16. NAHL SURESİNDEN TÜRKÇE MEALLER VE İLGİLİ AÇIKLAMALAR

    16. NAHL SURESİ (128): İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
    Allah’ın nitelikleri;
    1. Allah’ın (cezalandırma) emri gelecektir; hemen gelmesini1 istemeyin. Allah, onların ortak koştuklarından uzak ve yücedir. 2. Allah melekleri, kendi işi olan ruh2 ile birlikte kullarından seçtiği kişilere indirir ve insanları şöyle uyarın der: “Allah’tan başka ilah yoktur, o halde ona karşı yanlış yapmaktan sakının!”
    Açıklamalar 1;
    (1) İnsanın yapısında acelecilik vardır. Bu sebeple ona en zor gelen şey sabırlı olmak ve ölene kadar duruşunu bozmadan doğru yolda gitmektir. (2) Bu ayetteki Ruh, Allah’ın emirlerini içeren ayetler kümesidir (17/85)

    ——————————————————————————————————————————————–
    Allah’ın nitelikleri ve nimetleri;
    9. Doğru yolu göstermek Allah’ın işidir. O yoldan sapanlar da olur. Tercihi Allah yapsaydı elbette hepinizi doğru yola getirirdi1.
    10. Sizin için gökten su indiren odur. O sudan içersiniz, hayvanlarınızı otlattığınız bitkiler de ondan oluşur. 11. O su ile sizin için ekinleri, zeytinleri, hurmaları, üzümleri ve meyvenin her türlüsünü bitirir. Bunda düşünen bir topluluk için kesin bir belge (ayet) vardır.
    12. Allah geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin hizmetinize verdi. Yıldızlar da onun koyduğu kanuna göre hizmetinize verilmiştir. Bunda aklını kullanan bir topluluk için kesin belgeler (ayetler) vardır.
    15. Yer kabuğu sizi sarsmasın diye yere sabitleyici dağlar yerleştirdi. Gideceğiniz yere ulaşmanız için de ırmaklar ve yollar oluşturdu. 16. Birtakım işaretler de oluşturdu. İnsanlar, o yıldızla da (Kutup Yıldızı ile)2 yollarını bulurlar. 17. Yaratan, hiç yaratamayan gibi olur mu? Bilginizi kullanmaz mısınız? 18. Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız sayıp bitiremezsiniz. Allah, çok bağışlayan ve ikramı bol olandır.
    Açıklamalar 1;
    (1) Tercihi insanlara bıraktığı için herkes doğru yola girmiyor (18/29).
(2) Kutup yıldızı: Kuzey yarım kürede her gece doğan ve güçlü ışığı olan tek yıldız Kutup Yıldızıdır. Ekvatora sıfır, kutup noktasına 90 derecelik açı yapar. Bu ikisi arasındaki her yere yaptığı açı, oranın enlemi kadardır. Konum ve yön belirlemede en önemli göstergedir. Diğer yıldızlar, sürekli yer değiştirirler ama Kutup Yıldızı hep aynı noktada kalır.   
    ———————————————————————————————————————————————-
     Allah ile aralarına koyup dua ettikleri diri değil ölmüş kişilerdir;
    19. Allah, neyi gizlediğinizi ve neyi açığa vurduğunuzu bilir. 20. Allah ile aralarına koyup dua ettikleri, hiçbir şey yaratamazlar. Onların kendileri yaratılmıştır. 21. Onlar diri değil, ölüdürler. Ne zaman diriltileceklerinin farkında bile değillerdir. 22. Sizin ilahınız bir tek ilahtır. Ahirete inanmayanların kalpleri, kendilerini yalanlar. Onlar, kibirli kimselerdir. 23. Şüphesiz Allah, onların neyi gizlediklerini ve neyi açığa vurduklarını bilir. O, kibirli kimseleri sevmez. 24. Onlara “Rabbiniz ne indirdi?” diye sorulsa “Bunlar, öncekilerin yazıları!”1 derler. 25. Böylece kıyamet (mezardan kalkış) günü hem kendi günahlarının tamamını hem de saptırdıkları bilgisiz kimselerin günahlarından yüklenirler. Bakın ne kötü yük yükleniyorlar!

    26. Onlardan öncekiler de planlar kurmuşlardı. Allah da yapılarını temelden sarsmış, tavanları tepelerine çökmüştü. Azap onlara hiç beklemedikleri yerden gelmişti. 27. Sonra kıyamet (mezardan kalkış günü) Allah, onları rezil edecek ve “Uğrunda bölündüğünüz ortaklarım nerede?” diyecek. Kendilerine bilgi verilmiş olanlar2 şöyle diyecekler: “Bugün bütün rezillik ve bütün kötülükler kâfirlerin üstündedir.” 28. Onlar, meleklerin, yanlışlar içinde iken vefat ettireceği3 kimselerdir. Hemen teslimiyet gösterir ve “Biz kötü bir şey yapmadık ki!” derler. Hayır, ne yaptığınızı Allah iyi biliyor. 29. (Onlara şöyle denecektir:) “Ölümsüz olarak kalmak üzere Cehennem’in kapılarından girin!” Büyüklük taslayanların yerleşecekleri yer ne kötüdür ( 39/72, 40/76).
    Açıklamalar 1;
    (1) Şunu demiş oluyorlar: Allah’ın indirdiği iddia edilen şeyler, öncekilerin yazılarından başkası değildir. Kur’an’ın önceki kitaplardan ya da kimi rivayetlerden derlendiği iddiası da bu kapsama girer.
    (2) Bunlar, hesap günü, her toplumun içinden getirilecek olan şahitlerdir (4/41-42, 11/18).                     
    (3) (39/42) ye göre vefat, işi biten ruhun bedenden ayrılmasıdır. Allah ruhu iki şekilde vefat ettirir, biri uykuya daldığında diğeri de öldüğünde olur. Ruh, bilgisayarın işletim sistemi gibi bütün bilgileri korur. Onun için Allah, hem uyuyan hem de ölen bedenin ruhunu koruma altına alır. Uyuyan insanın ruhu, uyandığında, ölenin ruhu da vücut yeniden yaratıldığında geri döner.
    ———————————————————————————————————————————————-
    Melekler müttakilere “Selam size (artık güvendesiniz)!” derler;
    30. Yanlışlardan sakınanlara da “Rabbiniz ne indirdi?” diye sorulunca, “Hayırlı olanı!” derler. Bu dünyada iyilik eden iyilik bulur. Ahiret yurdu elbette daha iyidir. Müttakilerin (yanlışlardan sakınanların) son yurdu ne güzeldir! 31. Orası Adn cennetleridir. Oraya gireceklerdir. İçlerinden ırmaklar akacak, orada arzuladıkları her şey onların olacaktır. Allah, müttakileri işte böyle ödüllendirir. 32. Onlar, meleklerin, iyi durumda iken vefat ettireceği kimselerdir. Onlara şöyle derler: “Selam size (artık güvendesiniz! Yapmış olduğunuz şeylerin karşılığı olarak cennete girin!.
     ———————————————————————————————————————————————

    Sen istesen bile Allah, sapık saydığı kişiyi yola getirmez;
    36. “Kulluğu Allah’a yapın ve tağutlardan1 uzak durun!” desinler diye her topluma bir elçi gönderdik (10/47). Onların içinden, Allah’ın yoluna kabul ettiği kimseler de oldu, sapıklığı hak etmiş olanlar da. Yeryüzünü gezip dolaşın da yalana sarılanların sonunun nasıl olduğuna bir bakın.

    37. Yola gelmelerini ne kadar istersen iste, Allah, sapık saydığı kişiyi2 yola getirmez. Onların yardımcıları da olmaz. 38. “Allah ölen kimseyi tekrar diriltmez” diye var güçleriyle Allah’ın adıyla yemin ettiler. Hayır diriltecektir! Bu, Allah’ın verdiği sözdür, mutlaka gerçekleşecektir. Ama insanların çoğu bunu bilmez. 39. Diriltecek ki, hakkında anlaşmazlığa düştükleri şeyleri onlara açıklasın ve kafirlik edenler (ayetleri görmezlikte direnenler), yalancı olduklarını öğrensinler.
    Açıklamalar 1;
    (1) Tağut, haddini aşmakta ileri giden insan ve cin şeytanlarıdır. Bunlar, yoldan çıkmakla kalmaz ayetleri ya yok sayarak ya da anlamlarını bozarak başkalarının da haddini aşmasına ve yoldan çıkmasına sebep olurlar (2/256-257, 4/51, 60, 5/60, 39/17).
    (2) (7/186, 13/27).
     ——————————————————————————————————————————————-

    Allah yolunda hicret edenlerin ödülü daha büyüktür;                                      
    41. Haksızlığa uğradıktan sonra Allah uğrunda hicret edenleri1 dünyada, kesinlikle güzel yerlere yerleştiririz. Bunların ahiretteki ödülü daha büyüktür. Keşke bilmiş olsalar. 42. Onlar, sabırlı olan (duruşunu bozmayan) ve Rablerine güvenip dayanan kimselerdir.

    (1)  Hicret, kişinin bir şeyden bedeniyle, diliyle veya kalbiyle uzaklaşmasıdır. Bir Müslümanın, istenmediği bir yerden bedeniyle uzaklaşması; babası, annesi, eşi veya kendine yakın gördüğü kişilerin kafir olmalarından dolayı kalbiyle uzak kalması da hicrettir.
     ———————————————————————————————————————————————–
    Önceki peygamberlerin nitelikleri;
    43. Senden önce de elçi olarak gönderdiklerimiz, kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkası değildi1. Bilmiyorsanız o Zikrin (önceki kitapların)2 uzmanlarına sorun. 44. O elçileri açık belgelerle (mucizelerle) ve zeburlarla3 gönderdik. Kendilerine indirilenin ne olduğunu o insanlara açık açık anlatasın diye o Zikri sana da indirdik4. Belki düşünürler.
    Açıklamalar 1;
    (1) Kur’an’da
, nebi olmayan insanlara ve hatta arıya da vahyedildiği bildirilir. Aradaki fark, nebilere inen vahyin insanlara tebliğ edilmesi mecburiyetinin bulunmasıdır. Musa’nın (a.s.) annesine yapılan vahiy, onun bir karar vermesi için yalnızca kendisine yapılan ilhamdır. Allah herkesle ilham yoluyla konuşur (91/8-10). Meryem annemizin “seçildiği” ibaresi ise, onun çağdaşı olan kadınlardan faziletli olduğunu bildiren ifadeyle devam eder. Kur’an’da “Allah seçti” ifadesi yalnızca nebiler için kullanılmamıştır. (2/247). ayette komutan yapılan Talut için de “Allah onu seçti” denmiş olması onun nebi olduğunu işaret etmez.

    (2) Zikir, hem önceki kitapların hem de Kur’an’ın ortak adıdır. Ehl-i zikir de o kitapta uzmanlaşmış kişi demektir.
    (3) Zebûr, hikmet dolu kitap demektir. 3/81 de bütün nebîlere kitap ve hikmet verildiği açıklandığı için ayetteki zebur, hikmet dolu kitap demektir ve Hz. Davut’a dahil, bütün nebîlere verilen kitapları ifade eder.
    (4) Ayet, Nebîmize Kur’an’ı açıklama yetkisi verildiğine delil gösterilir. Oysa, Nebimize verilen görev açıklama değil, açıkça ortaya koymasıdır.                 Böylece kitaptan hiçbir şey gizli kalmayacaktır. Bu ayette de kitabın tebyin edilmesi, hiçbir şeyin gizlenmemesi, her şeyin açıkça ortaya konması anlamındadır.(3/187).
     ——————————————————————————————————————————————–
     “İki ilah edinmeyin, ilah tektir” sözü;
    45. Kötülükler planlayanlar, Allah’ın kendilerini yerin dibine geçirmesine veya fark edemeyecekleri bir yerden azap gelmesine karşı güvende midirler? 46. Yahut dönüp dolaşırken onları yakalamasına karşı güvenceleri mi var? Onlar kaçıp kurtulamazlar. 47. Ya da korkuta korkuta yakalamasına karşı (güvenceleri mi var)? Ama sizin Rabbiniz pek şefkatlidir ve ikramı boldur.

    48. Allah’ın yarattığı şeylere bakıp ibret almadılar mı? Gölgeleri, Allah’a secde ederek sağa ve sollara1 dönerler. Onlar Allah’ın önünde eğilirler. 49. Göklerde ve yerde olan hareketli canlılar ve melekler, büyüklenmeden Allah’a secde ederler.  50. Onlar üzerlerinde egemen olan Rablerinden korkar, kendilerine emredileni yaparlar.
    51. Allah dedi ki: “İki ilah edinmeyin. İlah tektir, o halde yalnız benden korkun.” 52. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi onundur. Din de daima ona aittir. Siz Allah’tan başkasından mı sakınıyorsunuz? 53. Elinizdeki her nimet Allah’tandır. Başınıza bir sıkıntı gelince de sadece ona yalvarıp yakarırsınız. 54. Ama sıkıntınızı giderir gidermez içinizden birtakımı Rablerine ortak koşar. 55. Bunu, kendilerine verdiğimizi görmezden gelmek2 için yaparlar. Bir süre daha yararlanın; ileride öğreneceksiniz.
56. Bir de kendilerine verdiğimiz rızıklardan, hiçbir şeyden haberi olmayan ilahlarına pay ayırırlar. Vallahi uydurduğunuz şeylerden dolayı kesinlikle sorguya çekileceksiniz.

    57. Allah’ın kızları olduğu yakıştırmasını yapıyorlar3, -o bundan uzaktır- çok istedikleri erkekleri ise kendilerine yakıştırıyorlar. 58. Onlardan birine kız çocuğu müjdesi verilince üzüntüsünü belli etmemeye çalışırken yüzü simsiyah kesilir.
59. Müjdelendiği şeyin (ona göre) kötü olmasından dolayı halkından gizlenir. Şimdi, aşağılanmayı göze alıp çocuğu tutsun mu, yoksa toprağa mı gömsün? Bakın, vardıkları karar ne kötüdür! 60. Ahirete inanmayanlarda kötülüğün örnekleri olur. En yüce örnekler ise Allah’ın verdiği örneklerdir. O daima üstün olan ve bütün kararları doğru olandır.
    Açıklamalar 1;
    (1) Doğu tarafını solumuza alırsak Güneş doğunca gölgeler sağa doğru yatar ve arkasından sola yani doğuya doğru kaymaya başlar.. Bu kayış, güneş batana kadar sürer. Bu sebeple sağ tekil, sol ise çoğul kullanılmıştır.

    (2) Allah ile araya koyup kutsal saydıkları varlıkların sıkıntılarını giderdiğini söylemeye başlarlar (29/65, 31/32).
    (3) Melekleri Allah’ın kızı sayıp ilah ediniyorlar (37/149)
    Diri diri
gömülen kıza sorulmuş, hangi suçtan dolayı öldürüldün diye  Tekvir 81/8-9                              
     ——————————————————————————————————————————————-

     Allah’ın nimetleri;
    66. En’âmda (koyun, keçi, sığır ve devede) sizin için elbette dersler vardır: Karınlarındaki, fers1 ile kanın ayrışmasından oluşan ve içenlerin boğazından kayıp giden saf bir sütü size içiririz. 67. Hurma ve üzüm ürünlerinden sarhoşluk veren içki ürettiğiniz gibi güzel rızık da elde edersiniz. Aklını kullanan bir topluluk için bunda kesin bir ayet /belge vardır.

    Açıklamalar 1;
    (1) Fers; hazmedilen gıdaların bağırsaklardan süzülüp kana karışmış haline denir. Oradan karaciğere gelir, işlenir ve vücuda dağılır. Hücreler, bu fers ile beslenir. Fers, doğum yapmış bir memelinin memesine gelince meme onu kandan ayırır ve özel bir sıvı salgılayarak süt haline getirir. Kan ve fers aslında pistir. Bunlar yalın halde yenmez içilmez. Ama Allah Teâlâ bu iki pis maddeyi önce ayırır sonra bir sıvı ile fersin kimyasını değiştirir. Sonra mucize içecek olan süt meydana gelir.

    ———————————————————————————————————————————————
    Bal arısına vahiy;
    68. Rabbin bal arısına şunu vahyetmiştir: “Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptığı kovanlardan kendine evler edin.      69. Sonra ürünlerin hepsinden ye ve Rabbinin senin için kolay kıldığı yollara gir.” Arıların karnından değişik renklerde bir sıvı (bal) çıkar. Onda insanlar için şifa vardır. İşte bunda düşünen bir topluluk için kesin bir ayet (belge) vardır.
    ———————————————————————————————————————————————–
    Her şeyi bilen ve ölçüyü koyan Allah’tır;
    70.  Sizi yaratan sonra vefat1 ettirecek olan Allah’tır. Kiminiz ömrünün en düşkün çağına kadar yaşatılır, bildiğini bilemez hale gelir. Her şeyi bilen ve ölçüyü koyan Allah’tır. 71. Allah rızık konusunda kiminizi kiminizden üstün kılmıştır. Üstün kılınanlar, ellerindeki rızıkları hakimiyetleri altındakilere verip de onları kendileri ile o rızıkta eşit yapacak değildir2. Allah’ın nimetini bile bile inkar mı ediyorlar? 72. Size kendi türünüzden eşler var eden, eşlerinizden de çocuklar ve torunlar var eden, size temiz rızıklar veren Allah’tır. Batıla güvenip de Allah’ın nimetlerini görmezlikten mi geliyorsunuz?
    Açıklamalar 1;
    (1)
Her insanda iki nefis vardır; birincisi bedeni, ikincisi ruhudur. Ana rahminde döllenmiş yumurtadan yaratılan bedene ruhun üflenmesi, bütün organların tamamlanmasından sonra olur. Böylece insan, dinleyebilen, basiret ve gönül sahibi olan farklı bir canlı türü haline gelir (23/12-14, 32/7-9). Canlılığın son bulması ölüm (mevt), ruhun bedenden alınması vefattır. Allah insanı iki şekilde vefat ettirir: biri uyuyunca, diğeri de ölünce olur. Ruh, bilgisayarın işletim sistemi gibi bütün bilgileri korur. Onun için Allah, hem uyuyan hem de ölen bedenin ruhunu koruma altına alır. Uyuyan insanın ruhu, uyandığında; ölen kişinin ruhu ise vücut yeniden yaratıldığında geri döner (23/100, 39/42).

    (2) Hiç kimse yanındaki esiri kendisi ve ailesiyle eşit konumda tutmaz. Onların ihtiyaçlarını karşılama konusunda nebîmizin şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: Elerinizin altındaki esirler ailenizin fertleri ve kardeşlerinizdir. Onları hâkimiyetinize veren Allah’tır. Allah kimin hâkimiyetine kardeşini vermişse yediğinden yedirsin, giydiğinden giydirsin ve ağır işler yüklemesin, yükleyecekse ona yardım etsin.” Nitekim 24/58 de esirlerin aile içinde rahatça dolaşabilecekleri hükme bağlanmıştır. Benzer şekilde, Allah da kendi yarattığı kullarla hakimiyetini paylaşacak değildir. Öyleyse Allah’a ortak varlıklar uydurmayın
     ——————————————————————————————————————————————–
    Bir şeye gücü yetmeyen ile adil ve dengeli davranmayı emreden bir olmaz;     
    74. Allah’ı bir şeye benzeten örnekler vermeyin1. Allah bilir, siz bilmezsiniz. 75. Allah şöyle bir örnek veriyor: Hâkimiyet altında olup hiçbir şeye gücü yetmeyen bir köle ile kendine güzel rızık verdiğimiz ve onu gizli-açık infak eden (hayra harcayan) (hür) kişi hiç aynı olur mu?2 Her şeyi mükemmel yapmak Allah’a özgüdür3 ama onların çoğu bunu bilmez.
    76. Allah size iki kişiyi daha örnek veriyor: Biri; bir şeye güç yetiremeyen, velisine yük olmuş, nereye yönlendirilse iyi bir sonuç elde edemeyen, iki lafı bir araya getiremeyen kişidir. Onunla, doğru yolda olup herkesin adil ve dengeli davranmasını emreden kişi bir olur mu?
    Açıklamalar 1;
    (1)  Biz Allah’ı hayalimizde canlandıramayız. Bizim Allah ile ilgili bilgimiz O’nun bize Kur’an’da kendi hakkında bildirdiği kadardır. Bunun ötesinde yorumlar, benzetmeler yapmak batıldır, şirktir. Allah, insanların yapacağı her tür benzetmeden uzaktır.

    (2) Bunlar bir olmazsa Allah ile uydurduğunuz ilahlar nasıl bir olur.
    (3) Hamd, birini kendi yaptığı şeyden dolayı övmektir. “Her şeyi mükemmel yapmak Allah’a özgüdür” demek, en üstün övgüdür. Övgünün bir diğer çeşidi olan “şükür” ise kendine iyilik yapanı övmek veya yapılan iyiliğe iyilikle karşılık vermektir. Yaptığı her şeyi güzel yapan sadece Allah’tır. Allah’ın yaptığında farkı göstermek için ‘güzel’ yerine ‘mükemmel’ kelimesini kullandık.
    ——————————————————————————————————————————————-
    Allah’ın nitelikleri ve verdiği nimetler;
    77. Göklerin ve yerin gaybı (gizlisi saklısı) Allah’ın bilgisi dahilindedir. O saatin (kalkış saatinin) oluşu, göz açıp kapayıncaya kadar, belki daha da yakındır1. Allah her şeye bir ölçü koyar. 78. Allah sizi annelerinizin karınlarından, siz hiçbir şey bilmezken çıkardı. Bununla beraber sizde işitme, görme (basiret) özellikleri ve gönüller oluşturdu ki görevlerinizi yerine getiresiniz. 79. Boyun eğdirilmiş şekilde gökyüzünde uçan kuşları görmediler mi? Onları orada Allah’tan başkası tutamaz. İşte bunda inanan bir topluluk için ayetler (belgeler) vardır.

    80. Allah evlerinizi sizin için dinlenme yeri kıldı. En’âm cinsi hayvanların derisinden, göçtüğünüz gün ve konakladığınız gün kolayca taşıyabileceğiniz evler (çadırlar); yünlerinden, tüylerinden ve kıllarından da bir süre yararlanacağınız ev eşyalarını ve diğer ihtiyaçlarınızı üretme imkanı verdi. 81. Allah, yarattığı şeylerden size gölgeler oluşturdu. Dağlarda korunaklar oluşturdu. Sizi sıcaktan koruyan giyecekler ile çatışmalarda koruyan giyecekler yapma imkanı oluşturdu. Allah size olan nimetini böyle tamamlar, belki ona teslim olursunuz. 82. Yüz çevirirlerse çevirsinler. Sana düşen sadece tebliğ(ayetleri bildirmek)’tir.
    Açıklamalar 1;
     (1) Ölüm ile uyku, insan açısından aynıdır. (39/42) Uyurken kapanan göz, uyanınca açılır. Ölürken kapanan göz de yeniden dirilince açılır. Her ikisi de gözü kapayıp açmadır. İnsan bu arada geçen sürenin farkında olmaz.

    “Ey Resul! Rabbinden sana ne indirilmişse sen onu tebliğ et /insanlara ulaştır”. Maide 5/67
     ——————————————————————————————————————————————

    Kafirlerin nitelikleri;
    83. Allah’ın nimetini tanırlar, sonra da onları inkar ederler. Onların çoğu kâfirdir. 84. Her toplumdan bir şahit çıkardığımız gün, artık kâfirlere herhangi bir izin verilmeyecek, özür dilemeleri de istenmeyecektir.
    85. Hayatlarını yanlışlar içinde geçirmiş olanlar, o azabı gördükleri zaman da ne azapları hafifletilecek ne de kendilerine süre verilecektir. 86. Şirke düşmüş olanlar, Allah’a ortak saydıklarını gördüklerinde derler ki: “Rabbimiz! Ortak sayıp senden önce yardıma çağırdıklarımız işte bunlardır.” Onlar hemen söze karışır ve “Sizler kesinlikle yalancısınız” derler.
     —————————————————————————————————————————————–
    Bu kitabı sana, rehber ve müjde olsun diye indirdik;                           
    89. Her toplumdan kendilerine bir şahit çıkardığımız gün, seni de bunlara şahit getiririz. Bu kitabı 1 sana, her şeyi açıklasın; bir rehber, bir ikram ve tam teslim olanlara bir müjde olsun diye indirdik.
Açıklamalar 2;

    (1) Kur’an dinin tek kaynağıdır. İlgili ayetler:
Bu Kuran bana, sizi ve ulaştığı kimseleri uyarmam için vahyolundu” (6/19), “Biz seni, kendilerinden önce nice ümmetlerin gelip geçtiği bir ümmete, sana vahyimizi okuman için gönderdik (13/30)”,  “De ki: “Benim onu kendiliğimden değiştirmem asla mümkün değildir. Ben sadece bana vahyedilene uyuyorum. Eğer Rabbime isyan edersem büyük günün azabından korkarım (10/15)”.  “De ki “Ben sizi ancak vahiy ile uyarıyorum” (21/45).
     Din adına tek hüküm sahibinin yalnız Allah olduğu, Allah’ın dininin Kur’an’ın indirilmesinin bitmesi ile tamamlandığı,

Allah’ın sözünden başka söz arayanların kınandığı, Resulün görevinin Allah’ın ayetlerini tebliğ etmek olduğu, Kur’an’ın indirilmesinin tamamlanmasıyla Allah’ın dininin tamamlandığı, Allah’ın sözünden başka söz arayanların Kur’an da kınandığı, Kur’an’ın detaylı ve apaçık bir kitap olduğu, Peygamberimizin görevinin Allah’ın ayetlerini tebliğ etmek olduğu, herkesin bu kitaptan sorumlu tutulacağı gibi ifadeler Kur’an’da yer alır.
—————————————————————————————————————————————–
     Allah size öğüt verir”;
Bismillâhirrahmânirrahîm.
90. İnnellahe ye’müru bil adli vel ıhsani ve ıtai zil kurba ve yenha anil fahşai vel münkeri vel bağy yeızüküm lealleküm tezekkerun.
    90. Allah; adil olmayı, güzel davranmayı, yakınlara veren el olmayı emreder. Cinsel günahları1, kötü işleri ve hakka tecavüzü yasaklar. Allah size öğüt verir, belki bilginizi kullanırsınız.
    Açıklamalar 2;
    (1)
Fahşa ile fahişe kelimeleri aynı anlamdadır (7/28). 
    Adalet, Yardım ve Öğüt: Allah, âyette dünya nizamını sağlayan üç esası “Adalet, ihsan ve akrabaya yardımı” emrediyor; buna karşılık üç çirkin davranışı “Fuhuş, münker ve zulüm”ü de yasaklıyor. .

    Adalet; “dosdoğru olmak”, dinen haram kılınan şeyleri terk etmek, farzları yapmak, içi ve dışı, özü, sözü, fiil ve davranışları eşit olmak, haklıya hakkını, haksıza cezasını vermek, suç ve cezada eşit davranmak, şirk, küfür, nifak ve zulmü terk etmektir.                                                                             
İhsan:
İyilik etmek, hayır yapmak, bağışta bulunmak ve emredilen şeyi gerektiği gibi yerine getirmek demektir. İbadette ihsan, Allah’ı görür gibi ibadet etmektir.

     Akrabaya yardım: Uzak ve yakın akrabaya iyilik etmek, ihtiyaçlarını karşılamak ve onlara karşı iyi davranmak demektir.                                                                                         
     Fahşâ (fahişe): Yalan, iftira ve zina gibi söz veya fiille işlenen günah ve çirkinliklerdir.
     Münker: Şeriat ve aklıselimin beğenmeyip fena kabul ettiği iş ve davranış demektir.
      Bağy: İnsanlara karşı üstünlük iddia edip onları, zulüm ve baskı altında yaşatmak demektir. Allah, bu 3 şeyi yasaklamıştır.
     —————————————————————————————————————————————–
    Yeminler ve yemin bozmada kefaret ödenmesi;
    91. Antlaşma yaptığınızda Allah’a karşı yükümlülüğünüzü yerine getirin1. Yani Allah’ı kendinize kefil tutarak yeminlerinizi sağlamlaştırmanızın ardından onları bozmayın. Allah ne yaptığınızı bilir. 92. Bir toplum diğer toplumdan daha çok diye2 yeminlerinizi aranıza sokulmuş önemsiz bir şey sayarak ipliğini iyice eğirip katladıktan sonra söken kadın gibi olmayın. Allah sizi bu şekilde zor bir imtihana sokar. Kıyamet (mezardan kalkış) günü, anlaşmazlığa düştüğünüz konuları size elbette bildirecektir.

     93. Tercihi Allah yapsaydı hepinizi tek bir ümmet haline getirirdi3. Ama Allah, (sapıklığı) tercih edeni sapık sayar, (doğru yolu) tercih edeni de yoluna kabul eder. Yaptıklarınızdan elbette sorguya çekileceksiniz. 94. Yeminlerinizi aranıza sokulmuş önemsiz bir şey saymayın; yoksa ayağınız sağlam basmışken kayıverir ve Allah’ın yolundan çıkmanızın kötülüğünü tadarsınız. Sizin için büyük bir azap da vardır.
    Açıklamalar 1;
    (1) “… Verdiğiniz sözü yerine getirin. Çünkü verilen söz sorumluluk doğurur.” (17/34)

    (2) Bu çokluk sayı, zenginlik, itibar, güç ve diğer konularda olabilir.
    (3) Bu çokluk sayı, zenginlik, itibar, güç ve diğer konularda olabilir.
    Açıklamalar 2;
    Yeminlerle ilgili ayetler (16/91): Yeminlerinizde Allah’ı, erdemli davranmanıza, yanlışlardan sakınmanıza ve insanların arasını düzeltmenize engel yapmayın. Her şeyi dinleyen ve bilen Allah’tır. Allah, sizi kasıtsız olarak ettiğiniz yeminlerden sorumlu tutmaz; ama kalpten, kasıtlı olarak ettiğiniz yeminlerden sorumlu tutar. Çokça bağışlayan ve daima fırsat tanıyan Allah’tır. 2/224-225.

Allah’a verdikleri sözü ve ettikleri yemini, geçici bir çıkarla değiştirenlerin ahirette ellerine geçecek bir şey olmaz. Mezardan kalkış günü Allah, onlarla konuşmaz, yüzlerine bakmaz ve onları aklamaz….3/77
     Hadisler: Günaha yemin edenin yemini yemin değildir. Akraba ile ilişkiyi kesmeye yemin edenin yemini de yemin değildir.
“Bir konuda yemin eder, sonra başkasını hayırlı görürsen, yeminini boz, keffaretini ver. Hayırlı gördüğüne yönel”. 

     İnsandaki cüzi irade 16/93);
Küllî irade,
 Allah’ın bir sıfatıdır. Allah, dilediğini, dilediği zaman, dilediği şekilde yapar. “Bir şeyi var etmek isterse onun için sadece ‘Ol’ der;  o da oluşur” 36/82. Allah’ın iradesi bütün yaratıklar üzerinde mutlak surette geçerlidir.

     İrade, istemek ve dilemektir. Allah, kullarının imtihanı başarmalarını irade eder ama herkes başaramaz. Allah “ol” emrini vermeden onun iradesi gerçekleşmez. Allah, imtihanla ilgili konularda “ol” emrini, sadece gereğini yapanlar için verir.
     Cüzî irade: Allah’ın kendi iradesinden insanlara verdiği seçme hakkıdır. İnsan diler, Allah da onun isteği doğrultuda yaratır.   Cüzî irade, insanlara, ilahî imtihan için Allah’ın verdiği ve belirli ölçüler çerçevesinde ona hareket imkânı sağlayan özgür iradedir. Kur’an’da, bazen Allah’ın küllî iradesine, bazen de insanın cüzî iradesine vurgu yapılmaktadır.
Mesela bir insan ders çalışmak ister. Ancak ders çalışması için görme fiilini, anlama fiilini, yazma fiilini yaratan Allah’tır. İşte bundan dolayıdır ki insanın cüz-i iradesi sadece istemekle kayıtlıdır.  Özetlersek; isteyen insandır, yaratan Allah’tır.
    Ne mutlu, kendisine verilen cüz’i iradeyi salih amellerin yaratılmasında kullanan ve onunla cennet amellerini işleyenlere. Ve yazıklar olsun, hayırları talep etmesi için kendisine verilen cüz’i iradeyi, günahları kazanmada kullanıp, emanete ihanet edenlere.

İşin tercih sahibi kul, yaratanı ise Allah’tır.  İstemek kuldan, yaratmak Allah’tandır.
Fiilleri Allah’ın yaratması, insanı sorumluluktan kurtarmaz… İnsana kuvvet ihsan eden, her türlü imkânı bağışlayan Allah’tır. Kul bu imkânı, bu kuvveti onun rızasına aykırı olarak kullanırsa elbette sorumlu olur, suçlu olur.
Allah insanı bu dünyada iken yaptıklarından ahrette imtihan edeceği için ona; iyiliği de kötülüğü de tercih edip yapabileceği, müstakilen bir konuda karar verip uygulamaya koyabieceği kadar güç ve kuvvet vermiştir.
Ancak insan şu önemli hususu her an aklında tutması gerekir: Siz bir şeyi oluşturmak için her şeyi yaparsınız da o şeyin olması için Allah’ın da istediğiniz o şeyi yaratması gerekir yani o işe “ol” demesi gerekir. O şey işte o zaman olur.                                                  A. Bayındır
     İlgili ayetler;
     İçinizde insanları iyiliğe çağıran bir önder toplum olsun, marufa uygun olanı istesin, münkere karşı dursun. 3/104
Bunlar Allah’a ve ahiret gününe inanan, marufa uygun olanı isteyen, kötülüklere karşı duran ve hayırlı işlerde yarışan kimselerdir. İyi olanlar işte bunlardır 3/114. De ki “Ey insanlar! Bu gerçek size Rabbinizden gelmiştir. Artık kim yola gelirse kendi için gelir. Kim de yoldan çıkarsa kendi aleyhine çıkar. Ben sizin üzerinizde bir vekil değilim.” 10/108                                         
Biz, her elçiyi kendi halkının dili ile gönderdik ki onlara açık açık anlatsın. Bundan sonra Allah sapıklığı tercih edeni sapık sayar, hidayeti tercih edeni de yoluna kabul eder14/4.
   

Ama o, sapıklığı tercih edeni sapık sayar, hidayeti tercih edeni de yoluna kabul eder. Yaptıklarınızdan elbette sorumlu tutulacaksınız. 16/93   Senin Rabbin, onların tercih etme hakları olan şeylerden tercih edip seçtiğini yaratır. 28/68
     ——————————————————————————————————————————————-
    İyi
iş yapanlara, mutlaka güzel bir hayat yaşatırız;
95. Allah’a karşı yükümlülüğünüzü geçici bir çıkar karşılığında satmayın
. Bilseniz Allah katında olan sizin için hayırlıdır. 96. Sizin yanınızda olanlar tükenir, Allah’ın yanında olanlar ise kalıcıdır. Sabırlı davrananların (duruşunu bozmayanların) ödülünü, kesinlikle yaptıklarının en güzeline göre veririz.

    97. Erkek olsun, kadın olsun, kim mümin olarak iyi iş yaparsa ona mutlaka güzel bir hayat yaşatırız. Ödüllerini de kesinlikle yaptıklarının en güzeline göre veririz.
    ——————————————————————————————————————————————-

    Kur’an okuyacağın zaman Allah’a sığın;
    98. Kur’ân okuduğun zaman kovulmuş şeytandan1 Allah’a sığın. 99. Zaten şeytanın, inanıp güvenen ve Rablerine dayananlara boyun eğdirecek bir gücü yoktur. 100. Şeytanın sadece onu dost edinenler ile Allah’a ortak koşanlar üzerinde boyun eğdirecek gücü vardır.
    Açıklamalar 1;
    (1)
Şeytan, doğru yoldan uzaklaşan ve o yolda olanlara düşmanlık eden insan ve cinleri ifade eder. Kovulmuş şeytanlar, gözümüzle göremediğimiz cin şeytanlarıdır.

     ——————————————————————————————————————————————
     Kur’an:
     103. “Kur’an’ı ona bir insan öğretiyor.” dediklerini elbette biliyoruz. Gönderme yaptıkları kişinin dili açık ve düzgün1 değildir. Halbuki bu (Kur’an) açık ve düzgün Arap dili iledir. 104. Allah’ın ayetlerine inanıp güvenmeyenler var ya (tövbe etmedikleri takdirde) Allah onları yoluna kabul etmez. Onların hak ettiği acıklı bir azaptır. 105. O yalanı2, sadece Allah’ın ayetlerine inanıp güvenmeyenler uydururlar. Onlar yalancı kimselerdir. 106. Onlar, inanıp güvendikten sonra Allah’ı görmezden gelenlerdir. Sadece kalbi iman ile dolu iken bu yalanı söylemeye zorlananlar bundan istisnadır. Fakat kim inandıktan sonra gönlünü kafirliğe açarsa Allah’ın öfkesi onların üstünde olur. Onların hak ettiği büyük bir azaptır.
    Açıklamalar 1;
    (1) Arap olsun veya olmasın, açık ve düzgün konuşamayan kişiye Araplar derler. Anlaşılması zor bir dil ile kastedilen iki şey olabilir. Birincisi Arapçanın ağızlarıdır. Her dilin bir fasih hali, bir de ağızları vardır. Mesela Türkçenin fasih hali İstanbul Türkçesidir. Yazı dili ve iletişim dili olarak İstanbul Türkçesi kullanılır. Bunun yanı sıra çeşitli bölgelerde konuşma dilleri yani ağızlar vardır: Karadeniz ağzı, Ege ağzı vb. Bu ağızlar fasih sayılmaz. A’cemi kelimesiyle kastedilen ikinci şey ise Arapçanın dışında kalan diğer dillerdir.

     (2) Buradaki yalan, (16/103). ayette belirtilen, “Kur’an’ı Muhammed’e bir insan öğretiyor” yalanıdır.
     —————————————————————————————————————————————–
    Kafirlerin nitelikleri;
    16. Onlar, inanıp güvendikten sonra Allah’ı görmezden gelenlerdir. Sadece kalbi iman ile dolu iken bu yalanı söylemeye zorlananlar bundan istisnadır. Fakat kim inandıktan sonra gönlünü kafirliğe açarsa Allah’ın öfkesi onların üstünde olur. Onların hak ettiği büyük bir azaptır.

     —————————————————————————————————————————————–
     Allah’ın size rızık olarak verdiklerinden helal ve temiz olanları yiyin;
    114.O halde siz, Allah’ın size rızık olarak verdiklerinden helal ve temiz olanları yiyin! Yalnız Allah’a kulluk ediyorsanız, verdiği nimetler karşılığında görevlerinizi yerine getirin.
    115. Allah size sadece kesilmeden ölmüş hayvanı, kanı, domuz etini ve Allah’tan başkasının adı anılarak kesilmiş olanı haram kılmıştır1. Kim çaresiz kalır da birinin hakkına saldırmadan ve ihtiyaç sınırını da aşmadan bunlardan yerse, bilsin ki Allah çok bağışlayan ve ikramı bol olandır.
     116. Dillerinizin tanımladığı yalanlar için “Bu helaldir, bu haramdır.” demeyin, çünkü o yalanı Allah’a mal etmiş olursunuz. Kendi yalanını Allah’a mal edenler, umduklarına asla kavuşamazlar.
    Açıklamalar 1;
    (1)
Allah’tan başkası adına kesildiği net olarak bilinmedikçe, Besmelesiz kesilen veya Müslüman olmayanların kestiği hayvanın eti haram değildir. Aksini gösteren ne bir ayet ne de hadis vardır.

      ————————————————————————————————————————————————————-
     Allah, kendini tutamayarak kötülük işledikten sonra tövbe edenleri affeder;
    119. Zaten senin Rabbin, kendini tutamayarak1 kötülük işleyen, ardından da tövbe eden ve kendini düzeltenlerin yanındadır. İşte senin Rabbin bütün bunların ardından çok bağışlayan ve ikramı bol olandır.

    Açıklamalar 1;
    (1) Ayette geçen cehâlet’in Türkçe karşılığı cahillik veya cahillik etmektir. Cahillik, bilmemek, cahillik etmek de yanlış iş yapmaktır. ” Yusuf (as) kendine hakim olamamaktan korkuyordu. Allah Teâlâ kimseye gücünün üstünde bir sorumluluk yüklemediği için bu âyette gecen cehalet kelimesine “bilmeden” anlamı verilemez.
    ——————————————————————————————————————————————-
    İbrahim hep doğruya yönelirdi;
    120. İbrahim (tek başına) bir ümmetti. Allah’a boyun eğen, hep doğruya yönelen biriydi. Hiç müşriklerden (Allah’ı ikinci sıraya koyanlardan) olmadı. 121. (O ayrıca) Allah’ın nimetlerine karşı görevlerini yerine getiren biriydi. Allah da onu seçti ve doğru yola yöneltti. 122. Ona bu dünyada bir güzellik verdik. O, ahirette de elbette iyilerden olacaktır. 123. Sana da şunu vahyettik: “İbrahim’in, dini dosdoğru yaşama biçimine1 uy! O hiç müşriklerden olmadı!”
    Açıklamalar 1;
    (1) Hanif, yanlışlardan uzaklaşıp tavizsiz dosdoğru olma.

     ———————————————————————————————————————————————
     Rabbinin yoluna, hikmetle ve güzel öğütle çağır;                                              
    125. Sen Rabbinin yoluna, hikmetle1 ve güzel öğütle çağır. Onlarla en güzel şekilde mücadele et. Senin Rabbin, yolundan sapanları iyi bilir, doğru yolda olanları da iyi bilir. 126. Ceza vermek isterseniz size ne yapıldıysa onun dengiyle ceza verin. (Ceza vermeyip) sabrederseniz kuşkusuz bu, sabredenler için daha iyidir. 127. Sen sabret /duruşunu bozma. Senin sabırlı davranman /duruşunu bozmaman ancak Allah’ın yardımı ile olur. Onlar için üzülme. Kurdukları tuzaktan dolayı da için daralmasın. 128. Allah, yanlışlardan sakınanlarla ve güzel davrananlarla beraberdir.

    (1) Kur’an’dan çıkarılmış doğru hükümlerle (3/7)
     ——————————————————————————————————————————————–