ve dinini tamamlamıştır.
    *Hz. Peygamber’e, dünya ve içindekilerden daha sevgili olan ayet.     
    *Rabbimiz, bize pek çok nimet indirmiştir ama bize indirilenlerin en güzeli Kur’an’dır. 

———————————————————————————————————————————————-

     Allah, kendini korumuş olanları yalancılardan uzak tutacak;
     60. Kıyamet (mezardan kalkış) gününde Allah’a karşı yalan söyleyenlerin yüzlerinin kararmış olduğunu göreceksin. Büyüklük taslayanlar için cehennemde yer mi yok! 61. Allah, kendilerini yanlışlardan koruyanları, başarılarından ötürü kurtaracaktır. Onlara ne bir kötülük dokunacak ne de üzüleceklerdir.
     ———————————————————————————————————————————————
    Allah’ın nitelikleri;
    62. Allah her şeyin yaratıcısıdır. O her şeye vekil (dayanak olan)’dır. 63. Göklerin ve yerin anahtarları onun elindedir. Allah’ın ayetlerini görmezlikte direnenler (kâfirler) var ya, işte onlar kaybedenlerdir!
     ——————————————————————————————————————————————-
   “Eğer şirke düşersen yaptığın yanar gider”;
     64. De ki: “Benim Allah’tan başkasına kulluk etmemi mi istiyorsunuz ey cahiller!” 65. Sana da senden ön­cekilere de mutlaka şu vahyedil­miştir: “Eğer şirk koşarsan yaptıkların kesinlikle boşa gider ve sen de kesinlikle kaybeden­lerden olursun. 66. Hayır, hayır! Yalnız Allah’a kulluk et ve şükredenlerden (görevini yerine getiren­ler­den) ol!.
     ——————————————————————————————————————————————
     Mezardan kalkış günü olacaklar;
    67. Allah’a hak ettiği ölçüde değer vermediler. Kıyamet (mezardan kalkış) günü yeryüzü bütünüyle onun avucundadır, gökler ise onun eliyle dürülmüş olacaktır. O, onların şirk koştuklarından uzak ve yücedir. 68. Sura üflenmiş, Allah’ın tercih ettikleri hariç, göklerde ve yerde kim varsa ölmüş olur. Sonra ona bir daha üflenir, hepsi hemen ayağa kalkıp bakınmaya başlarlar.
    69. Yeryüzü, Rabbinin nuruyla aydınlanır. Amel defterleri ortaya konur, nebiler ve şahitler getirilir. (Huzura çıkarılanların) Aralarında hakka uygun bir yargılama yapılır. Kimseye haksızlık edilmez. 70. Herkese yaptığının karşılığı tam olarak verilir. Zaten Allah onların neler yaptıklarını çok iyi bilir.
     ——————————————————————————————————————————————–

    O günde, kafir olarak ölmüş kulların durumu;
    71. Kâfirlik edenler, gruplar halinde cehenneme sevk edilirler. Nihayet oraya vardıklarında cehennemin kapıları açılır. Görevliler onlara şöyle derler: “Size içinizden, Rabbinizin ayetlerini bağlantılarıyla birlikte okuyan ve sizi bu günle yüzleşeceğinize dair uyaran elçiler gelmedi mi?” Onlar: “Evet, geldi; ama bütün kafirler için azap hükmü artık kesinleşti” derler. 72. Onlara: “Ölümsüz olarak kalmak üzere cehennemin kapılarından girin.” denir. Büyüklük taslayanların yeri ne kötüdür!”

    ———————————————————————————————————————————————
    O günde mümin olarak ölmüş kulların durumu;
    73. Rablerine karşı yanlış yapmaktan sakınanlar ise gruplar halinde cennete sevk edilirler. Oraya vardıklarında cennetin kapıları açılmıştır, görevliler onlara şöyle derler: “Selam size! Ne mutlu size! Ölümsüz olarak kalmak üzere girin içeriye!”        74. Cennetlikler de şöyle derler: “Her şeyi mükemmel yapmak, bize verdiği sözü tutan ve bu yeri bize veren Allah’a özgüdür. (Bize verilen) Cennette istediğimiz yere yerleşeceğiz. Güzel işler yapanların ödülü ne güzelmiş!”

    Açıklamalar 2;
    Cennet ahalisi (39/73): 1.Müminlerden; kıyamet günü yapılacak tartıda sevapları günahlarından çok olan ya da sevapları günahlarına eşit olanlar doğrudan cennete gideceklerdir. İlgili ayetler:
    Allah’a inanıp güvenen ve iyi işler yapanlar da cennet ahalisidir. Onlarda orada ölümsüzleşirler. Bakara 2/82
De ki “Size bunlardan daha iyisini haber vereyim mi? Kendini bozmamış olanlar için Rableri katında, ölümsüz olarak kalacakları, içinden ırmaklar akan bahçeler (cennetler), tertemiz eşler ve bir de Allah’ın rızası. 3/15
   “Rabbimiz Allah’tır” deyip doğru davrananlara, melekler inerek şöyle derler: “Korkmayın, kaygılanmayın; size söz verilen Cennet’le sevinin”. 41/30    Cennet ahalisinin tamamı başarılı olmuş kimselerdir. 59/20 
    2.Şirke düşmemiş, büyük günahlardan uzak durmuş olup sevapları günahlarından az olanlarda doğrudan cennete gireceklerdir (4/31, 21/101-103; 53/31-32).  İlgili ayetler:
   Size konan yasakların büyüklerinden kaçınırsanız kabahatlerinizi örter, sizi şerefli bir yere yerleştiririz. 4/31
   “Onlar, günahların büyüklerinden ve fuhuş çeşitlerinden kaçınanlardır; diğer günahlar başka” (Necm 53/31-32
    3. Müminlerden cehenneme gitmiş olanlar cezalarını çektikten sonra cennete gideceklerdir. İlgili ayetler:

    “Kim ateşten uzaklaştırılır da cennete konursa, kurtulmuş olur”. 3/185
    “Günahkârları, suya koşarcasına cehenneme sevk edeceğiz” (19/86-87)

     ——————————————————————————————————————————————–
     O günde meleklerin durumu;
    75. (O gün) Melekleri, Arş’ın /yönetim merkezinin çevresini kuşatmış halde göreceksin. Onlar her şeyi mükemmel yaptığı için Rablerine boyun eğerler. (Huzura çıkarılanların) Aralarında hakka uygun bir yargılama yapılmıştır. Şöyle denir: Her şeyi mükemmel yapmak Allah’a özgüdür. O bütün varlıkların Rabbi (Sahibi)’dir.////    
————————————————————————————————————————————————-