21. ENBİYA SURESİNDEN TÜRKÇE MEALLER VE İLGİLİ AÇIKLAMALAR

    21.ENBİYA SURESİ (Peygamberler/112 ayet) : İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla;
    Yanlışa dalanların Hz. Peygamberi nitelemeleri;
     1.İnsanların hesap verme zamanı yaklaştı oysa onlar umursamazlık içindeler, yüz çevirip dururlar. 2. Rablerinden kendilerine gelen her yeni zikri (bilgiyi) sadece eğlenerek dinlerler. 3. Dinlerken kalpleri boş işlerle meşguldür. Yanlışa dalan bu kimseler, aralarında gizlice şöyle konuşurlar: “Bu da sizin gibi bir beşerden başka nedir ki! Göz göre göre büyüye mi kapılıyorsunuz?”

     4. (Elçimiz onlara) Dedi ki: “Rabbim, göklerde ve yerde söylenen her sözü bilir. O, her şeyi dinleyen ve bilendir.” 5. Aslında şunları dediler: “Karmakarışık düşler! Hayır, onu kendisi uydurdu. Yok, o bir şairdir. (Eğer elçi ise) Bize, öncekilere gönderilenler gibi bir mucize getirse ya!”.
————————————————————————————————————————————————
    Gerçekleri görmek istemeyenlerin kuruntuları;
    7. Senden önce elçi olarak gönderdiklerimiz de kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkası değildi. Bilmiyorsanız ehl-i zikre (önceki kitapların uzmanlarına)1 sorun. 8. O elçileri yemek yemeyen bedenler kılmadık; ölümsüz de değillerdi. 9. Sonunda verdiğimiz sözü tuttuk; elçileri ve uygun gördüğümüz kişileri kurtardık2. Aşırı gidenleri de helak ettik.  10.(Ey ehl-i zikir/önceki kitapların uzmanları!) Size, kendi kitaplarınızın bilgisini de içeren bir kitap indirdik. Bu bağı kuramıyor musunuz?
    Açıklamalar 1;
    (1) Şunu da dediler: “Bu nasıl bir elçi ki yiyip içiyor, çarşıda pazarda dolaşıyor! Ona bir melek indirilseydi de o da onunla birlikte uyarıcı olsaydı ya!

    (2)  Allah Teâlâ, bütün resullerine ve onların yanında yer alanlara yardım eder ve onları düşmanlarından korur (5/67). Yahudiler, Hz. İsa’yı öldürdüklerini söyler. Hıristiyanlar da sistemlerini, Hz. İsa’nın çarmıha gerilip defnedilmesinden üç gün sonra kabrinden çıkarak Celile’de 11 havarisine gö­ründüğü iddiası üzerine kurarlar.   Kur’an, Hz. İsa’nın eceli ile öldüğünden söz eder.  (19/15, 33).  
——————————————————————————————————————————————–
    Allah’ın “Benden başka ilah yoktur, kulluğu bana yapın” sözü;
    19. Göklerde ve yerde kim varsa hepsi Allah’a aittir. Onun yanında olanlar ona kulluk etmekten ne büyüklenerek geri durur ne de yorulurlar. 20. Onlar gece gündüz, bir gevşeklik göstermeden ona boyun eğerler. 21. “Yoksa yeryüzünden ilahlar mı edindiler, (ölüleri) onlar mı diriltip ortaya çıkaracak?” 22. Göklerde ve yerde Allah’tan başka ilahlar olsaydı, ikisinin de düzeni bozulurdu. Bütün yönetimin (arşın) Rabbi (Sahibi) olan Allah, onların yaptıkları nitelemelerden uzaktır.

    23. Allah, yaptığından sorgulanamaz. Ama onlar sorgulanırlar.  24. Yoksa Allah ile aralarına girecek ilahlar mı edindiler? De ki: “Kanıtınızı getirin. Bu Kur’an, benimle birlikte olanların zikri (kitabı), benden öncekilerin de zikridir.” Aslında onların çoğu, bu gerçeği bilmezler de yüz çevirirler. 25. Senden önce gönderdiğimiz her elçiye mutlaka şunu vahyetmişizdir: “Benden başka ilah yoktur, kulluğu bana yapın.”
      ———————————————————————————————————————————————————————-
     “Rahman evlat edindi” denmesi ve Meleklerin nitelikleri;                   
    26. “Rahman çocuk edindi.” dediler. Bu ona yakıştırılamaz! Aslında onlar, değerli kullardır. 27. Onun sözünün önüne geçmezler; hep onun emriyle hareket ederler. 28. Onların önlerinde olanı da arkalarında kalanı da Allah bilir1. Onun razı olduğu kişiden başkasına şefaat edemez (destek veremezler). Onlar, Allah’tan çekindikleri için korkudan titrerler. 29. Onlardan her kim “Ben Allah ile aranızda bir ilahım!” derse, onu Cehennem ile cezalandırırız. Bu yanlışı yapanları işte böyle cezalandırırız.
    Açıklamalar 1;
    (1). Önlerinde olan, o anda var olandır. Arkalarında kalan ise önceden yaptıklarıdır (34/9, 36/9).

     ———————————————————————————————————————————————–
   Gökler ve yer bütün halinde iken Allah’ın onları ayırması (Bing Bank);
    30. Kâfirlik edenler görmediler mi, gökler ve yer bütün halinde idi, onları ayırdık ve her canlı varlığı sudan yarattık, hâlâ inanmayacaklar mı? 31. Yer kabuğu onları sarsmasın diye yerde sabit dağlar oluşturduk. Gidecekleri yere ulaşsınlar diye de geniş yollar oluşturduk. 32. Gökyüzünü de korunmuş bir tavan yaptık1. Ama onlar göğün ayetlerinden (göstergelerinden) yüz çeviriyorlar.

    33. Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratan odur. Her biri bir yörüngede akıp gider.
Açıklamalar;
    (1) Yere düşmesin diye göğü tuttuğunu görmedin mi? Onun izniyle düşerse başka. Allah, insanlara karşı pek şefkatlidir, ikramı boldur (22/65)
    (2). Gece ile gündüz, Güneş ve Ay gibi birer varlıktır. Bunların her birinin kendi yörüngesi vardır (36/40).
     Aynı zamanda duman halindeki göğe yönelmiş, ona ve yere: “İsteyerek veya istemeyerek emrime girin!” demişti ….. En yakın göğü de kandillerle (yıldızlarla) süslemiş ve korumuştur. İşte bu, üstün ve bilgili olan Allah’ın koyduğu ölçüdür. 41/11-12

—————————————————————————————————————————————————
    “Sizi imtihan için, zor bir denemeden geçireceğiz”;
     34.Senden önce hiçbir beşeri ölümsüz yapmadık. Sen ölürsen onlar ölümsüz mü olacaklar! (3/144, 39/30). 35. Her canlı ölümü tadacaktır. Sizi imtihan1 için, şerle de hayırla da zor bir denemeden geçireceğiz. (Sonunda) Huzurumuza çıkarılacaksınız.
    (1) . “Fitne”, içindeki yabancı maddelerden ayırmak için altını ateşe sokmaktır.  Kur’an’da bu kelime imtihan (7/155), aldatma (7/27), cehennem azabı (51/10-14) ve savaş (2/216) anlamlarında kullanılmıştır.

    ——————————————————————————————————————————————-
   Allah’ın nitelemeleri;
    36. O kâfirler seni gördüklerinde, “İlâhlarınıza dil uzatan bu mu!” diyerek sadece hafife alırlar. Onlar, Rahman’ın zikrini (kitabını) görmezlikte direnen kimselerdir.

 ———————————————————————————————————————————————-
    Sağırlar, uyarıldıklarında çağrıya kulak vermezler;
    45. De ki: “Ben sadece sizi vahiyle uyarıyorum.” Ama o sağırlar, uyarıldıklarında çağrıya kulak vermezler ki! 46. Onlara, Rabbinin azabından küçük bir şey dokunsa hemen şöyle derler: “Vay halimize!       Biz yanlışlar içindeydik.”  47. Kıyamet (mezardan kalkış) günü hassas teraziler kurarız; kimseye hiçbir şekilde haksızlık edilmez. Yaptıkları bir hardal danesi ağırlığında da olsa onu oraya getiririz. Hesap görücü olarak biz yeteriz.

     ——————————————————————————————————————————————-
    Bu Kur’an, akılda tutulması gereken doğru bilgidir;
    48. Musa ile Harun’a, hak ile batılı ayıran; yanlışlardan korunanların önlerini aydınlatan ve akılda tutmaları gereken bilgileri içeren kitabı verdik. 49. Kendilerini yanlışlardan koruyanlar; içten içe Rablerinden çekinen ve hesap verme saatinden dolayı korkudan titreyen kimselerdir. 50. Bu Kur’ân, akılda tutulması gereken çok faydalı bir bilgidir, onu biz indirdik. Şimdi siz bunu inkar mı ediyorsunuz?
     ——————————————————————————————————————————————
     Hz. İbrahim’in putları kırması ve halkının nitelemeleri;
    51. İbrahim’e olgunluğunu erkenden vermiştik. Biz onu biliyorduk. 52. Bir gün babasına ve halkına şöyle demişti: “Karşılarında saygıyla durduğunuz şu heykeller de nedir?” 53. Dediler ki “Biz bildik bileli atalarımız onlara kulluk ederler.” 54. Dedi ki: “Siz de atalarınız da belli ki doğru yoldan çıkmışsınız.” 55. Dediler ki: “Ciddi misin, yoksa sen şakacılardan mısın?”          56. İbrahim: “Hayır! Sizin Rabbiniz (Sahibiniz), göklerin ve yerin Rabbidir, onları yaratmış olandır. Ben bunu gözüyle görmüş gibi bilenlerdenim.” dedi. 57. (İçinden şöyle dedi:) Vallahi sizler çekilip gittikten sonra putlarınıza kesinlikle bir oyun kuracağım.” 58. Sonra hepsini paramparça etti ama kendisine başvururlar diye sadece büyüğüne dokunmadı.

     59. “Bunu ilahlarımıza kim yaptı? O gerçekten yanlış yapanlardan biridir” dediler. 60. “İbrahim denen bir gencin onları diline doladığını duyduk.” dediler. 61. “Öyleyse getirin onu halkın önüne; belki onlar görmüşlerdir” dediler. 62. (İbrahim getirilince) “Bunu ilahlarımıza sen mi yaptın, İbrahim?” dediler. 63. “Belki onların şu büyüğü yapmıştır. Konuşabiliyorlarsa onlara (kırılan putlara) sorun!” dedi.
     64. Bunun üzerine kendilerine geldiler ve şöyle dediler: “Biz, gerçekten yanlış yoldayız!” 65. Sonra tekrar eski hallerine döndüler (ve şöyle dediler): “İyi biliyorsun ki bunlar konuşamazlar.” 66. “Yani size hiçbir şekilde fayda veremeyecek, zararı da dokunmayacak şeyleri, Allah ile aranıza koyup onlara mı kulluk ediyorsunuz? 67. “Öff, sizden de Allah ile aranıza koyarak kulluk ettiklerinizden de bezdim! Hiç aklınızı kullanmayacak mısınız?”
     ——————————————————————————————————————————————-
    Hz. İbrahim’in ateşe atılması;
    68. Dediler ki: “Bir şey yapacaksanız, yakın şunu da ilahlarınıza destek verin!” 69. Biz de “Ey ateş! İbrahim için serin ve güvenli ol!” dedik. 70. Ona bir oyun kurmak istediler; ama zararın en büyüğünü onlara verdik. 71. İbrahim’i ve Lût’u kurtarıp herkes için bereketli kıldığımız yere (Filistin’e) yerleştirdik.

      ——————————————————————————————————————————————
    Önceki peygamberlerle ilgili bilgiler;                                                          
72.
İbrahim’e, İshak’ı ve ona ilaveten Yakub’u verdik; hepsini de iyi kimseler yaptık.  73. Onları, emrimizle yol gösteren önderler yaptık. Onlara hayırlı işler yapmayı, namazı düzgün ve sürekli kılmayı, zekâtı vermeyi vahyettik. Onlar yalnız bize kulluk eden kimselerdi. 74. Lut’a doğru karar verme yeteneği ve ilim verdik. Onu, pis işler yapan bir kentten kurtardık. Onlar yoldan çıkmış kötü bir topluluktu. Onu iyilik ve ikramımız içine aldık; çünkü o iyi kişilerdendi.

    76. Nuh’u da… O, bunlardan önce yalvarıp yakarmıştı da isteğini kabul etmiş, onu ve ailesini büyük bir sıkıntıdan kurtarmıştık. 77. Ayetlerimiz karşısında yalana sarılan o topluluğa karşı Nuh’a yardım etmiştik. Onlar kötü bir topluluktu. Sonunda hepsini suda boğduk .
    78. Davut ve Süleyman… Bir ekin ile ilgili karar veriyorlardı. Bir topluluğun koyun ve keçileri geceleyin orada yayılmıştı. Biz de onların kararlarının şahidi idik. 79. İkisine de ilim ve doğru karar verme yeteneği verdiğimiz halde kararı Süleyman’ın vermesini sağladık. Dağları ve kuşları da Davud’un emrine verdik; onunla beraber tesbih (ibadet) ederlerdi. Bunları yapan bizdik.
    80. Davud’a, (saldırıda) alacağınız darbelere karşı sizi koruyacak zırhlı elbise yapmayı da öğretmiştik. Artık şükredersiniz (görevinizi yerine getirirsiniz), değil mi? 81. Davud’a, (saldırıda) alacağınız darbelere karşı sizi koruyacak zırhlı elbise yapmayı da öğretmiştik. Artık şükredersiniz (görevinizi yerine getirirsiniz, değil mi?
    82. Eyüb… O bir gün Rabbine şöyle yalvarıp yakarmıştı: “Ben (yorgunluk ve acı veren bir derde düştüm sen ise merhametlilerin en merhametlisisin.” 84. İsteğini kabul edip derdine derman olduk. Katımızdan ona bir ikram ve kulluk edenlere güzel bir örnek olsun diye ailesini geri getirdik ve onlarla birlikte bir o kadarını daha verdik.
    85. İsmail, İdris ve Zülkifl… Hepsi de sabırlı (duruşunu bozmayan) kimselerdendi. 86. Onları iyilik ve ikramımız içine aldık, çünkü onlar iyi kimselerdendi.
    87. Zünnûn (Yunus)1… Hayatı kendisine dar etmeyeceğimizi düşünerek bir gün kızgın bir şekilde çekip gitmiş, sonra (balığın karnındaki) karanlıklar içinde şöyle yalvarıp yakarmıştı: “Senden başka ilah yoktur. Sana boyun eğerim; ben yanlış yapanlardan oldum.” 88. İsteğini kabul ettik ve onu da üzüntüsünden kurtardık. İnanıp güvenenleri işte böyle kurtarırız.
    89. Zekeriya… O da bir gün Rabbine şöyle yalvarıp yakarmıştı: “Rabbim, beni tek başıma bırakma gerçi sen varislerin en iyisisin!” 90. Onun da isteğini kabul ettik ve eşini doğum yapabilecek hale getirerek ona Yahya’yı bağışladık. Onlar hayırlarda yarışır, bize umut ve korku ile yalvarırlardı. Bize karşı derin bir saygı içindeydiler.
    91. Namusunu korumuş kadına (Meryem’e) gelince, onun içine ruhumuzdan üflemiş, onu ve oğlunu, alemler için bir ayet (bir mucize) kılmıştık2.
    92. İşte bu sizin (bağlı olduğunuz) ümmettir, tek bir ümmet. Ben de sizin Rabbinizim (Sahibinizim), öyleyse yalnızca bana kulluk edin! 93. Fakat onlar, işlerini (dinlerini) kendi aralarında böldüler. Hepsi huzurumuza çıkacaktır.   
      Açıklamalar 1;
                                                                                                              
    (1). “Zünnûn”, balık sahibi demek olup Yunus’un (a.s.) lakabıdır. Ona bu lakabın verilmesinin sebebi şudur: Yunus (a.s.) görev yerini, izinsiz olarak terk edip dolu bir gemiye binmişti. Birini gemiden atmak için kura çekildi. Kura kendisine çıkınca denize atıldı ve bir balık onu yuttu. Bu sırada  pişman olan ve Allah’tan af dileyen Yunus (a.s.) balığın karnında ölüp gitmekten kurtuldu (37/139-145).

    (2). Buradaki ruh, Allah’tan gelen bilgidir. Allah’ın Hz. İsa’ya, anasının rahminde iken öğrettiği kitap bilgisi ve konuşmadır.
     ——————————————————————————————————————————————-
     Müminlere verilecek nimetler;
    101. Yaptıklarının en güzeli ile karşılama sözü verdiklerimiz1 var ya işte onlar Cehennemden uzak tutulacak olanlardır. 102. Cehennemin hışırtısını dahi duymayacaklar, canlarının çektiği nimetler içinde ölümsüz olarak kalırlar.        103. O en büyük dehşet onları üzmeyecek, melekler: “Bu sizin gününüz, size söz verilen gündür” diyerek onları karşılayacaklardır. 104.  O gün gökleri, yazılı sayfaları dürer gibi dürecek, yaratmayı da ilk başlattığımız gibi tekrarlayacağız. Bu sözü verdik, biz bunu mutlaka yapacağız. 105. Akıldan çıkarılmaması gereken bilgileri verdikten sonra kitaplara hep şunu yazdık: Yeryüzüne iyi kullarım varis olacaktır”2. 106. İşte bunda, kulluğunu yapan bir topluluk için gerçekten yeterli mesaj vardır.

     Açıklamalar 1;
    (1). Bunlar büyük günahlardan uzak duran kişilerdir. (4/31, 95, 10/26,13/18,53/31-32,57/10)
    (2). Zebûr,  hikmet dolu kitap anlamındadır. (ez-Zeccâ, Meânî’l-Kur’ân ve İ’râbuhu) Ali- İmrân 3/81’de bütün nebîlere kitap ve hikmet verildiği açıklandığı için bu ayette elif lâmlı olarak geçmesi,  bunun bütün nebîlere verilen kitaplar olduğunu gösterir. Keşşaf da bu görüşe yer vermiştir. Bununla ilgili Kur’an ayetleri şöyledir:
     “Güzel davrananlar, kusurları hariç, günahların büyüklerinden ve fuhuş çeşitlerinden* kaçınanlardır” 53/32
“Yasaklandığınız günahların büyüklerinden* kaçınırsanız kusurlarınızı örter, sizi değerli bir yere yerleştiririz”. 4/31     

      ——————————————————————————————————————————————
     Doğrudan yardım istenilecek olan, iyiliği sonsuz olan Rabbimizdir;”
    107. Biz seni âlemler için sadece bir rahmet (iyilik ve ikram) olsun diye elçi gönderdik1. 108. De ki: Bana sadece ilahınızın tek bir ilah olduğu vahyediliyor. Siz ona teslim olmuş kimselersiniz değil mi?” 109. Yüz çevirirlerse de ki: “Size aynı duyuruyu yaptım. Tehdit edildiğiniz şey yakın mıdır, yoksa uzak mıdır bilmem. 110. Allah, açıkça söylenenleri bilir. O, gizlediklerinizi de bilir. 111. Bilmiyorum, belki o (azabın gecikmesi) sizin için bir imtihan ve bir süreye kadar verilmiş fırsattır.”       112. (Elçimiz) Dedi ki: “Rabbim, sen doğru olan kararı ver!” (Ey müşrikler!) Bizim Rabbimiz; iyiliği sonsuz olandır.    Yakıştırdığınız şeyler karşısında yardımına sığınılacak olan odur.
    Açıklamalar 1;
   (1). Bu ayete dayanılarak gelenekte Hz. Muhammed s.a.v’in sadece kişiliğinin rahmet olduğu öne çıkarılır. Halbuki ayetten açıkça anlaşıldığı gibi asıl rahmet olan, kişiliğinden ziyade elçiliğidir (2/119, 17/105, 25/56). Bu durum bütün nebiler için geçerlidir (2/136, 285, 3/84, 44/5,6) . Nebimizin kişiliğinin de önemli olduğunu gösteren ayetler (33/6, 68/4).
       ——————————————————————————————————————————————–