90-114: BELED-NAS SURELERİNDEN TÜRKÇE MEALLER VE İLGİLİ AÇIKLAMALAR

    90. BELED SURESİ (Şehir, belde/20): İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
    Allah’ın insanlara verdiği nimetler;
    4. Biz insanı, bütün zorlukları göğüsleyecek güçte1 yarattık. 5. Kimsenin ona sınır çizemeyeceğini mi sanıyor! 6. Bir de “Yığınla mal harcadım” diyor. 7. Kimsenin kendini görmediğini mi sanıyor? 8. Ona iki göz vermedik mi? 9. Bir dil ile iki de dudak! 10. Ona apaçık iki yol2 gösterdik. 11. O, zor olanını göze alamadı. 12. Zor olan yol hangisidir, nereden bileceksin? 13. Zor olan, hürriyetini kaybetmiş birini kurtarmaktır. 14. Veya kıtlık gününde birinin karnını doyurmaktır. 15. Yakınlarından bir öksüzü3. 16. veya bitkin hale gelmiş bir çaresizi kurtarmaktır. 17. Aynı zamanda (Allah’a) tam güvenen, birbirine sabrı (duruşunu bozmamayı) tavsiye eden ve merhameti tavsiye eden biri olmaktır. 18. İşte uğurlular sınıfı bunlardır.

    Açıklamalar 1;
    (1)
Allah kimseye gücünün üstünde bir sorumluluk yüklemez. (6/152)

    (2) Her insan, hangi yolun doğru, hangisinin yanlış olduğunu, kendi bilgisi ve vicdanıyla anlar ve bilir. Onun açısından her ikisi de apaçık ve bellidir.
    (3) Öksüz anlamı verdiğimiz kelime yetimdir. Türkçede yetim, sadece babası olmayan çocuğa, öksüz ise sadece annesi veya hem annesi hem babası olmayan çocuğa denir. Kur’an’da bunların hepsine yetim denir.
    ———————————————————————————————————————————————
     91. ŞEMS SURESİ (Güneş/15): İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
    Her kişiye günahlarının ve yanlışlarının ilham edilmesi;
    5. Göğe ve onu bina edene, 6. Yeryüzüne ve onu döşeyene, 7. Nefse (insan bedenine) ve onun dengesini kurana1 and olsun2.        8. O, her kişiye günahlarını ve yanlışlardan korunmasını ilham eder3.

      ———————————————————————————————————————————————-
    Kendini arındırıp geliştiren umduğuna kavuşur;
    9. kendini arındırıp geliştiren umduğuna kavuşur. 10. Kendini pis işlere sokanın da hayalleri yıkılır. 11. Semûd halkı aşırı davranışları sebebiyle yalana sarıldı. 12. Bir gün en hayırsızları ortaya çıktı. 13. Allah’ın elçisi hemen: “Sakın Allah’ın devesine4 ve onun su hakkına ilişmeyin!” dedi. 14. Ama onu yalancı saydılar ve deveyi ayaklarını keserek öldürdüler5. Rableri (Sahipleri) de günahları yüzünden onları çökertti ve yerle bir etti6.  15. O hayırsız, bu işin böyle biteceği korkusunu taşımıyordu.
    Açıklamalar 1;
     (1) Onu diğer insanlarla aynı organlara sahip kılan.
    (2) Buraya kadar olan yedi âyette Allah yemin etmektedir. Allah’ın bir şeye yemin etmesi, o şeyin önemine vurgu yapmak ve daha sonra gelen şeye dikkat çekmek içindir. Bu yüzden biz, bu anlama uygun meal verdik.
    (3) İlham, Allah’ın, kulunun kalbine bir şey do­ğur­masıdır.
    (4) “Semud halkına da kardeşleri Salih’i elçi gönderdik; dedi ki: “Ey halkım! Allah’a kul olun; sizin başka ilahınız yoktur. Bakın size Rabbinizden bir belge geldi. Mucize olmak üzere İşte Allah’ın dişi devesi; bırakın Allah’ın toprağında otlasın. Ona kötü niyetle ilişmeyin; yoksa sizi acıklı bir azap yakalar.”

    (5) Deve, Salih (a.s)’ın elçiliğinin belgesi olduğu için şehrin suyunu bir gün halk, bir gün de deve içiyordu. Böyle bir deve varken halkı, Salih’in, Allah’ın Elçisi olmadığına inandırmak imkansızlaşıyordu. Bu sebeple deveyi işkenceyle öldürüp kendilerini ispatlamaya çalıştılar (26/141-159).
    (6) Emrimiz gelince Salih’i ve onunla birlikte olan inanıp güvenenleri, bizden bir ikram olarak, o günün perişanlığından kurtardık. Senin Rabbin işini başarır, daima üstündür. Yanlış yapanları o ses (Allah’ın cezalandırma emri) yakaladı da kendi yurtlarında çökmüş olarak sabaha çıktılar. Sanki orada bir varlıkları olmamıştı. Bilin ki Semûd halkı, Rablerini görmezlikte direndi. İyice dikkat edin. Semûd, defolup gitti.” (11/66-68)
    ———————————————————————————————————————————————
     92. LEYL SURESİ  (Gece/21): İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
    Cömertlerin ve cimrilerin ahrette durumları;  
    4. Yapıp ettikleriniz farklı farklıdır. 5. Kim cömert olur ve Allah’a karşı yanlış yapmaktan sakınır, 6. bir de en güzel şeyleri kabul ederse, 7. onu en kolay şeylere, kolayca ulaştıracağız.

    8. Kim de cimrilik eder ve kendini yeterli görür, 9. en güzel şeyler karşısında yalana sarılırsa, 10. onu da en zor şeylere, kolayca ulaştıracağız. 11. Düştüğü zaman malı işine yaramayacak. Bize düşen, doğruları göstermektir. 12. Ahiret de bizim, dünya da bizimdir.
    ———————————————————————————————————————————————–
    Kendini koruyanların ya da doğrulara sırt çevirenlerin ahretteki durumları;
    13. Ahiret de bizim, dünya da bizimdir. 14. Bu sebeple sizi, alev saçan ateşe karşı uyardım.

    15.Orada kızaracak olan, sadece en sıkıntılı olan (yaptığı yanlışların farkında olan)’dır. 16. O, yalana sarılan ve doğrulara sırt çeviren kişidir1. 17. Kendini iyi koruyan2 ise oradan uzak tutulacaktır. 18. O da malını (ihtiyacı olanlara) harcayıp kendini geliştiren kişidir. 19. Onun kimseye minnet borcu olmaz. 20. Aradığı tek şey, yüce Rabbinin (Sahibinin) rızasıdır. 21. Hak ettiği ilgiyi, kesinlikle görecektir.
    Açıklamalar 1;
    (1) Bunlar müşrikler, Allah’ın sözlerini ikinci sıraya koyup üstünü örten ve bile bile yanlış yapanlardır (3/151).

(2) Bunlar da Allah’ın sözlerini birinci sıraya koyup O’na teslim olan kimselerdir. İlgili ayetler:
    De ki: “Allah ile aranıza koyup yardıma çağırdıklarınıza kul olmam bana yasaklandı. Bunu, Sahibimden açık âyetler gelince anladım. Bana verilen emir, varlıkların Sahibine teslim olmamdır” (40/66).
    “Göklerde ve yerde olan her şey Allah’ındır. Düzenini, kötülük edenleri yaptıklarına göre cezalandırmak ve güzel işler yapanları da daha güzeli ile karşılamak için kurmuştur. (Güzel davrananlar), kusurları hariç, günahların büyüklerinden ve fuhuş çeşitlerinden kaçınanlardır. Sahibinin bağışlaması boldur.” (53/31-32)
     “Yaptıklarının en güzeli ile karşılama sözü verdiklerimiz Cehennemden uzak tutulacaklardır. Bunlar, Cehennemi hissettirecek bir şey duymayacak, canlarının çektiği nimetler içinde ölümsüz olarak kalacaklardır. O büyük dehşet bile onları üzmeyecektir.
Melekler: “Bu sizin gününüz, size söz verilen gündür” diyerek onları karşılayacaklardır.” (21/101-103)

————————————————————————————————————————————————

     93. DUHA SURESİ (Kuşluk vakti/11): İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
    Hz. Muhammed’e verilen nimetler;
    1. Duhân (gündüz ışığı) önemlidir! 2. Durgunlaştığı sırada1 başlayan gece önemlidir! 3. (Hepsinden önemlisi) Rabbin (Sahibin) seni ne bırakmış, ne de senden soğumuştur2. 4. Senin için ilerisi, şimdikinden daha iyi olacaktır. 5. Rabbin (Sahibin) sana daha çok şey verecek, mutlu olacaksın. 6. Seni yetim görüp barındırmadı mı? 7. Seni şaşkın3 halde gördü de doğru yolu gösterdi. 8. Seni muhtaç görüp ihtiyacını giderdi.

    Açıklamalar 1;
    (1) Rüzgarı durgunlaşmış ama gece henüz kararmamış. Güneş batınca duhâ kaybolur, rüzgarda hissedilir bir durgunlaşma görülür ve gece başlar.
(2) Sure, Nebîmizin bazı yanlış davranışlarını yeren Abese’den sonra inmiş olmalıdır. Bu ayetle verilen tesellinin onunla ilgili olduğu açıktır.

    (3) Nebîmizin bu durumunu gösteren âyetler:  O, yücedir, doğru kararlar verir. İşte sana da bu yolla emrimiz olan ruhu (Kur’ân’ı) vahyettik. Yoksa sen bu Kitab’ın ve bu imanın ne olduğunu bilmezdin. Ama onu bir nur yaptık, düzenimize uyduğunu gördüğümüz kullarımızı onunla yola getiririz. Şimdi sen, elbette doğru yolu; göklerde ve yerde ne varsa hepsinin Sahibi olan Allah’ın yolunu gösteriyorsun. Bilin ki bütün işler, Allah’a ulaşır.(42/51-53)
      ——————————————————————————————————————————————-
     Hz. Muhammed’e verilen emirler;
    9. Sakın yetimi ezme! 10. Sana bir şey sorana ilgisiz kalma!1. 11. Rabbinin (Sahibinin) nimetini (sana indirdiği âyetleri) hep anlat!
    (1) Nebimiz, İbn Ümmi Mektûm’a ilgisiz davrandığı için azarlanmıştı. (80/1)
     ——————————————————————————————————————————————–
   94. İNŞİRAH SURESİ (Gönül ferahlığı/8 );  8: İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
   Hz. Peygambere verilen nimetler;
    1.Senin gönlünü (İslam’a) açmadık mı (39/22)? 2. Yükünü de kaldırdık. 3. Belini büken yükü1. 4. Bir de itibarını yükselttik. 5. Her güçlüğün yanında bir kolaylık vardır! 6. Şurası bir gerçek ki o güçlüğün yanında bir kolaylık daha vardır2. 7. Bir işi bitirince yenisine giriş. 8. Sadece Rabbine yönel!
 Açıklamalar 1;
    (1) O kafirler bir zamanlar, seni durdurmak, öldürmek ya da sürgün etmek için oyun (tuzak) kuruyorlardı. Allah da oyun kuruyordu. En iyi oyun kurucu Allah’tır (8/30). Sen sabret. Senin sabırlı davranman ancak Allah’ın yardımı ile olur. Onlar için üzülme. Kurdukları tuzaktan için daralmasın. Allah, kendini koruyanlarla ve iyi davranış gösterenlerle beraberdir (16/127-128).

     (2) Burada birinci kolaylık, belini büken yükün kaldırılması, ikinci kolaylık da itibarının yükseltilmesidir.
      ————————————————————————————————————————————————-
    95. TIN SURESİ (İncir/8): İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
    İnsanın yaşamında değerli ya da değersiz duruma ulaşması;
    1. İncirin ve Zeytinin hakkı için. 2. Sina dağının hakkı için. 3. Bir de bu güvenli şehrin hakkı için1!

    4. İnsanı, en güzel donanımda yaratırız. 5. Sonra (yaptığı yanlışlar yüzünden) onu aşağıların en aşağısına indiririz.
    6. İnanıp güvenen ve iyi işler yapanlar başkadır. Onlara tükenmeyecek ödül vardır. 7. Ey insan, bu din karşısında seni yalana sürükleyen nedir? 8. Allah’ın kararı, herkesin kararından doğru değil midir?
    ———————————————————————————————————————–

     96. ALAK SURESİ (Embriyo, döllenmiş yumurta/19): İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;     
    “Rabbinin adıyla oku! Oku! Rabbin en iyi ikramın sahibidir!”
    1. (Varlıkları) Rabbinin adıyla oku, (onları) o yaratmıştır1. 2. O, insanları birbirine bağlı olarak yaratmıştır. 3. Oku! Rabbin en iyi ikramın sahibidir. 4. O, kalemle öğretmiştir2. 5. O insana (Adem’e), bilmediği şeyleri öğretmiştir.

    Açıklamalar 1;
    (1) Besmeleyle birlikte, ilk 5 ayetin ilk inen ayetler olduğu kabul edilir. Burada yaratılışa, yazıya ve bilmediğini öğrenmeye dikkat çekilmiş olması, ilk emrin, tabıatın okunmasıyla ilgili olduğunu gösterir. Oku! emri verilirken nebîmizin okuyabileceği tek şey Allah’ın yarattığı âyetler yani varlıklardı. Hayatımız onlara bağlı olduğundan her insan, doğumundan ölümüne kadar onları öğrenmeye çalışır. Bu yüzden Allah Teâlâ, ilk insan olan Âdem’e, her şeyden önce varlıklardaki bilgiyi öğretmiştir.

     (2) ”Allah, Âdem’e her varlığın ismini (neye yaradıklarını) öğretti” (2/31). Bu âyette de kalemle öğrettiği bildirilmektedir. Demek ki, yazıyı öğreten Allah, onu ilk öğrenen de Âdem’dir.
Allah Teala, birbirine bağımlı olarak yarattığı her insana farklı yetenekler vererek her birinin farklı mal ve hizmet üretmesinin önünü açmış ve bu bağımlılığı hayatın olmazsa olmazı yapmıştır. Sosyal yapının sağlıklı yürümesi için her insan, kendi kabiliyetini geliştirmeli, başkalarına imrenerek vakit kaybetmemelidir. İlgili âyetler şöyledir:
    “Rabbinin ikramını onlar mı paylaştıracak? Oysa dünya hayatında yaşamalarına sebep olan şeyleri (farklı malları ve farklı bölgelere) biz paylaştırdık. (İnsanlardan) Birini diğerinden bir kaç derece üste çıkardık ki biri diğerinin işinden yararlansın. Ama Rabbinin ikramı, onların birikimlerinden iyidir (Allah vermezse bir şey elde edemezler)” (43/32).  Bir âyet de şöyledir:

“Allah’ın birinize diğerinden fazla olarak verdiği şeylere imrenmeyin. Erkeklere, kendi kazandıklarından belirli bir pay, kadınlara da kendi kazandıklarından belirli bir pay vardır. Siz, Allah’ın ikramını isteyin. Her şeyi bilen Allah’tır.” (4/32)
Görüldüğü gibi Allah, insanları ve bölgeleri farklı özelliklerde yaratmış ki her biri diğerine bağımlı olsun.
     Açıklamalar 2;
Kur’an’ı ve varlıkları okumak (
Alak 96/1): Ayetlerde; yaratılışa, yazıya ve öğrenmeye dikkat çekilmiş olması, ilk emrin, tabiatın okunmasıyla ilgili olduğunu gösterir.                                                       
    Kur’an’ın ilk emri ‘OKU’ dur: Rabbinin adıyla oku; yaratan odur” (96/1), “Kur’ân’ı yavaş yavaş ve düşünerek oku (73/4).

Kur’an, sözlerin en güzeli ve yeryüzüne uzatılan Allah’ın sağlam ipidir. O ipe tutunanlar kurtuluşa ererler. Hz. Peygamber, Kur’an ölçülerine göre bir hayat yaşamış, nesillere canlı örnek olmuş, Kur’an’ı tebliğ etmiş ve öğretmiştir. Doğru yola ulaşabilmek için yapılması gerekenleri Kur’an bize bildirmektedir. Yüce Allah buyuruyor ki:                          
     “Biz, her elçiyi kendi halkının dili ile gönderdik ki, onlara açık açık anlatsın. Bundan sonra Allah sapıklığa çalışanı sapık sayar, hidayete çalışanı da yoluna kabul eder” 14/4.  “Biz bu Kuran’ı (Arapçadan) başka bir dilde indirseydik,derlerdi ki, ayetleri anlayacağımız dilde olsaydı ya, Arap’a yabancı dil mi? 41/Fussilet/44.                                                                
Bunu senin dilinle kolay anlaşılır hale getirdik ki akıllarını başlarına alsınlar”44/58                                                           
     Kur’an, Allah’ın emir ve yasaklarını öğrenmek maksadı ile okunmalıdır. İnsan bu maksada ancak, onu anlayarak, düşünme (tefekkür), hatırlama (tezekkür) ve tedebbürle yayaş yavaş ve tane tane okuyarak ulaşabilir. Allah, Kur’an’da namazdan önce, Kur’an okunmasını emretmekte ve “Allah’ın zikri en önemlisidir” demektedir:
    Bu Kitap’tan sana vahyedilen her şeyi anlayarak oku ve namazı tam kıl. Namaz her çeşit fuhuşu ve kötülüğü engeller. Allah’ın zikri (Kitabı) en önemlisidir. Allah, yaptığınız her işi bilir. 29/45
    Ey peygamber! Doğrusu bu Kuran senin için ve insanlar için bir hatırlatma ve kesin bir bilgidir. Siz bu Kur’an’dan sorumlu tutulacaksınız. (43/44)  “Bunlar Kur’an’ı tedebbür etmezler mi? Yoksa kalpleri üzerinde kilitler mi var?” (47/24)
    Ey Muhammed de ki: “Ben, Allah’a kulluk etme,  Müslüman olma ve Kur’an okuma emri aldım”. (27/91-92)
Bu ayetlerle (Allah’a kul olma, Müslüman olma ve Kur’an okuma) ya dikkat çekilirken, Kur’an okumanın namaz kılmaktan da önce gelen en temel görev olduğu bildirilmektedir. Kur’an, kalb huzuru ve zihin uyanıklığı ile istekle ve dikkatle okunmalıdır.          Kur’an, Allah Teala’nın emridir ve dinin ana kaynağıdır. Kişi, bulunduğu şartlara göre günde az veya çok Kur’an okumalıdır.        Kulluk bilincimiz ancak bu şekilde canlı kalır. Kur’an, ‘anlaşılır’ bir Kitaptır. Onu okuyan herkes ondan faydalanır. En üst seviyedeki alimden en az okumuşuna, devlet başkanından sade vatandaşa kadar herkes, onda kendisiyle alakalı olanı bulur.    
Bu öyle bir kitaptır ki ayetleri hem muhkem kılınmış hem de doğru karar veren ve her şeyin iç yüzünü bilen Allah tarafından açıklanmıştır. Böyle olması, Allah’tan başkasına kul olmayasınız diyedir.11/1-2
     Kitabı okumak ona güvenmekle alakalıdır. Kitabı okumayan ona güvenmiyor yani inanmıyor demektir. Kişinin Kur’an’ı Kerim’e yaklaşımı onun imanıyla doğru orantılıdır. İman arttıkça Kur’an’a ilgi artar.  Kur’ân okumakla insan, Yaratıcısına muhatap olma gibi elde edilecek makamların en üstününü yakalamış olur. Bu şuurda olan insan, okuduğu Kur’ân’la Rabbini dinler ve Rabbiyle konuşur. İnsanlar, bu tavsiye ve emirleri yerine getirince dertlerden kurtulur, gönülleri güven ve emniyete ulaşır.                           
     Kur’an’ı hakkıyla okumak demek onu anlamaya çalışmak demektir. Günümüzde olduğu gibi, anlamını bilmeden Kur’an’ı Arapça orijinalinden okumak onu hakkıyla okumak değildir. “Canım kurban olsun senin yoluna” dedikleri halde Kur’an’ı göz ardı edenlerin iddiaları boşa gider. Peygamberi seviyorum diyen onun getirdiği Kur’an’ı dikkate almalıdır.                       Müslüman’ım diyen, Allah’ın sözlerini dinlemelidir. Allah Teala, hayırlı ve üstün olmayı, Kur’ân’ı öğrenme ve öğretme meselesine bağlamıştır. Çünkü Kur’ân okunup anlaşılmadan üstün olmanın yolları bilinemez, insanı hayırlı olmaya götüren hususlar tespit edilemez Bu meselenin başkalarına aktarılması da istenmiştir ki, iyiler ve iyilikler çoğalsın, kötüler ve kötülükler Kur’ân’ın altın ikliminde yok olsunlar.
      Kur’an okumak müminlere farz mıdır?
      Müzzemmil 73/20 ayetteki  “Öyleyse Kur’an’ı, kolayınıza geldiği zaman okuyun” emrine göre müminler için, günlük 24 saatlik zaman dilimi içinde anlayarak Kur’an okumak farz bir görevdir.                               Y. Şenol   
     ———————————————————————————————————————————————

    Engelleyen o kişinin durumu;
    9. Engelleyen o kişinin durumunu düşündün mü? 10. Görevini yapmakta olan bir kulu!11. Hiç düşünmez misin be adam! Engellediğin kişi ya doğru yoldaysa! 12. Ya yanlışlardan korunma tavsiyesinde bulunuyorsa! 13. Baksana! Ya kendisi yalan söylüyor ve doğrulara sırt çeviriyorsa! 14. O adam Allah’ın onu gördüğünü bilmez mi? 15. Yok, yok… Vazgeçmezse tutup çekeriz perçeminden, 16. Yalancı ve suçlu perçeminden! 17. Yandaşlarını çağırsın bakalım (çağırabilirse)1, 18. Biz de zebanileri çağıracağız. 19. Yok, yok… Ona boyun eğme, sen Allah’a boyun eğ ve O’na yakın ol!
    Açıklamalar 1;
    (1) “Kimi insanlar, Allah’a benzer nitelikler yükleyerek, O’nunla aralarına koyduklarını ilah edinir ve onları, Allah’ı sever gibi severler. İnanıp güvenenlerin Allah sevgisi çok güçlüdür. Bu yanlışı yapanlar, bütün gücün Allah’a ait olduğunu ve Allah’ın cezasının, (işledikleri suçla) orantısını, o azabı gördüklerinde anlayacakları gibi keşke şimdiden anlasalar! Arkasından gidilen kişiler o gün, kendilerini takip edenleri terk ederler. Artık azabı görmüşler ve aralarındaki bütün bağlar kopmuştur. Onları takip edenler şöyle derler: “Keşke elimize bir fırsat geçse de onların burada bizden uzak durdukları gibi biz de onlardan uzak durabilsek!” Allah yaptıklarını, içlerini yakacak şekilde gösterecektir. Artık o ateşten çıkacak değillerdir.” (2/165-167)
     —————————————————————————————————————————————–
    97. KADİR SURESİ (Değer, kıymet, itibar/5): İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
    Kadir gecesinin nitelikleri;  .  
1.
Biz Kur’ân’ı kadir gecesinde indirdik! 2. Kadir gecesi nedir, sen nereden bileceksin? 3. Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır! 4.O gece melekler, Rablerinin izniyle, her konudaki ruhlarla1 (kendilerine verilmiş görevlerle) inerler2. 5. O gece, tanyeri ağarıncaya kadar güvenlik ve esenlik gecesidir.
     Açıklamalar 1;
    (1). Burada ruh, Allah’tan gelen bilgi anlamındadır: “Sana o ruhu soruyorlar. De ki “Ruh, Rabbimin işlerindendir.” O bilgiden size verilen pek azdır” 17/85. “Allah, kendi emrinden olan o ruhu meleklerle kullarından seçtiği kimseye indirir ve der ki, “İnsanları uyarın; benden başka ilah yoktur. Öyleyse benden çekinin” (16/2).
    Kur’an, ramazan ayının Kadir gecesinde indirilmiştir (2/185,  44/3-5) ve bu gecenin bin aydan hayırlı olduğu bildirilmiştir.
Melekler ellerinde Allah’ın emri olan ruh olduğu halde inerler. Ruh; insana yüklenen bilgi sistemidir. Bütün ilahi kitaplar kadir gecelerinde inmiştir.
     Ruh, Kur’an’da 20 yerde geçer ve oldukça kapsamlı bilgiler verilir. Allah’ın emri olan ruhun bir kısmı Allah’ın indirdiği kitaplardır. Kadir gecesi Cebrail (a.s)’ın Muhammed (a.s)’a getirdiği de Allah’ın emrinden bir ruh yani Kur’ân âyetleri idi.
Kadr: “Kanun,  plan” demektir;  “mübarek, şeref, azamet” ve “ölçü” anlamına gelmektedir. Yüce Allah kâinatı ve içindeki varlıkları belli bir ölçüye göre yaratmıştır (Kamer 9).
     Kur’an insanlığa düşünce ve davranış ölçülerini, ahlaki değerleri getirmiştir. Kuran insanlığa şeref vermek için indirilmiştir ve içinde indirildiği bu geceye “mübarek gece” denmiştir.
    “Bütün katların üstünde olan, hâkimiyeti elinde tutan Allah, insanlara yüzleşme günü uyarısı yapmak için emrinden olan o ruhu kullarından düzenine uyanın içine atar” (40/15). O ruh ile kişi güçlenir ve her konuda Allah’tan yana tavır koymaya başlar. Bu kişilerin özellikleri şu âyette açıklanmıştır:
     “Tek bir toplum bulamazsın ki, hem Allah’a ve ahiret gününe iman etmiş olsunlar hem de Allah’a ve Elçisine sınır koyan kimseleri sevsinler. Onlar isterse babaları, oğulları, kardeşleri veya aşiretleri olsun. Bunlar Allah’ın kalplerine iman yazdığı ve kendisinden bir ruh ile desteklediği kimselerdir. Onları ebedi kalmak üzere içinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Allah onlardan razı, onlar da ondan razı olmuştur. İşte onlar, Allah’tan yana olanlardır. Bilin ki, Allah’tan yana olanlar umduklarına kavuşurlar.” (58/22)
    (2) “Her şeyi açıklayan Kitaba yemin olsun,(Her şeyi açıkça ortaya koyan bu kitap çok önemlidir). Biz onu mübarek bir gecede (kadir gecesinde) indirdik, biz insanları uyarırız. Karara bağlanmış görevler o gece taksim edilir. Tarafımızdan verilmiş bir emre göre elçileri (melekleri) yerlerine göndeririz. Onlar Sahibinden bir iyilik olarak gönderilir. Çünkü O, sizi dinler ve her şeyi bilir”(44/1-6).
    “İşte bu şekilde sana da emrimizden bir ruh vahyettik. Yoksa sen bu Kitap nedir, o iman nedir, bilmezdin. Ama onu bir nur yaptık, düzenimize uyduğunu gördüğümüz kullarımızı onunla yola getiririz. Elbette sen doğru yolu gösterirsin.” (42/52)
Allah’ın emrinden olan ruh, Allah’ın kitaplarıyla sınırlı değildir. Çünkü Cebrail (a.s), Kadir Gecesi inen ve sayısını bilmediğimiz meleklerden sadece bir tanesidir. Melekler Peygamber olmayana da inerler. Konuyla ilgili ayet:
    “Bütün katların üstünde olan, hâkimiyeti elinde tutan Allah, insanlara yüzleşme günü uyarısı yapmak için emrinden olan o ruhu kullarından düzenine uyanın içine atar”(40/15)
    Kadir gecesinde hakkımızda iyi ölçülerin belirlenmesi için Allah’a çok dua etmeliyiz. İtikâfın Ramazan’da olması ve onun son on gününe tahsis edilmesi de bu tür duaların o günlerde yoğunlaşmasının önemini gösterir. Peygamberimiz her yıl bu günlerde itikâfa girerek bunu yapmıştır. Fecr suresindeki 10 gece Ramazan’daki itikâf geceleridir.
    Kadir Gecesi’nde nasıl ibadet edilmeli? Bu gecede ibadetin özel bir şekli yoktur. Müslümanlar bu geceyi; Kur’an tefsirini ya da açıklamalarını düşüne düşüne okuyarak,  namaz kılarak,  tövbe ve istiğfar ederek, iyiliklerde bulunarak, dua ederek geçirmeli. Bu ibadetlerin en büyüğü şüphesiz ki Kur’an’ın açıklamalarının düşüne düşüne okunmasıdır.
Yüce Allah Kadir Gecesi’nde kullarının kendisiyle barışmasını istiyor, yanlış inanç ve davranışlardan vazgeçip af dilemek suretiyle kapısına gelmelerini bekliyor. Onun için Kadir Gecesi “barış gecesi” olmaktadır. İtikâfın Ramazan’da olması ve onun son on gününe tahsis edilmesi de, duaların o günlerde yoğunlaşmasının önemini gösterir. Kur’an’da şöyle buyrulmaktadır:
    “Ey iman edenler! Hep birden barışa girin.” 2/208. Kuran insanlığa şeref vermek için indirilmiştir. İnsanlığın en önemli zaman dilimi Kadir gecesidir. Allah buyuruyor ki, “Her hikmetli işe (iyi işe) o gecede karar verilir. Bu gecede, insanların istekleri kaydedilir. Hakkımızda iyi ölçülerin belirlenmesi için bu gecede boyun eğerek Allah’tan dilekte bulunmalıyız.                                                                                        A. Bayındır       
     ———————————————————————————————————————————————-
   98. BEYYİNE SURESİ (Apaçık delil, elçi/8): İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
   Dine bir şey katmadan Allah’a kulluk etmek, namaz kılmak ve zekat vermek;
    1.Ehl-i kitaptan (inandıkları ilahi kitabı iyi bilenlerden) ve müşriklerden kâfir olanlar (âyetleri görmezlikte direnenler), kendilerine o beyyine gelinceye kadar ayrışacak değillerdi. 2. Beyyine, tertemiz sayfaları derleyip okuyan Allah’ın elçisidir.      3. O sayfalarda dosdoğru hükümler vardır. 4. Kendilerine kitap verilenler, o beyyine (o kitap) ile muhatap oluncaya kadar bölünüp parçalanmadılar1. 5. Halbuki onlara, dine bir şey katmadan2 ve yanlış yola sapmadan Allah’a kulluk etmeleri, namazı düzgün ve sürekli kılmaları, zekâtı da vermeleri dışında bir emir verilmedi. Doğru din işte budur.”

    Açıklamalar 1;
    (1) “İnsanlar tek bir toplumdu. Allah, onlara müjde veren ve uyarılarda bulunan nebîler gönderdi; onlarla birlikte, gerçekleri içeren kitap da indirdi ki ayrılığa düştükleri konularda insanlar arasında o kitap hükmetsin. Kendilerine kitap verilenlerden başkası ayrılığa düşmedi. Açık belgeler geldikten sonra birbirlerinin haklarına konmak istedikleri için böyle oldu. Sonra anlaşamadıkları konuda, Allah, müminleri, kendi onayıyla doğruya ulaştırdı. Allah, doğruları tercih edeni doğru yola yöneltir.” (2/213)
    Allah’tan başkasının söz ve hükümleri katılmış din, Allah’ın dini olamaz. Bu yüzden Allah Teâlâ, Kur’an’ın, kendi koyduğu kurallar dışında açıklanmasını,  en ağır suç olan, kendini Allah’ın yerine koyma suçu olarak en ağır suç saymıştır (11/1-2).
     Beyyine: Allah’ın Kitabını anlayan ve içine bir şey katmadan tebliğ eden her insan bu kapsama girer.  
     ———————————————————————————————————————————————
    Yaratılmışların en şerlileri ve en faydalıları;
    6. Ehl-i kitaptan ve müşriklerden kâfir olanlar (ayetleri görmezlikte direnenler), ölmemek üzere Cehennem ateşine gireceklerdir. İşte onlar yaratılmışların en şerlileridir. 7. İnanıp güvenen ve iyi işler yapanlar ise yaratılmışların en faydalılarıdır.      8. Rableri (Sahipleri) katında onlara verilecek karşılık, içinden ırmaklar akan bahçelerdir. Orada sonsuza dek, ölümsüz olarak kalacaklardır. Allah onlardan razı, onlar da Allah’tan razıdır. İşte bu, Rabbinden (Sahibinden) çekinenler içindir.

    ”İnsanlar tek bir toplumdu. Allah, onlara müjde veren ve uyarılarda bulunan nebîler gönderdi; onlarla birlikte, gerçekleri içeren kitap da indirdi ki ayrılığa düştükleri konularda insanlar arasında o kitap hükmetsin”.2/213               
     ———————————————————————————————————————————————-

   99. ZİLZAL SURESİ (Sarsıntı, deprem/8 ): İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;         
    Yer, bütün şiddetiyle sarsılınca, o gün bütün haberlerini anlatacaktır;      
    1. Yer, bütün şiddetiyle sarsılınca1, 2. Yer, ağırlıklarını atınca, 3. İnsan, “Bu yere ne olmuş!” deyince, 4. Yer, bütün haberlerini o gün anlatacaktır. 5. Çünkü senin Rabbin ona bunları bildirmiş olacaktır.
    Açıklamalar 1;
    (1). “Ey insanlar! Rabbinizden çekinin; o saatin sarsıntısı büyük bir şeydir. Onu göreceğiniz gün yavrusunu emzirenler emzirdiğinden geçer ve hamileler düşük yaparlar. İnsanları sarhoş görürsün…. Allah’ın azabı şiddetlidir.” (22/1-2)

     ——————————————————————————————————————————————–
    O gün insan,  zerre kadar da olsa ne yapmışsa onu görür;
    6. O gün insanlar bölük bölük öne çıkar ki yaptıkları kendilerine gösterilsin. 7. Artık kim zerre kadar iyilik yapmış olsa onu görecektir. 8. Zerre kadar kötülük yapmış olan da onu görecektir.

       ———————————————————————————————————————————————
   100. ADİYAT SURESİ  (Nefes nefese koşan atlar/11): İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
    İnsanın, Rabbine karşı nankörlüğü;                                                        
    6. İnsan, Rabbine (Sahibine) karşı pek nankördür. 7. Buna kendi de şahittir. 8. Ondaki mal sevgisi çok güçlüdür. 9. Bilmez mi ki, kabirdekiler dışarı çıkarıldığında, 10. İçlerinde olanlar ortaya döküldüğünde, 11. Rableri onlara her şeyi, işte o gün bildirecektir.
    Açıklamalar 2;
     Nankörlük (100/6-7): Nankör; yapılan iyiliğin veya yapılan iyiliğin kadir ve kıymetini bilmeyen kimse demektir. Allah, dünyadaki canlıların en nankörünün insan olduğunu söylüyor. Gerçekten de diğer canlılarda olmayan birçok özellik insana verilmişken, diğer canlılar da onun emrindeyken insan nasıl oluyor da nankör oluyor.

    En çirkin nankörlük ise Allaha karşı yapılan nankörlüktür. Onun emrini tutmamak, ibadetten kaçınmak nankörlüktür. İnsanların çoğu Allah`ın verdiği nimetlere şükretmezken, gözünü başkasının malına, parasına diker. İnsanlığın en büyük sorunu; nankörlük ve açgözlülüktür. Bunların temelinde yatan en büyük neden, insanın sadece bu dünyayı düşünmesi, ahireti ve Allah`ı unutmasıdır.
     Nankör insan; iyilik edilmeye layık değildir. İyilik yapana minnet edecek bir ahlaktan yoksun kibirli bir şahsiyettir. İyiliğe iyilikle mukabele etmek gibi güzel bir ahlaka da sahip olmayınca iyilik sahibi ile arasında oluşan minnet bağını kötülük ederek koparır ve o minnetin altından kendince bu şekilde sıyrılır.    
    Büyük bir zat, “Kötüye iyilik edince, ahmağa acıyınca, onlardan gelecek kötülükten sakının!” buyuruyor.  Birine iyilik edince, ondan kötülük gelirse, o kimsenin kötü biri olduğu anlaşılıyor. Kötü kimseler, mürüvvetsizdir, nankördür. Kur’an’da (9/74), Allah ve Resulü kötü kimseleri lütufları ile zenginleştirdiği zaman, bunların Resulullahtan öç almaya kalkıştıkları bildirilmektedir.

     Gördüğü iyiliği unutan insan; cahil, inkarcı, yüreğinde Allah korkusu taşımayan, cennet ve cehennemi öğrenmemiş, toplumun içerisinde yeri olmayan, şeytanlarla yaşayan, yalancı dolandırıcı divanenin ta kendisidir.
Allah size istediğiniz her şeyden vermiştir. Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız bitiremezsiniz. Ama insan yanlışı çok yapar, çok da nankördür. İbrahim 14/34. Size hayat veren sonra öldüren sonra yine hayat verecek olan O’dur. İnsanoğlu gerçekten nankördür 22/6.
     Ata sözü: “Vefalı insan, birçok zararınızı da görse, bir iyiliğinizi unutmaz. Nankör insan; bir tek zararınızı görse, bütün iyiliklerinizi unutur”. İnsanlara, onları size nankörlük yapmaya mecbur bırakacak kadar büyük iyiliklerde bulunmayın.
     ———————————————————————————————————————————————
    101. KARİA SURESİ  (Kapı çalan, şiddetle çarpan/11); İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
    Mezardan kalk borusu çalındığı gün;
    1.Gümbürdeyen! 2. Nedir o gümbürdeyen? 3. Gümbürdeyenin ne olduğunu nereden bileceksin1? 4. İnsanların dağılmış kelebekler gibi2 olduğu gün, 5. Dağlar, rengârenk yünler gibi yayılmış olur.

     Açıklamalar 1;
     (1) Gümbürdeyen, tekrar yaratılmış insanların kalkması için çalınan sur yani kalk borusudur.
    (2) Kâfirler çekirgelere benzeyecektir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: Sen de yalan söyleyip arzularının peşine gidenlerden yüz çevir; bunu,  bir çağırıcı onları görülmedik bir şeye çağırdığı gün yap. O gün, gözleri yere inmiş halde kabirlerden çıkarlar, yayılmış çekirgeler gibi olurlar. Kâfirler, “bu zor bir gün” diyerek çağırıcıya doğru koşarlar. (54/6-8)
     ——————————————————————————————————————————————
    O günde sevapları ağır ya da hafif gelenlerin durumları;
    6. Tartıları (sevapları) ağır gelen. 7. mutlu bir yaşayış içine girer. 8. Ama kimin tartıları (sevapları) az olursa. 9. Onun anası (gideceği yer) Haviye olur. 10. Haviye nedir, nereden bileceksin? 11.O, kızgın bir ateştir.

     ———————————————————————————————————————————————-
    102. TEKASÜR SURESİ  (Mal ve evlat çokluğunda yarış/8): İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
    1. Daha çok şeye sahip olma yarışı sizi oyaladı. 2. Yarış, kabirlerinizi boylayıncaya kadar sürdü. 3. Yok, nasıl olsa yakında öğreneceksiniz1! 4. Yok yok… Yakında her şeyi iyice öğreneceksiniz! 5. Keşke bunu kesin bir bilgiyle bilseniz. 6. o alevli ateşi şimdiden görebileceksiniz. 7. Daha sonra onu çıplak gözle zaten göreceksiniz. 8. Bir de o gün, size verilen nimetlerden sorguya çekileceksiniz.

    Açıklamalar 1;
    (1). “Onlardan (yanlış yolda olanlardan) birine ölüm geldi mi şöyle der: “Rabbim! Beni geri çeviriniz. Terk ettiğim dünyada belki iyi bir iş yaparım.” Hayır, asla! Bu onun söyleyeceği (boş) bir sözdür. Önlerinde yeniden dirilecekleri güne kadar bir engel vardır.” (23/99-100)

    ———————————————————————————————————————————————
    103. ASR SURESİ  (Çağ, asır, zaman/3); İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
    İnsanlara hitap;     
    1. Akıp giden zaman çok önemlidir! 2. (Bunu önemsemeyen) İnsan kesin olarak kayıptadır.

    3. Kayıpta olmayanlar; Allah’a inanıp güvenen, iyi işler yapan, birbirine sürekli doğruları hatırlatan ve sürekli sabırlı (kararlı olmayı) hatırlatan kimselerdir.
    Açıklamalar 1;
    Ayette Allah zamana yemin etmektedir. Allah’ın bir şeye yemin etmesi, o şeyin önemine vurgu yapmak ve daha sonra gelen şeye dikkat çekmek içindir.   
     ———————————————————————————————————————————————–

    104. HÜMEZE SURESİ (Alaycılar, gıybetçiler: 9); İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
    1. Sana çok önemli olan şeyi (Kur’an’ı) verdik1. 2.Öyleyse her işi Rabbin (Sahibin) için yap2 ve dik dur3! 3. Unutulup gidecek olan, senden nefret edendir4.
    Açıklamalar 1;
    (1).Nebimize verilen ve içinde her türlü hayrı barındıran şey Kur’an’dır. Allah Teala şöyle buyurur: “Bu Kitabı sana, her şeyi açıklasın; bir rehber, bir ikram ve tam teslim olanlara  müjdeler versin diye indirdik.” (16/89).
    (2). Burada verilen emir, Allah’ın verdiği görevleri, O’nun rızası için sürekli yapmaktır. Her Müslümanın hiç aksatmadan yapması gereken tek ibadet namaz olduğu için ona da salat denmiştir.
    (3).“Rabbin için dik dur” anlamını vermek gerekir. Bir âyet şöyledir: “Allah yolunda nasıl cihad edilmesi gerekiyorsa öyle cihad edin. Sizi seçkin konuma getiren O’dur.” (22/78) Cihad, düşmanın, şeytanın veya arzuların baskısına karşı Allah’ın emrine uymak için verilen güçlü mücadeledir. Bu da dik durmakla olur.
    (4). Kafirler ahirette hep unutulup gideceklerdir. “Sura üflendiğinde kâfirlerin arasında nesep bağı kalmaz, o gün birbirlerini arayıp sormazlar da…” (23.101)
     ——————————————————————————————————————————————-
    105. FİL SURESİ  5: İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
     Fillerle Mekke’ye gelenlerin akıbetleri;
1.
Fillerle (Mekke’ye) gelenleri, Rabbinin ne hale getirdiğini, zihninde canlandırmadın mı? 2. Onların oyunlarını bozmuştu, değil mi? 3. Uçuşan yoğun bulut kütlelerini (lav ve kül bulutlarını) üzerlerine göndermişti, 4. onlara pişmiş çamurdan taşlar atan bulutları! 5. Sonunda da onları, içi yenmiş bitki kabuğu gibi yapmıştı.
       —————————————————————————————————————————————-
    106. KUREYŞ SURESİ 4: İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
    1. Kureyşliler, sıcak ilgi gördükleri için, 2. bu sıcak ilgiyi, kış ve yaz yolculuklarında1 da gördükleri için, 3. bu Beyt’in (Kâbe’nin) Sahibine kulluk etsinler! 4. Onlara yiyecek verip aç bırakmayan, korkudan emin kılan Sahiplerine2!…
    Açıklamalar 1;
    (1).Kureyşliler kışın Yemen ve Habeşistan’a, yazın Suriye ve Anadolu’ya kadar uzanan ticari yolculuklar yaparlardı.

    (2). “Bir gün İbrahim şöyle yalvardı: “Sahibim (Rabbim), burayı güvenli bir şehir yap! Buranın halkından Allah’a ve ahiret gününe inananları her üründen yararlandır!” Allah da şöyle dedi: “Âyetlerimi görmezlikte direnen (kâfire) de bir süre iyilik. yapar, sonra onu ateş azabına mahkûm ederim. Ne kötü hale gelmektir o!” (2/126)
    “Çevrelerinde insanlar kaçırılırken, kendileri için saygın ve güvenli bir yer oluşturduğumuzu görmüyorlar mı? Batıla inanacaklar da Allah’ın iyilik ve ikramını görmezlikten mi gelecekler?” (29/67)
      ——————————————————————————————————————————————–
    107. MAUN SURESİ  (Kamu hakkı, zekat, vergi/4): İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
    Hz. Peygambere hitap: Namaz da kılan o kişilerin hali;
    1. Bu din hakkında sürekli yalanlar söyleyeni gördün mü?12. O, yetimi itip kakar. 3. Çaresizi doyurmak için teşvikte bile bulunmaz. 4. Namaz da kılan bu kişilerin çekecekleri var!
Açıklamalar 1;

    (1).Kurulu düzenlerini bozmak istemeyenler, doğru din karşısında yalana sarılırlar. İlgili âyetler:

    “Hep böyle oldu; senden önce de hangi kente bir uyarıcı gönderdiysek oranın şımartılmış olanları ona şöyle dediler:“Biz atalarımızı bir inanç üzere bulduk. Biz elbette onların izindeyiz, onlara uyarız. O da: “Peki ya size, atalarınızı üzerinde bulduğunuz inançtan daha doğrusunu getirdiysem?” deyince, onlar şöyle dediler: “Biz sizinle gönderilen mesajları tanımayız.  Sonra onlara hak ettikleri cezayı verdik. Yalan söyleyip duranların sonunun ne olduğuna bir bak!” (43/23-25
       ——————————————————————————————————————————————-

    108. KEVSER SURESİ (3): İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
       (Kevser, çok hayır, bereket demektir. Cennette Hz. Peygambere mahsus bir havuzun da adıdır).

    “Hz. Peygambere Kur’an’ın verilmesi”;
    1. Sana çok önemli olan şeyi (Kur’an’ı) verdik1. 2. Öyleyse her işi Rabbin (Sahibin) için yap ve dik dur! 3. Unutulup gidecek olan, senden nefret edendir2.
Açıklamalar 1;
    (1).
Nebimize verilen ve içinde her türlü hayrı barındıran şey Kur’an’dır. Allah Teala şöyle buyurur: “Bu Kitabı sana, her şeyi açıklasın; bir rehber, bir ikram ve tam teslim olanlara  müjdeler versin diye indirdik.” (16/89)

    (2). Kafirler ahirette unutulacaklardır “Sura üflendiğinde kâfirlerin arasında nesep bağı kalmaz, o gün birbirlerini arayıp sormazlar da…” (23/101)
    Her Müslümanın hiç aksatmadan yapması gereken tek ibadet namaz olduğu için ona da salat denmiştir.
 “Allah yolunda nasıl cihad edilmesi gerekiyorsa öyle cihad edin. Sizi seçkin konuma getiren O’dur” (22/78) 
  
      ————————————————————————————————————————————————

    109. KAFİRUN SURESİ  (Kafirler/6) : İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
    1. De ki: “Ey kâfirler! (Ey âyetleri görmemekte direnenler!)1. 2. Ben kulluk etmem, sizin kul olduğunuza! 3. Siz de benim kul olduğuma kulluk etmezsiniz! 4. Ben kulluk edecek değilim sizin kulluk ettiğinize! 5. Zaten siz de benim kulluk ettiğime kulluk eden kişiler değilsiniz. 6. Öyleyse sizin dininiz size, benim dinim de bana!”
    Açıklamalar 1;
    (1). Küfür, örtme; kâfir, örten anlamındadır. Kur’ân’da kafirin ilk örneği İblis’tir. Allah onun, Âdem’e secde etmesini emrettiği halde secde etmemiş, “Sana emrettiğimde secde etmemeni gerektiren engel neydi?” diye sorduğunda da ‘Ben ondan iyiyim. Beni ateşten yarattın ama onu balçıktan yarattın.’ (7/12) diyerek emrin üstünü örtmüştür. Bu yüzden bütün kâfirler, aynı zamanda yalancıdırlar (2/39).

    Onların bu değişmez özelliği sebebiyle kâfirlik kelimesini en iyi karşılayan ifade “görmemekte direnmek”tir. Bir kişi, Kur’ân’ın Allah’ın kitabı olduğunu anladıktan sonra onun âyetlerinden bir tanesini dahi görmemekte direnirse üstünü örtmüş ve kâfir olmuş olur. Bu kişi, direnmesine sebep olan şeyi birinci sıraya, Allah’ı ikinci sıraya koyduğu için de müşrik olur. Bundan dolayı her kâfir, müşrik; her müşrik de kâfirdir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
      “Âyetleri görmezlikte direnenlerin (kâfirlerin) kalplerine korku salacağız. Çünkü onlar, Allah’ın indirdiği bir delile dayanmadan O’na şirk koşmuşlar (yetkisine ortaklar uydurmuşlar)’dır.” (3/151).
————————————————————————————————————————————————
   110. NASR SURESİ (Yardım/3): İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
    Hz. Peygambere hitap:
    1. (Ya Muhammed!) Allah’ın yardımı gelip o fetih (Mekke’nin fethi) gerçekleştiğinde, 2. insanların bölük bölük Allah’ın dinine girdiklerini görürsen, 3. her şeyi güzel yapan Rabbin’e (Sahibine) o zaman yönel ve bağışlanma dile! O, tövbeleri kabul eder.
    Açıklamalar 1;
    Bu sure, bağlantılı âyetlerle birlikte okununca hem kimsenin günahlara karşı korunmadığı hem de tövbenin nasıl ve ne zaman yapılacağı konusunda Muhammed (s.a.v.)’ın örnek gösterildiği görülür. Yanlışı yapan kim olursa olsun, yanlışından dönüp kendini düzeltmez, sebep olduğu kötü sonuçları, imkanları ölçüsünde iyileştirmezse tövbe etmiş olmaz.

     Çok saygın bir kişiliğe sahip olan Muhammed s.a.v. (68/4) Mekke’ye Allah tarafından elçi olarak görevlendirildiğinde (62/2) yaptığı konuşmalar herkesi şaşırttı (53/1-10). Mekke’nin asıl özelliği, yerleşim yerlerinin anası, dünyanın anakenti olmasıdır. Mekkeliler daha sonra onun, Allah’ın elçisi olduğunu kesin olarak anladılar (36/7) ama söylemlerinin, kendilerine itibar kaybettireceğinden korkarak ona karşı çıktılar (28/57) ve ondan kurtulmaya çalıştılar. Baskılarını iyice artırdıkları sırada şu âyetler indi:
    “(Ya Muhammed!) Seni bu topraklardan çıkarmak için yerinden oynatmak üzereler. Çıkarırlarsa senden sonra burada fazla kalamazlar. Senden önce gönderdiğimiz elçilere uygulanan sünnet budur. Bizim sünnetimizde bir değişiklik bulamazsın.” (17/76-77)
    Sünnet, Allah Teâlâ’nın elçi gönderdiği toplumlarda uyguladığı kanundur. Şu âyetlerle, bu sünnetin Mekke müşriklerine de uygulanacağı, oranın hakimiyetinin Müslümanlara geçeceği ve bunun gerçekleşeceği tarih bildirildi:

    “Romalılar yenildiler. Yeryüzünün en çukur yerinde (Lut gölü bölgesinde). Onlar, bu yenilginin ardından galip geleceklerdir. Dokuz yıl içinde! Önce de sonra da bütün yetki Allah’ındır. O gün müminler sevineceklerdir. Allah’ın yardımıyla! Allah tercih ettiğine yardım eder. O daima üstündür, ikramı boldur. Bu, Allah’ın sözüdür. Allah sözünden dönmez. Ama insanların çoğu bunu bilmez.” (30/1-6).
    Medine’de inen şu âyet, ona çok kötü davrandıklarını bildirmektedir: “O kafirler bir zamanlar, seni durdurmak, öldürmek ya da sürgün etmek için oyun (tuzak) kuruyorlardı. Allah da oyun kuruyordu. En iyi oyun kurucu Allah’tır.” (8/30)
     Bu tavırlar üzerine Nebîmiz Medine’ye hicret edince herkes Persler ile Romalılar arasında çıkacak savaşa odaklandı. Kureyş Suresinde belirtildiği gibi Mekkeliler yılda iki kere ticaret kervanı çıkarırlar, kışın Yemen ve Habeşistan’ı, yazın da Filistin, Suriye, Mısır ve Irak bölgelerini tercih ederlerdi. Mekke için büyük önem taşıyan kervanları Suriye’de iken savaş haberi duyuldu. Müslümanlar Allah’ın kendilerine kervanı vererek yardımda bulunacağı inancıyla kervanın konaklayacağı Bedir’e doğru yola çıktılar. Ama beklemedikleri bir anda karşılarına Mekke ordusu çıktı. Bunu şu âyetten öğreniyoruz:
      “Siz vadinin (Bedir’in) alt tarafında, onlar vadinin üst tarafında, kervan ise biraz aşağınızdaydı. Sözleşseydiniz böyle denk getiremezdiniz. Ama Allah, karar verdiği bir işi gerçekleştirsin; kendini bitirenler gerçeği görerek bitsinler, yaşayanlar da gerçeği görerek yaşasınlar diye böyle yaptı. Allah elbette dinleyen ve bilendir.” (8/42)
     ———————————————————————————————————————————————
    111.TEBBET SURESİ (Eli kırıldı/5) : İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
    Ebu Leheb’e beddua;
    1. Ebu Leheb1’in elleri kurusun, zaten kendisi bile kurudu2! 2. Ne malı işine yaradı ne de kazancı! 3. O, alevli bir ateşte kızaracak, 4. eşi de odun hamallığı yapacak, 5. Boynunda da ise liften bükülmüş bir ip bulunacaktır.
    Açıklamalar 1;
    (1). Ebû Leheb, Muhammed s.a.v.’in amcası idi. Kızları Rukıyye ile Ümmü Gülsûm, onun gelinleriydi. Kur’an’a çağırmaya başlayınca araları bozuldu ve oğulları eşlerini boşadılar. Sure, Ebû Leheb ve eşinin, Nebîmize büyük sıkıntılar verdiğini göstermektedir. Verdikleri sıkıntı ne kadar büyük olursa olsun tövbe kapısı, ölüm öncesine kadar açıktır (4/17-18). Nebîmiz şöyle demiştir: “Allah kulunun tövbesini, can boğaza gelinceye kadar kabul eder.”
    Ebu Leheb ve eşinin Nebîmize karşı davranışları, hiçbir zaman Firavun ve ailesinin Musa (a.s)’a ve karşı davranışları seviyesinde olmamıştır. Onlar da ölüm gelmeden tövbe edip dönüş yapabilirlerdi ama yapmadılar.
     Ama İbn-i Abbas’a ait olduğu iddia edilen bir rivayet, âyetlerin önüne geçirilerek Tebbet Suresi’nin Ebu leheb ve eşi hayatta iken indiği kabul edilir. Rivayete göre Hz. Peygamber akrabalarına Sefa tepesinde İslam’ı tebliğ etmesinden soraki günlerde Ebû Leheb: “Ellerin kurusun, bir şey yapamaz ol! Bizi bunun için mi topladın?” dediği için Tebbet suresi indi. Bu olay, kurgusu bozuk bir yalandır. Tek görgü tanığı, olayın olduğu iddia edilen tarihten yaklaşık on sene sonra doğmuş olan İbn-i Abbas’tır. Böyle bir olay olsaydı çok sayıda görgü tanığı olurdu.
    (2) Sure’nin, Ebu Leheb’in ölümünden sonra indiğinin delilidir. Kişinin ölümüne kadar tevbe kapısı açık olduğu için (4/17-18) sure, onun ölümünden sonra inmiştir.  Onun sağlığında inmiştir sözü, hem 1. ayete ve hem de Nisa 4/18. ayete de aykırıdır.
     ———————————————————————————————————————————————-
    112. İHLAS SURESİ (Samimiyet/4) İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
    Allah’ın nitelikleri; 
    1. De ki: “O Allah’tır; bir tektir1. 2. Allah, bütün istekleri karşılayacak güçtedir2. 3. Çocuğu yoktur, kimsenin evladı da değildir, 4. O’na denk hiçbir şey yoktur.”
    Açıklamalar 1;
   (1). “Sizin ilâhınız, bir tek ilâhtır. Ondan başka ilâh yoktur. İyiliği çok, ikramı boldur.” (2/163)

   (2). Göklerde ve yerdeki herkes O’ndan ister. (55/29)
     ———————————————————————————————————————————————–
    113. FELAK SURESİ  (Tan yeri, yarılma, açılma/5) : İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;        
     Allah’a sığınmak;
    1. De ki: “Sığınırım, bölerek yaratma işinin1 sahibine! 2. Yarattıklarının şerrinden. 3. Bastırdığı zaman gecenin2 şerrinden. 4. İlişkilere3 fesat karıştıranların4 şerrinden. 5. Bir de hasetlik ettiğinde kıskanç kişinin şerrinden (Allah’a sığınırım)!”
    Açıklamalar 1;   

    (1). Felak; bölme veya bölünen şey anlamındadır. Bölme, Allah’ın yaratma kuralıdır. Biyolojide buna, mitoz ve mayoz bölünme denir. Bir âyet şöyledir: “Daneleri ve çekirdekleri bölen Allah’tır. O, ölüden diriyi çıkarır, diriden de ölüyü çıkarır. İşte Allah budur. Buna rağmen yanlışa nereden sürükleniyorsunuz?”(6/95)
    (2). Bu vakitte Güneş ışınlarının etkisi kalmamış, yatsı vakti çıkmış (17/78) ve canlılar için dinlenme zamanı gelmiş olur. “Bastırdığı zaman” ifadesi, vaktin başını gösterir. Bu vakitten sonra kimsenin yanına izinsiz girilemez. Bu ayetlerin gereği olarak Nebimiz, yatsıdan önce uyumaktan ve yatsıdan sonra konuşmaktan hoşlanmazdı.
    (3). Sağlam kurulan her türlü ilişkiyi ifade eder. Tarafları bağlayan nikah bağına, karlı iş ilişkisine de denir.
    (4). İnsanlar arası ilişkiler, bir takım sözlerle bozulur. Bunu yapanlar, genellikle yalan söylerler. Onları tanımak zor olduğu için şerlerinden Allah’a sığınmak gerekir. Konu ile ilgili âyetlerden bir kısmı şöyledir: “Yalancıları dikkate alma! Çok isterler ki sen onlara yağcılık edesin, onlar da sana yağcılık etsinler. Yemin edip duran alçakların hiçbirini dikkate alma! Arkadan çekiştirenleri, söz getirip götürenleri, iyiliği engelleyen, saldırgan, günaha düşkün, saygısız, daha da ötesi şımarık olanları önemseme!” (68/8-13)
     İlişkilere fesat karıştıranların en tehlikelileri, doğru şeyi, yanlış yerde kullanıp farklı bir algı oluşturmaya çalışanlardır. Buna Türkçe’de büyüleme, Arapça’da sihir denir. Sihir, bir şeyi olduğundan farklı gösterme, aldatma, oyalama ve hiledir.
       ————————————————————————————————————————————————
    114. NAS SURESİ (İnsanlar/6): İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;        
     Şeytanların şerrinden Allah’a sığınmak;
    1. De ki: “Sığınırım insanların Rabbine (sahibine), 2. İnsanların hükümdarına, 3. İnsanların İlahına! 4. Sinsice kötülükler fısıldayanın şerrinden sığınırım (7/200). 5. O, vesveseyi insanların içine sokar. 6. Cinlerden de olur, insanlardan da1.

     Açıklamalar 1;
    (1). “
İşte böyle. Her nebiye, insan ve cin şeytanlarını düşman ettik. Aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Tercihi Rabbin yapsa bunu yapamazlar. Sen onları iftiralarıyla baş başa bırak.” (6/112)

———————————————————————————————————————————————
    *Arapça harflerle Kur’an: https://www.dinimizislam.com/default.asp
    *Latin harfleri ile Kur’an: https://www.kuran.gen.tr/?x=s_main&kid=4
*Türkçe meal                     :
https://www.suleymaniyevakfimeali.com/                         Hazırlayan

Yarabbi! Günahlarımı görmezden gel ve beni affet”                                                  Mustafa IŞIK
         Tlf: 0533 233 96 54.                                                                                        Ziraat Yüksek Mühendisi