26. ŞUARA SURESİNDEN TÜRKÇE MEALLER VE İLGİLİ AÇIKLAMALAR

     26.ŞUARA SURESİ 227: İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
    Hz. Peygambere hitap;
    3. İnanmayacaklar diye neredeyse kendini yiyip bitireceksin. 4. Farklı tercihte bulunsak gökten üzerlerine bir mucize indiririz de ona boyun eğip kalırlar. 5. Onlara Rahman’dan yeni bir bilgi gelmeye görsün, hemen ondan yüz çevirirler. 6. Onlar kesinlikle yalana sarılırlar. Hafife aldıkları şeyin haberleri yakında onlara gelecektir.
    ——————————————————————————————————————————————–

    Hz. Musa ve Firavun;
    10. Bir gün Rabbin Musa’ya şöyle seslendi: “Yanlışlar içinde olan şu halka git. 11. Firavun’un halkına… Yanlışlardan sakınmayacaklar mı?” 12. Musa dedi ki: “Rabbim! Beni yalancı yerine koyarlar diye korkuyorum. 13. Göğsüm daralır, dilim dönmez. Elçilik görevini Harun’a ver. 14. Çünkü onlara göre ben suçluyum; beni öldürmelerinden korkuyorum.”

    15. Allah: “Asla! Öyleyse ikiniz, ayetlerimizle (mucizelerimizle) birlikte gidin. Biz sizinle beraberiz; her şeyi dinlemekteyiz.”  dedi. 16. Firavun’a varın ve şöyle deyin: “Biz, Varlıkların Rabbi’nin elçisiyiz, 17. İsrailoğullarını bizimle gönder!”
    18. (Elçi olarak gidince Firavun Musa’ya) dedi ki: “Yeni doğmuş bir çocukken seni yanımızda yetiştirmedik mi, ömrünün nice yıllarını aramızda geçirdin değil mi? 19. Yaptığın o işi de yaptın (o adamı öldürdün), sen kâfirin (nankörün) tekisin!”
20.
(Musa şöyle dedi:) “O işi yaptığımda yanlış yolda olanlardandım. 21. Sizden korkunca da kaçtım. Sonra Rabbim bana hikmeti bahşetti ve beni elçilerinden biri yaptı. 22. Başıma kaktığın o nimet (beni sarayda yetiştirmen), İsrailoğullarını köleleştirdiğin için oldu.”

    23. Firavun: “Peki, Varlıkların Rabbi de ne oluyor?” dedi. 24. (Musa:) “O; göklerin, yerin ve ikisi arasında olan her şeyin Rabbi (Sahibi)’dir! Eğer ona kesin olarak inanan kimselerseniz (bunu bilirsiniz).” 25. (Firavun) Yanındakilere: “Duymuyor musunuz?” dedi.
    26. (Musa devam etti:) “O, sizin de Rabbinizdir, gelmiş geçmiş bütün atalarınızın da Rabbidir.” 27. (Firavun:) “Size gönderilen elçiniz, kesinlikle cinlerin etkisine girmiş!” dedi. 28. (Musa:) “Eğer aklınızı kullanıyorsanız o, doğunun, batının ve ikisinin arasında olan her şeyin Rabbidir.” dedi. 29. (Firavun:) “Hele benden başka birini ilah edin, seni kesinlikle zindana atarım!” dedi.
    30. (Musa:) “Ya sana apaçık bir şey getirdiysem!” dedi. 31. (Firavun:) “Getir onu, eğer doğru söyleyenlerdensen!” dedi. 32. (Musa) Değneğini attı, bir de ne görsünler; apaçık koskoca bir yılan! 33. Elini çıkardı, o da seyredenlerin önünde anında bembeyaz kesildi.
    34. (Firavun) Çevresindeki devlet erkanına dedi ki: “Bu, gerçekten bilgin bir sihirbaz! 35. Sihriyle sizi ülkenizden çıkarmak istiyor; ne emredersiniz?” 36. Dediler ki: “Onu ve kardeşini oyala, şehirlerde adam toplayacak kişiler görevlendir. 37. Bilgin sihirbazların hepsini alıp sana getirsinler.” 38. Böylece, bilinen günün (bayram gününün) belirlenen saati için sihirbazlarla toplantı kararı alındı. 39. İnsanlara da şöyle dendi: “Siz de katılırsınız değil mi? 40. Galip gelenler sihirbazlar olursa belki biz de onlara uyarız.” 41. Sihirbazlar gelince Firavun’a şöyle dediler: Galip gelen taraf biz olursak elbette bir ödülümüz olur, değil mi?! 42. “Evet, o zaman siz, kesinlikle benim yakın adamlarımdan olacaksınız.” dedi.
     43. Musa sihirbazlara: “Haydi, atın atacağınızı!” dedi. 44. İplerini ve değneklerini yere attılar ve şöyle dediler: Firavun’un gücü adına, galip gelen taraf elbette biz olacağız! 45. Arkasından Musa değneğini attı. Bir de ne görsünler! Değnek, sihirbazların uydurdukları şeyleri yalayıp yutuyor.
     46. Sihirbazlar bir anda kendilerini secdede buldular. 47. “Biz, Varlıkların Rabbi’ne inanıp güvendik” dediler. 48. “Musa’nın ve Harun’un Rabbine!” 49. Firavun:) “Ben size izin vermeden ona inandınız öyle mi! Demek ki size sihri öğreten büyüğünüz oymuş. Yakında öğreneceksiniz; kesinlikle ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve hepinizi mutlaka asacağım!” dedi.
50. (Sihirbazlar:) “Ziyanı yok! Biz Rabbimize döneceğiz.” dediler. 51. “İlk inananlar biz olduğumuz için Rabbimizin hatalarımızı bağışlamasını umarız.”

     52. Musa’ya şunu vahyettik: “Sen kullarımı geceleyin yola çıkar, çünkü siz takip edileceksiniz.” 53. Firavun hemen şehirlere adam toplayacak kişiler gönderdi. 54. (Şöyle dedi:) “Bunlar bölük pörçük birkaç kişi! 55. Onlar bize karşı kin ve nefretle dolular. 56. Ama biz tedbirli bir topluluğuz.” 57. Böylece onları (Firavun’u ve yandaşlarını) bahçelerden ve pınar başlarından çıkardık. 58. Hazinelerden ve değerli konaklardan da… 59. Böyle yaptık. Çünkü bunları İsrailoğullarına miras bıraktık.                 
    60. Gün doğarken onların ardına düştüler.. 61. İki kesim birbirini görünce, Musa’nın beraberindekiler: “Kesinlikle yakalanacağız!” dediler. 62. Musa dedi ki: ”Asla, çünkü Rabbim benimledir, bana bir yol açacaktır (20/77).” 63. Bunun üzerine Musa’ya: “Değneğinle denize vur!” diye vahyettik. Vurunca, deniz hemen ikiye ayrıldı. Her parçası koca bir dağ gibi oldu. 64. Öbür kesimi de orada onlara yaklaştırdık. 65. Musa’yı ve beraberinde olan herkesi kurtardık. 66. Sonra öbür kesimi suda boğduk.
    67. İşte bu anlatılanlarda tam bir ayet (ibret) vardır. Onların çoğu inanıp güvenmiş değillerdi. 68. Şüphesiz senin Rabbin daima üstün ve ikramı bol olandır.
    ——————————————————————————————————————————————–

    Hz. İbrahim ve Duası;
    69. Onlara İbrahim’le ilgili şu haberi anlat: 70. Bir gün babasına ve halkına şöyle dedi: “Siz neye kulluk ediyorsunuz?” 71. Dediler ki: “Putlara kulluk ediyoruz. Onların karşısında saygıyla durmaya da devam edeceğiz.” 72. “Peki, dua ettiğinizde sizi duyuyorlar mı?” dedi. 73. “Yahut size fayda sağlıyor veya zarar verebiliyorlar mı?” 74. Dediler ki: “Yok, ama biz atalarımızın böyle yaptığını gördük.” 75. Dedi ki: “Peki hiç düşündünüz mü? Neye kulluk ediyorsunuz, 76. hem siz hem de gelip geçmiş atalarınız?”

    77. Kulluk ettiklerinizden, Varlıkların Sahibi dışında kalanlar benim için birer düşmandır.
    78. Beni yaratan, bana doğru yolu gösteren Varlıkların Sahibi’dir.
    79. Beni yediren ve içiren de odur.
    80. Hastalandığımda bana o şifa verir.
    81. Beni öldürecek sonra tekrar hayat verecektir.
    82. Hesap günü hatalarımı bağışlamasını beklediğim de odur.

    83. Rabbim! Bana hikmet (doğru karar verme yeteneği) ver ve beni iyiler arasına kat.1!
    84. Gelecek nesiller içinde benim doğru anılmamı nasip eyle!
    85. Beni nimetlerle dolu Cennet’in varislerinden eyle!
    86. Babamı da bağışla, çünkü o da yanlış yolda olanlardandır!
    87. Tekrar diriltilecekleri gün beni rezil etme!”
    88. O gün ne malın bir faydası olacak, ne de evladın!
    89. Allah’ın huzuruna selim (şirkten arınmış) bir kalple gelenler hariç!
      Açıklamalar 1;
    (1). Hz. İbrahim, bu mücadeleye, erginlik çağına girdiği sırada başladı. O zaman henüz nebi değildi. Eğer nebi olsaydı Allah ona kitap ve hikmet vermiş olacağından “Bana hikmet ver” diye dua etmezdi (6/75-80).

    ———————————————————————————————————————————————-
    O gün müminler cennete, kafirler cehenneme gidecek;
    90. O gün Cennet, müttakilere (yanlışlardan sakınanlara) yaklaştırılır, 91. Yakıcı ateş (cehennem) boş hayale kapılıp yoldan çıkanların önüne çıkarılır. 92. Onlara şöyle denir: “Nerede kulluk edip durduklarınız…93. Allah ile aranıza koyduklarınız nerede? Size yardım ediyorlar mı veya kendilerine bir faydaları oluyor mu?

     94. Sonunda onlar ve boş hayale kapılıp yoldan çıkanlar baş aşağı cehenneme atılırlar. 95. Ve bütün o İblis orduları. 96. Onlar orada birbirleriyle çekişerek şöyle derler: 97. “Vallahi biz apaçık bir sapkınlık içindeydik….100. Artık bize şefaat edecek (arka çıkacak) hiç kimse yok,
     ——————————————————————————————————————————————-

    Hz. Hud ve Ad halkının sonu;           
    123. Ad halkı da elçileri yalancılıkla suçlamıştı. 124. Bir gün kardeşleri Hud onlara şöyle demişti: “Yanlışlardan sakınmaz mısınız? 125. Ben sizin için güvenilir bir elçiyim. 126. Artık Allah’a karşı yanlış yapmaktan sakının ve bana gönülden boyun eğin. 127. Bu iş için sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim sadece Varlıkların Sahibi’ne aittir.
128.  Siz anlamsız işlerle uğraşarak her yüksek yere bir anıt mı dikiyorsunuz? 129. Bir de sanki içlerinde sonsuza dek  yaşayacakmış gibi sağlam yapılar ediniyorsunuz. 130. Birinin yakasına yapışınca da zorbalar gibi yapışıyorsunuz
.

    131. Artık Allah’a karşı yanlış yapmaktan sakının ve bana gönülden boyun eğin. 132. Bildiğiniz nimetleri veren Allah’a karşı yanlış yapmaktan sakının! 133. O size, küçük ve büyükbaş hayvanlar ve evlatlar verdi. 134. Bahçeler ve pınarlar verdi.
    135. Ben size büyük bir günün azabının gelmesinden korkuyorum.” 136. Dediler ki: “Öğüt versen de vermesen de bizim için fark etmez. 137. Seninkisi sadece öncekilerin davranış tarzıdır. 138 Biz azaba uğratılacak değiliz.” 139. Böylece Hud’u yalancı yerine koydular. Biz de onları helak ettik. İşte bu anlatılanlarda tam bir ayet (bir ibret) vardır. Onların çoğu inanıp güvenmiş değillerdi. 140. Şüphesiz senin Rabbin daima üstün ve ikramı bol olandır.
     ——————————————————————————————————————————————-
    Hz. Salih ve Semud halkının sonu;
    141. Semud halkı da elçileri yalancılıkla suçlamıştı. 142. Bir gün kardeşleri Salih onlara şöyle demişti: “Yanlış yapmaktan sakınmayacak mısınız? 143. Ben sizin için güvenilir bir elçiyim. 144. Artık Allah’a karşı yanlış yapmaktan sakının ve bana gönülden boyun eğin. 145. Bu iş için sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim sadece Varlıkların Sahibi’ne aittir.

    146. Burada güven içinde mi bırakılacaksınız? 147. Bahçelerde, pınar başlarında, 148. ekinler ve salkımları sarkmış hurmalıklar arasında mı bırakılacaksınız? 149. Bir de dağlardan ustalıkla evler oyuyorsunuz.
    150. Artık Allah’a karşı yanlış yapmaktan sakının ve bana gönülden boyun eğin. 151. Aşırılık edenlerin isteklerine boyun eğmeyin!
    152. Onlar, yeryüzünde düzeni bozan ve iyileştirmeye çalışmayanlardır.” 153. Onlar şöyle dediler: “Sen sadece büyülenmiş kişilerdensin. 154. Sen sadece bizim gibi bir beşersin. Doğru söyleyenlerdensen haydi bize bir mucize getir!”
    155. (Salih:) “İşte bu bir dişi deve! Su içme hakkı belli gün onun, belli gün de sizindir.” dedi. 156. “Ona bir kötülük etmeyin, yoksa büyük bir günün azabı sizi yakalar.”
    157. Yine de o deveyi ayaklarını keserek öldürdüler, sonra pişman oldular. 158. Sonra o azap onları yakaladı1. Bu olayda kesin bir ibret (bir ayet) vardır ama bunların çoğu inanıp güvenmiş kimseler değillerdi. 159. Şüphesiz senin Rabbin daima üstün ve ikramı bol olandır.
    (1). “Yanlış davrananları o yüksek ses yakaladı da yurtlarında çöküp kaldıla” 11/67.

    ———————————————————————————————————————————————
    Hz. Lut ve halkının sonu;
   160.  Lut’un halkı da elçileri yalanladı1. 161. Bir gün kardeşleri Lut onlara şöyle demişti: “Yanlış yapmaktan sakınmayacak mısınız? 162. Ben sizin için güvenilir bir elçiyim. 163. Artık Allah’a karşı yanlış yapmaktan sakının ve bana gönülden boyun eğin. 164. Bu iş için sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim sadece Varlıkların Sahibi’ne aittir. 165. Siz bu âlemin erkeklerine yanaşıyor, 166. Rabbinizin sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıyorsunuz öyle mi? Aslında siz sınırları aşan bir topluluksunuz.”

    167. (Halkı:) “Bak Lut! İşimize karışmaktan vazgeçmezsen mutlaka buradan çıkarılanlardan olursun” dediler. 168. O da şöyle dedi: “Ben, bu işinizden dolayı sizden nefret edenlerden biriyim. 169. Rabbim! Beni ve ailemi bunların yaptıklarından kurtar.”
    170. Bunun üzerine onu ve bütün ailesini kurtardık, 171. (Bedeninin) Kalıntısı kalacak olan ihtiyar bir kadın (Lut’un karısı) hariç2. 172. Sonra diğerlerini yerle bir ettik. 173. Üzerlerine bir yağmur (pişmiş balçıktan taş ve kül yağdırdık; uyarılmış kişilerin yağmuru ne kötüydü!
    174. İşte bu anlatılanlarda tam bir ayet (bir ibret) vardır. Onların çoğu inanıp güvenmiş değillerdi. 175. Şüphesiz senin Rabbin daima üstün ve ikramı bol olandır.
      Açıklamalar 1;

    (1). Hz. Lut’a, eşi dahil, halkından inanan olmamıştı. İnananlar sadece kızlarıydı.
    (2). Bu kelime sadece, İnanmadıkları için yanardağ patlaması sonucu lav külleri altında kalan Hz. Lut’ün eşi ve diğerleri ile ilgili olarak bu ayetle birlikte tam yedi ayette geçer.
     ————————————————————————————————————————————————-
     Hz. Şuayb ve Eyke halkının sonu;
     176. Eyke halkı da elçileri yalancılıkla suçlamıştı. 177. Bir gün Şuayb onlara şöyle demişti: “Yanlış yapmaktan sakınmayacak mısınız? 178. “Ben sizin için güvenilir bir elçiyim. 179. Artık Allah’a karşı yanlış yapmaktan sakının ve bana gönülden boyun eğin. 180. Bu iş için sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim sadece Varlıkların Sahibi’ne aittir.
     181. Ölçüyü tam yapın, eksik ölçenlerden olmayın. 182. Doğru tartı ile tartın. 183.İnsanlara, mallarını – haklarını eksik vermeyin; bozgunculuk yaparak ortalığı birbirine katmayın. 184. Sizi ve sizden önceki nesilleri yaratana karşı yanlış yapmaktan sakının.”
     185. Onlar şöyle dediler: “Sen sadece büyülenmiş kişilerdensin, 186. Sen sadece bizim gibi bir beşersin. Senin gerçekten yalancılardan biri olduğunu düşünüyoruz. 187. Doğru söylüyorsan haydi göğü üstümüze parça parça düşür!”
     188. (Şuayb:) “Ne yaptığınızı Rabbim çok iyi bilir” dedi. 189. Onu yalancı yerine koydular. Bu yüzden gölgeli günün azabı onları yakaladı. O, büyük bir günün azabıydı. 190. İşte bu anlatılanlarda tam bir ayet (ibret) vardır ama onların çoğu inanıp güvenmiş değillerdi.
     191. Şüphesiz senin Rabbin daima üstün ve ikramı bol olandır.
     —————————————————————————————————————————————–
     Kur’an, apaçık Arap diliyle indirilmiştir;
    192. Bu Kur’ân, elbette Varlıkların Rabbi tarafından indirilmiştir. 193. Bunu, güvenilir Ruh (Cebrail) indirmiştir. 194. Uyarıcılardan olman için senin kalbine indirmiştir. 195. Apaçık Arap diliyle… 196. Bu, elbette öncekilerin zebûrlarında (kitaplarında) vardır. 197. İsrailoğulları bilginlerinin bunu bilmesi, bunlar için bir ayet (delil) değil midir?

    198. Onu Arap olmayan birine indirseydik, 199. o da bunlara okusaydı, ona inanıp güvenmezlerdi. 2000. Biz suçluların kalplerine onu (Kur’ân’ın gerçek olduğunu) işte böyle işleriz.
     ———————————————————————————————————————————————
    Ayetler inerken, şeytanların ayetleri dinlemelerinin engellenmesi;
     210. Kur’ân’ı şeytanlar indirmedi. 211. Zaten bu, onların yapabileceği bir iş değildir; buna güçleri de yetmez; 212. çünkü onlar, (iniş sırasında vahyi) dinlemekten bile uzak tutulmuşlardır1.
     (1). “Kur’ân okuyacağın zaman taşlanmış Şeytan’dan Allah’a sığın.” (16/98)                                
     ———————————————————————————————————————————————-
     Hz. Peygambere hitap: Hısım akrabandan en yakın olanları uyar;
    213. Sakın Allah ile birlikte başka bir ilaha yalvarma, yoksa azaba uğratılacaklardan olursun!

    214. En yakın çevreni uyar. 215.  Sana uyan müminlere kol kanat ger.
    216. Sana baş kaldırırlarsa de ki: “Ben sizin yaptıklarınızdan uzağım.”
    217. Sen, daima üstün ve ikramı bol olana güvenip dayan! 218. Kalktığında seni görene,
    219. Ve boyun eğenler arasında dönüp dolaşmanı görene (dayan)!
    220. Çünkü daima dinleyen ve bilen odur!
     ——————————————————————————————————————————————-

     Şeytanlar, günahkar iftiracılara inerler;
     221. Şeytanların kime indiğini size bildireyim mi? 222. Onlar her günahkâr iftiracıya inerler. 223. Bu günahkarlar, şeytanlara kulak verirler. Onların çoğu yalancıdır.
     ———————————————————————————————————————————————
    Şairlerin boş hayale kapılıp övgüyü ve yergiyi abartmaları;                    
    224. Şairlere1 gelince, onlara da boş hayale kapılıp yoldan çıkanlar uyarlar. 225. Onların her sahada övgü ve yergiyi abarttıklarını görmedin mi? 226. Yapmayacakları şeyleri söyleyip dururlar.
    127. Fakat inanıp güvenen, iyi işler yapan, Allah’ı çokça anan ve bir de haksızlığa uğradıktan sonra karşılık veren şairler hariç. Haksızlık edenler ise yakında nasıl alt üst olacaklarını öğreneceklerdir.
       Açıklamalar 1;

    (1). Şuarâ (şairler): Bunlar söz sanatı ile uğraşan kimselerdir. Nasıl her güzel şey istendiği takdirde kötü amaçlarla kullanılabiliyorsa, edebiyat sanatı da algı yönetiminde ve çarpıtma yapmakta kullanılabilir. Ayetin devamından anlaşılacağı üzere Allah, bu tür faaliyetleri sanatsal yönden değil içerik ve amaç yönünden kınamaktadır.
————————————————————————————————————————————————