18. KEHF SURESİNDEN TÜRKÇE MEALLER VE İLGİLİ AÇIKLAMALAR

     18. KEHF SURESİ (111): İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
     Allah’ın nitelikleri ve müminlerin ödülü;
      1. Her şeyi mükemmel yapmak, kuluna bu kitabı indiren ve bu kitapta bir eğrilik1 oluşturmayan Allah’a özgüdür. 2. Kuluna bunu dosdoğru bir kitap olarak indirmiştir ki kendi katından gelecek çetin bir baskıya karşı uyarıda bulunsun ve iyi işler yapan müminler için de güzel bir ödül (cennet) olduğunu müjdelesin.
    (1) Eğrilik anlamı verdiğimiz İvec, çok dikkat edilmedikçe anlaşılamayacak olan eğriliktir. Doğruya çok yakın görünecek şekilde anlamda yapılan çarpıtmalar, böyle eğriliklerdir. Kur’an’da eğrilik yoktur (39/28); ancak insanlar Kur’an’a uymak yerine Kur’an’ı kendilerine uydurmak için anlamı çarpıtabilir yani ivec yapabilirler.
     ——————————————————————————————————————————————–
    Cehennem ahalisi;
    3. Onlar orada sonsuza kadar kalacaklardır. 4. (Bu kitabı) bir de “Allah çocuk edindi.” diyenleri uyarsın diye indirmiştir. 5. Çocuk edindiğine dair onların da atalarının da elinde bir bilgi yoktur. Ne büyük laflar ediyorlar! Onlar sadece yalan söylüyorlar.

    ————————————————————————————————————————————————
    Hz. Peygambere hitap;
    6. Bu söze (Kur’ân’a) inanmıyorlar diye arkalarından üzülerek neredeyse kendini yiyip bitireceksin. 7. Kim daha güzel iş yapacak diye insanları yıpratıcı bir imtihandan geçirmek için, biz yerin üstünde olanları onun süsü yaptık. 8. (Gün gelecek) Yerin üstünde olanları mutlaka kupkuru bir yüzeye çevireceğiz.

    ————————————————————————————————————————————————-
     Ashab-ı Kehf; 
    9. Yoksa sen kudret ve hikmetimizin göstergelerinden (sadece) Ashab-ı Kehf’in (mağara arkadaşlarının) yani Ashab-ı Rakım’ın1 mi şaşırtıcı olduğunu sandın! 10. Bir gün birkaç genç mağaraya sığınmış, şöyle demişlerdi: “Rabbimiz, bize kendi katından bir ikramda bulun ve bu işimizde başarıya ulaşmamızın şartlarını oluştur!” 11. Mağarada kulaklarını nice yıllar tıkalı tuttuk (derin bir uykuya daldırdık). 12. Sonra onları uyandırdık ki kaldıkları süreyi, iki taraftan2 hangisinin doğru tespit ettiğini bilelim.
    13. Sana onların haberini tüm ayrıntısıyla doğru bir şekilde anlatıyoruz. Onlar, Rablerine inanıp güvenmiş birkaç gençti. Biz de onların hidayetini artırmıştık. 14. Kalkıp (muhataplarına) şunları söyledikleri sırada kalplerine metanet vermiştik: “Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. Biz ondan başkasına asla ilah demeyiz. Eğer dersek, çok saçma bir şey söylemiş oluruz. 15. İşte onlar bizim halkımız! Allah’tan başka da ilahlar edinmişler. Onların ilah olduğunu gösteren sağlam bir delil getirmeleri gerekmez mi? Bir yalanı Allah’a mal edenden daha büyük yanlış yapan kişi kimdir!”
    16. (Birbirlerine şöyle demişlerdi:) Mademki siz onlardan ve Allah’ın dışında kulluk ettiklerinden ayrıldınız, o zaman mağaraya sığının! Rabbiniz size ikramından bol bol versin ve feraha kavuşmanızın şartlarını oluştursun.” 17. (Orada olsaydın) Güneş doğunca mağaralarının sağ tarafından kayıp gittiğini, battığı sırada da onları soldan yalayıp geçtiğini görürdün. Onlar ise mağaranın geniş bir yerindeydiler. İşte bu, Allah’ın ayetlerindendir. Allah’ın, doğru yolda olduğunu onayladığı kişi hidayete ermiş olur. Yoldan saptığını onayladığı kişiler için de yol gösterecek bir dost bulamazsın.
    23. Hiçbir iş için asla “Ben yarın bunu yapacağım!” deme, 24. “Allah gerekli desteği verirse” dersen o başka. Unutursan Rabbini hatırla ve de ki: “Belki Rabbim beni yarından da yakın bir vakitte başarıya ulaştırır.” 25.  Onlar mağaralarında üç yüz sene kaldılar. Buna dokuz sene daha ilave ettiler. 26. De ki: “Ne kadar kaldıklarını en iyi Allah bilir. Göklerin ve yerin gaybını (gizlisini saklısını) sadece o bilir. O ne güzel görür ve ne güzel dinler! Hiç kimsenin Allah ile arasına koyabileceği bir velisi (yakını) da yoktur. Allah hüküm koyma konusunda kimseyi kendine ortak etmez3.

     Açıklamalar 1;
    (1) Rakîm, “hiçbir eksiği olmayan, iyilerin ve kötülerin kayıtlarının tutulduğu defterleri nitelemektedir. Bu ayette de kelimenin rakamlarla ilişkisi olmalıdır. Çünkü, sonraki ayetlerde Ashabı Kehf ile ilgili olarak, kaç kişi oldukları ve kaç yıl uyudukları gibi rakamsal konularda tartışmalar olduğu belirtilmektedir. Bu özelliklerinden dolayı Ashabı rakim şeklinde isimlendirilmiş olmaları makul görünmektedir.

    (2) İki taraf, mağaradaki gençlerin kendi aralarında iki farklı görüşte olduklarını gösterir (18/19).
    (3) Dinde hüküm koyma yetkisi tümüyle Allah’a aittir. Bu konuda Allah nebilerine dahi yetki vermemiştir (7/32, 11/1-2, 12/40, 16/116).
    Açıklamalar 2;
    *Yüzyıllar önce kullanılan bir gümüş para ile şehre giden genç, alışveriş ettiği yerde şüphe uyandırmış ve kimliğinin sorgulanmasına neden olmuş. Sonuçta Ashab-ı Kehf’in mağarada yüzyıllarca uyudukları ortaya çıkmış.

*Bu gençler, Hıristiyan literatüründe “Efes’in Yedi Uyurları” olarak bilinir. Putperest toplumlarından kaçıp mağaraya sığındıkları ve tam da yeniden dirilişi inkar eden bir Hristiyan mezhebin ortaya çıktığı sıralarda uyandıkları bilinir.
    ———————————————————————————————————————————————-
    Allah’ın sözleri müminlere müjdeyi, kafirlere azabı bildirir;
    27. Rabbinin sana vahyedilen Kitabını bağlantılarıyla birlikte oku1. O’nun sözlerini değiştirebilecek kimse yoktur. O’ndan başka sığınılacak birini de bulamazsın. 28. Rablerinin rızasını kazanmaya odaklanarak öğlende ve akşam üzeri ona dua edenlerle birlikte olmaya gayret göster! Dünya hayatının süsüne kapılarak gözlerin onlardan başka tarafa kaymasın (6/52). Kalbini zikrimize (Kur’an’a) karşı ilgisiz bulduğumuz, arzularına uymuş ve işi gücü aşırılık olan kişiye de boyun eğme.

    29. De ki: Bu gerçek (Kur’an) Rabbinizdendir. Artık isteyen inansın2, isteyen kâfirlik etsin. Kafir olma yanlışını yapanlar için alevleri kendilerini kuşatacak bir ateş hazırladık. (Susuzluktan) feryad ederlerse erimiş madene benzeyen ve yüzleri kavuran bir su ile imdatlarına yetişilir. Ne kötü içecektir o su; ne kötü bir dinlenme yeridir orası!
    30. İnanıp güvenen ve iyi işler yapanlara gelince, biz güzel işler yapanların ödülünü zayi etmeyiz. 31. İşte Adn cennetleri onlar içindir. Alt taraflarından ırmaklar akacak, onlara altın bileklikler takılacak, ince ve kalın ipekten yeşil elbiseler giyecekler ve koltuklara kurulacaklardır. Ne güzel ödüldür o, ne güzel dinlenme yeridir orası!
    Açıklamalar 1;
    (1)T
ilavet, birbiriyle bağlantılı ayetleri birlikte okumaktır.                                                          
Açıklamalar 2;

   *Kur’ân’a Göre Din Hürriyeti (18/29): 10/108, 17/54, 42/48:  Kur’an-ı Kerim; Hz. Muhammed’in öncelikli görevinin Allah’tan gelen vahyi tebliğ etmek olduğunu vurgulamış, söz ve eylemlerinden hiçbir şekilde sorumlu olmadığı hatırlatılmıştır. Bu davet ve tebliğde muhataba hiçbir baskı ve zorlamada bulunmaması gerektiği kendisine ifade edilmiştir. Kur’ân, insanlara din konusunda hürriyet vermiştir. İlgili ayetler;

    De ki: Kur’an Rabbinizdendir. Artık isteyen inansın, isteyen kâfirlik etsin 18/29
Ona doğru yolu gösterdik; ister görevini yapar, isterse o yolu görmezlikten gelir (kâfir olur).76/3
    Dinde hiçbir zorlama olamaz, doğrular ile yanlış kurgular birbirinden iyice ayrılmıştır. Kim tağutları tanımaz da Allah’a inanıp güvenirse, kopması imkânsız en sağlam kulpa yapışmış olur. Her şeyi dinleyen ve bilen Allah’tır. Bakara 2/256.
    Sen Rabbinin yoluna, hikmetle ve güzel öğütle çağır. Onlarla en güzel şekilde mücadele et. Senin Rabbin, yolundan sapanları iyi bilir, doğru yolda olanları da iyi bilir. Nahl 16/125.
     Sen bilgi ver (Kur’an’ı tebliğ et)! Senin görevin sadece bilgi vermektir. Onları hizaya getirecek değilsin! Ama kim görmezlikte direnerek yüz çevirirse, Allah onu en büyük azaba çarptıracaktır. Sonra hepsi hesaba çekilecektir. Ğaşiye 88/21-26
      ——————————————————————————————————————————————

    Bahçe sahibi iki adamın örnekliği;
    32. Onlara şu iki adamı örnek ver: Birine, iki üzüm bağı vermiş, bağların etrafını hurma ağaçlarıyla çevirmiş, iki bağın arasında da ekin bitirmiştik. 33. Her iki bahçe, ürünlerini eksiksiz olarak vermişti. İçlerinden bir ırmak da çıkarıp akıtmıştık. 34. Adam ürün sahibi olmuş, bunun üzerine arkadaşıyla konuşurken şöyle demişti: “Benim malım seninkinden çok, adam yönünden de daha üstünüm.” 35. Kendisini yanlış bir konuma koyarak bağına girmiş ve şöyle demişti: “Buranın hiçbir zaman yok olacağını düşünmüyorum!” 36. O saat (mezardan kalkış saati) diye bir şeyin olacağını da düşünmüyorum! Ama olur da Rabbimin huzuruna çıkarılırsam orada kesinlikle bundan daha iyisini bulurum.”

    37. Konuşurlarken arkadaşı ona şöyle demişti: “Seni topraktan, sonra döllenmiş yumurtadan yaratan ve sonra bir erkek haline  getireni görmezlikten mi geliyorsun? 38. Ama ben (senin gibi değilim)! O Allah’tır; Benim Rabbimdir. Ben Rabbime hiç kimseyi ortak koşmam1. 39. Bağına girdiğinde keşke: “Mâşallah! Allah’ın verdiği dışında bir güç yoktur!” deseydin. Beni mal ve evlat yönünden kendinden aşağı görüyorsan, 40. (şunu bil ki) Rabbim bana senin bağından daha iyisini verebilir. Seninkine de gökten hesabını görecek bir afet gönderir de orası çıplak ve kaygan bir yüzeye döner.  41. Ya da suyu çekilebilir, artık o suyu arasan da bulamazsın.”
    42. (Derken) Ürününü felaket sardı. Yaptığı harcamalara üzülerek ellerini ovuşturmaya başladı. Bağ, çardakları üzerine çökmüştü. “Ah, keşke Rabbime kimseyi ortak koşmasaydım!” diyordu. 43. Onun, Allah’tan başka yardım edecek kimsesi olmadı. Kendi kendine de bir şey yapamadı.
    44. Böyle bir durumda koruyup kollamak, bütünüyle gerçek olan Allah’a mahsustur. En hayırlı karşılığı veren de işlerin sonunu hayırlı kılan da O’dur. 45. Onlara dünya hayatını şöyle örneklendir: O hayat, gökten indirdiğimiz su gibidir. Yerin bitkileri o su sayesinde (yetişip) birbirine karışır. Daha sonra, rüzgârın savuracağı kuru ot parçalarına dönüşür. Allah, her şeye bir ölçü koyan ve uygulayandır.
    46. Mal ve evlat, dünya hayatının süsüdür. Kalıcılığı olan iyi işler ise Rabbinin katında hem karşılık bakımından daha iyidir hem de ümit bağlamaya daha layıktır.                                           
    Açıklamalar 1;
    (1) Sahip olduğu mal ve adamlarla övünen kişi, bunları onun hizmetine veren Allah’ı ikinci plana atıp kendisini ön plana çıkarmış, böylece nefsini (kendini Allah’a ortak koşmuş olur.  Ayetlerde bu konuşmalar aktarılmıştır.

    ———————————————————————————————————————————————-
    O gün defterleri görünce “Vay halimize! Bu nasıl defter!” derler;
    47. Bir gün dağları yürüteceğiz, yeri çıplak ve dümdüz bir halde göreceksin. Onları (insanları ve cinleri) bir araya toplayacağız. Birini bile bırakmayacağız. 48. Sıralar halinde Rabbinin huzuruna çıkarılırlar. (Onlara denir ki) “Karşımıza, ilk yarattığımız gibi geldiniz. Oysa sizin için buluşma yeri ve zamanı belirlemeyeceğimizi sanmıştınız.”

    49. Amel defterleri önlerine konur. Suçluları, defterlerinde olanlardan dolayı korkudan titrer halde görürsün. Derler ki “Vay halimize! Bu nasıl defter! Küçük büyük bırakmamış, hepsini sayıp dökmüş.” Yaptıkları her şeyi kayıtlı bulurlar. Senin Rabbin kimseye yanlış yapmaz.
     ——————————————————————————————————————————————-
   “Biz elçileri sırf müjdeci ve uyarıcı olarak göndeririz”
    54. Biz bu Kur’ân’da insanlar için her örneği, değişik biçimlerde verdik (ki öğüt alsınlar)1. Ama insan en çok tartışan varlıktır!
    55. İnsanları, kendilerine rehber geldiğinde inanıp güvenmekten ve Rablerinden istiğfar (bağışlanma) dilemekten engelleyen sadece, öncekilere uygulanan sünnetin (yasanın) kendilerine de uygulanmasını veya azabın gelip çatmasını beklemeleriydi.
    56. Biz elçileri sırf müjdeci ve uyarıcı olarak göndeririz (6/48). Kafirlik edenler, uydurma şeylerle gerçekleri ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Onlar ayetlerimi ve kendilerine yapılan uyarıları hafife aldılar. 57. Rabbinin ayetleri kendisine anlatılan, arkasından onlardan yüz çeviren ve daha önce kendi yaptıklarını unutandan daha büyük yanlış yapan kişi kimdir? Kur’an’ı anlamasınlar diye (sanki)2 kalplerinin üzerinde kat kat örtüler, kulaklarında da tıkaç oluşturmuşuz. Onları doğru yola çağırsan asla yola gelecek değillerdir (6/25). 58. Senin Rabbin çokça bağışlayan ve ikramı bol olandır. Yaptıklarından dolayı onları hemen hesaba çekseydi, azaplarını anında verirdi. Ama onların cezalandırılacakları ve hiçbir kaçış yolu bulamayacakları bir gün vardır.

    (1) Allah, bu surede de Ashab-ı Kehfi, bahçe sahibini, Hz. Musa’yı, Zülkarneyn’i ve salih kulu örnek vermiştir.
     ——————————————————————————————————————————————–
    O gün kafirler için tartı yoktur;
    100. O gün cehennemi de kâfirlerin önüne getirip koyarız. 101. Onlar, gözleri zikrime (kitabıma)1 kapalı olan ve onu dinlemeye bile tahammül edemeyen kimselerdir. 102. Kâfirlik edenler, benim kullarımı benimle kendi aralarında veli (koruyucu) edinebileceklerini mi sanıyorlar? Biz kâfirleri ağırlamak (!) için cehennemi hazırladık.
    103. De ki: İşleri bakımından en çok zarara uğrayacak olanları size haber verelim mi? 104. Onlar, dünya hayatındaki çalışmaları yok olup gidenlerdir. Halbuki güzel iş yaptıklarını sanıyorlardı. 105. Onlar, Rablerinin ayetlerini ve onun huzuruna varmayı göz ardı etmekte direnenlerdir. Bu yüzden yaptıkları işler boşa gitmiştir. Kıyamet (mezardan kalkış) gününde onlar için tartı da kurmayız.
    106. İşte böyle! Kâfirlik etmelerinin, ayetlerimi ve elçilerimi hafife almalarının karşılığı cehennemdir2.
    107. İnanıp güvenen ve iyi işler yapanlara gelince, onların ağırlanmaları için Firdevs cennetleri vardır. 108. Orada ölümsüz olacaklardır. Oradan ayrılmayı da istemeyeceklerdir.
     Açıklamalar 1;
    (1) Zikir, hem önceki kitapların hem de Kur’an’ın ortak adıdır.

    (2) Gözlerini Allah’ın kitabına kapayan, ondaki doğru bilgileri dinlemeye tahammül edemeyip din konusunda, kendilerine yakın gördükleri kişilere uyanlar kafir olurlar ve cehenneme giderler (18/100-102). Müminlerin yaptığı iyi davranışlar boşa gitmeyeceğinden Ahirette onlar için tartı kurulacaktır (23/99-104). Bir de Allah’ın dinine karşı yanlış yaptıkları halde iyi şeyler yaptıklarını sananlar vardır. Bunlar münafıklık eden, dininden saptırmak için mücadele edenlere boyun eğip dinden dönen, doğruları bildikleri halde ayetleri görmezden gelip şirke düşen ama yine de kendini dindar gösteren (9/17), haklı bir gerekçeye dayanmadan nebilerin ve dürüst davranılmasını isteyen insanların itibarlarını öldüren, ayetler karşısında ve ahiretle ilgili konularda yalana sarılan, sonuç olarak kendisi yoldan çıktığı gibi başkalarını da çıkarmaya çalışanlar vardır (7/45). Onların yaptığı iyi davranışlar boşa gideceğinden Ahirette onlar için tartı kurulmayacaktır.
     ——————————————————————————————————————————————
    Rabbiyle karşılaşmayı bekleyen iyi iş yapsın;       
    109. De ki: “Rabbimin sözlerini yazmak için denizler mürekkep olsa, bir o kadarını daha onlara katsak, Rabbimin sözleri tükenmeden denizler tükenir.” 110. De ki: “Ben de tıpkı sizin gibi bir beşerim, bana ilahınızın tek bir ilah olduğu vahyediliyor. Kim Rabbinin huzuruna varmayı bekliyorsa iyi iş yapsın ve Rabbine kullukta hiç kimseyi ona ortak koşmasın.”

   ——————————————————————————————————————————————-